Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Paranın esiri olmuş bir Toplumuz maalesef

Paranın esiri olmuş bir Toplumuz maalesef
 

Söze nerden başlamalı bilmem.

Yunanistan iflas etti, hükümet değişti yeni bir antlaşma ile toparlanmaya çalışacaklar.

İtalya Başbakanı Silvio'yu hiçbir skandal koltuğundan edemedi, ancak ekonomik dar boğaz ve borçlar kendi eliyle kendi ipini çekti. Siyaseti bıraktı. 

Bizde de öyle olmamış mıydı. Hatırlayın 2001'i aslında nasıl da herşey yolunda gidiyordu. Terörist başı yakalanmıştı. Terör belasından kurtulmuştuk.

Birden patlayan bir kriz ve değişen dengeler bambaşka bir yola dönen bir Türkiye karşımızda.

Ne oldu da böyle sert değişimler geçiriyorduk.

Tarihe bakmakta çok büyük fayda görüyorum. Özellikle de yakın tarihe ve de yakınımızda bulunan ülkelerin yakın tarihine.

Araştırarak öğrenmek en sağlıklı ancak nispeten zorlu bir yoldur. O nedenle biz Türkler, bilgiyi hap şeklinde almaya alıştırılmışız. Aldığımız -pardon hemen düzelteyim- bize yutturulan hapın ne işe yaradığını ise hiç sormamışızdır.

Bu işe başlamadan önce özellikle Türkiye'mizin nasıl kurulduğunu iyi incelemek gerekir.

Kurtuluş Savaşında Sovyet Rusya'dan maddi destek aldığımız doğrudur.

Hatta Yunan'a karşı savaşı kazanmamızın artık kesinleştiği evrede, Atatürk'e hayranlık duyan İngiliz General Hamilton'un da işgal güçlerinin başına getirilmesi ile İngilizler, Ankara Hükümetiyle de samimiyet kurmaya çalıştılar.

En baştaki hedefleri tutmayınca; Yunan'ın bu işi başaramayacağınından, Türklerin ise Ruslara yanaşacağından korktular. 

Lozan'da onların hassas olduğu iki konu ise onların isteği doğrultusunda şekillendi. Boğazlar Meselesi ve Musul-Kerkük Sorunu.

Boğazları Montrö Antlaşması ile çözdük. Yine Sovyet baskısı bu konuda etkili oldu. İngilizler 1930 larda zayıflamıştı. Tüm dünyada bir kriz hakimdi. Almanlar versay antlaşması ile zaten oldukça zor durumda idiler. 

Hitler neden yahudilerden nefret ediyordu. Bunun cevabı Birinci Dünya Savaşının kaybedilmesine neden olan sonuçta gizlidir. Yahudiler Almanya'da sanayi devrimi ile oluşan zengin burjuva tabir edilen kesimi oluşturuyorlardı. Yahudi Bankaları, Birinci Dünya Savaşında parasal anlamda sıkışan Almanya Hükümetine borç vermeyince, hükümet savaştan çekildi. Ve birçok Alman genci ya esir düştü ya da memleketine ezik bir şekilde geri döndü. İşte Hitlerde o ezilmiş ve içi nefretle dolmuş gençlerden biriydi. Bunu gören ve Yahudi hakimiyetine son vermek isteyen diğer zenginler Hitler'in elinden tutular ve onu maddi açıdanda desteklediler. Hitler'in insanları etkilemek konusundaki yeteneği kullanıldı. Ancak o da başarılı olamadı. 

Aynı şekilde Japonya, durduk yerde neden gidip Amerika'ya saldırdı. Yoksa saldırtıldı ifadesi dahamı doğru olur. Perl Harbor'a saldırı emrini verdirtenlerin esas niyetinin Amerikan Ekonomisini bir Savaş Devine dönüştürmek olduğu bu kadar açıkken neden hala basit diğer nedenlere gizlenilir.

Goben ve Breslau'yu hatırlayınız. Benzer bir şekilde Osmanlı da Birinci Dünya Savaşının içine çekilmişti. amaç Osmanlı'yı bu savaşta parçalamaktı. 

Biz ikinci dünya savaşı sonrasında Rus-Amerikan dengesinin Amerikan tarafında ama Rusya'ya komşu rolünü üstlenmiştik. Herşeyi Amerika'dan aldık. Arada Ruslara göz kırptık. Ruslara fazla yanaşınca Amerika "Cıss" dedi. Menderes'i Zorlu'yu ve Polatkan'ı feda ettik. Ne derler bilirsiniz, para almaya alışan emir almaya da alışırdı. Nitekim o da oldu.

Darbeler yaşadık, Dünyada da bazı ülkeler bizim yaşadığımız değişim süreçlerini yaşadılar. Ancak bazı ülkeler özellikle de Japonya ve Almanya küllerinden doğup yeniden büyük ekonomi olmayı başardılar.

Avrupa yeni baştan imar edildi. Yeni baştan sistem ve ekonomi. 

Boş politikalar haricinde hiçbir şey üretmeden hazır yaşadık. Hazıra alıştırıldık. Birbirimizle kavga edin dediler ettik. Rüşvet yiyin devleti dolandırın dediler onları da yaptık. Bizi bozmalarına göz yumduk. 

Önce Özal dedi. Özelleştirelim. Ondan sonra kim geldiyse aynı şeyleri söyledi. Devletçilik politikasının gereği bir tarafa bırakıldı. iktisadi teşebbüslerin önünü açalım derken yabancı yatırımcının önünü açtık. 

Hatta daha sonraları daha açık konuşuldu bu mesele. Direkt "Babalar gibi satarım" diyen Maliye Bakanları çıktı bu ülkede. 

Neleri satmadık ki ele. Limanlar, rafineriler, demir çelik fabrikaları, haberleşme altyapısı, bankalar ve daha neler neler. Babalar gibi sattık hepsini ve birilerinin karnını doyurduk hatta şişirdik. Dış piyasalar dan içeriye akan sıcak paranın sıcaklığına kandık. "Türkiye gelişiyor" dedik.

Tüm vatandaşalarımızı apartman dairesi sahibi yaptık. İnşaat sektörümüz para yapsın diye. Parası olmayana da ödeyemeyeceği kredileri verdik. Gün gelir de ödeyemezse kredi veren yabancı sermayeli bankalar evine toprağına el koysun diye.

Sonuç olarak büyük bir tüketim toplumu yarattık. 

Ve şimdi hazır da bitti. Sattıklarımızdan kalan son paralar da suyu çekti. Dikkat edin hükümet bu ara neye ne kadar zam yaparım onun hesabında. Sigara Alkol Benzin Araba, 

Geçen ekim ayı son 9 yılın en yüksek enflasyon oranına sahiptir. Kasım ayındayız, umarım ekim ayını mumla aramayız.

Hani Türkiye gelişiyordu? Kriz bize teğet geçmişti hani. Evet Avrupada ki kriz büyüyor gün be gün. Ancak hükümetimizde kendine bir çıkış yolu arıyor. Bedelli Askerlikten ve 2B statülü arazilerin satışından gelecek paraya bel bağlanmış durumda. 

O da yetmezse ne olacak.

Türkiye'de, hele hele tüm dünyada kriz varken, bir 2001 krizi benzerinin meydana gelmesi herşeyi altüst edebilir. Hükümette bunu bildiğinden her türlü para kaynağının peşinde. 

Neden mi? Türkiyede bir ay memura emekliye maaş vermezseniz. Yunanistan'dan bin beter oluruz. 

Dolayısıyla Hükümet diye birşey kalmaz o vakit. Herkes bunun bilincinde aslında.

Peki Hükümet, ihtiyacı karşılayamazsa ne olacak. Nasıl para bulacak. 

Masamıza konan seçeneklerden birini seçeceğiz. Aynı Yunanistan'da olduğu gibi.

Büyük ihtimallede birinci seçenek "Suriye'nin Demokratikleştirilmesini Sağlamak" olacaktır.  

Daha sonra "Kürt Devletini Himaye Etmek"  gelecektir. Zira ecnebinin büyük yatırımları var Kuzey Irak'ta, Bizde de soru sormadan emirleri uygulayacak asker var. Amerika artık kendi askerini kullanamıyor bu topraklarda, malum Amerikan halkı; maymun gözünü açtı. Diğer bir neden de, har vurup harman savuracak paraları yok eskisi gibi. Dolayısıyla bu tip askeri operasyonlar bir süre Amerikan Halkınca hoş karşılanmayacak.

Sonuç olarak kullanılan bir ülke olmaktan kendimizi kurtaramayacağımız kesin. Dini imanı para olmuş hükümetlerle, kolaya ve hazırdan yemeğe alıştırılmış bir millet ile varacağımız nokta maalesef budur. Değişim, sadece zihniyetimizi değiştirmek ile ilk adımı atılacak uzun bir yolculukla mümkündür. 

 

 

 
Toplam blog
: 11
: 650
Kayıt tarihi
: 21.05.10
 
 

2009 yılında Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Dalında Y.Lisans eğitimimi tamamladım. Aslen Anka..