Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '20

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Parmak Babanın El Annenin

Çocukken babamın serçe parmağını tutardım. Dışarı çıktığımızda, babam serçe parmağını uzatırdı; ben de hemen küçücük elimle sarılırdım uzatılan bu parmağa. Bazen sağ elinin serçe parmağını uzatırdı bazen de sol elinin serçe parmağını. Bir farkı yoktu benim için, babamın tercihini kavrayamayacak kadar da küçüktüm. Hangisi uzatılırsa uzatılsın ben aynı heyecanı yaşardım.
Ben onun serçe parmağını tutardım. Babamın bu parmağı benim minicik elimi doldururdu. Benim ellerim için oldukça iriydi. Ellerim için en uygunuydu. Babama, yani hayata bir serçe parmağından tutunurdum.  babam  ellerimi öper koklar idi. Babam serçe parmağıyla beni sarıyordu. Babam serçe parmağını uzattığı zaman, yüreğim bir serçe gibi pır pır ederdi. Ben bir serçe oluverirdim; babamın parmağı bir menzil, bir ağaç dalı oluverirdi anlayacağınız.
Ama annem elimden tutardı, elini uzatmazdı, elimi tutardı hem de sımsıkı. -anneler bir serçe kadar tedirgin mi oluyor- Yalan yok bu beni biraz rahatsız ederdi. Elim acır ve terlerdi. Fakat bu annemin umurunda değildi. Çünkü acı duyduğumu annem nereden anlayabilirdi ki? Ama elimin terlediğini hissedebilirdi herhâlde. Dedim ya babam serçe parmağını uzatırdı, annem elimden tutardı. Uzatmak ve tutmak, tutmak ve uzatmak.
Ha bir de babam benim küçücük adımlarımı hesaplayarak yürürdü. Babamla kilometrelerce yürüsem yorulmazdım. Annem sanki beni sürüklerdi. Kendisi gibi adım atamayacağımı kestiremiyor muydu ki? Belki de annemin sokaktaki acemiliğindendi.
Demek ki derdim; baba yüreği uzat, ana yüreği tut diyor. Hep düşünmüşümdür; serçe parmağı mı hassastır, el mi? Tabii şunu da hesaba katmak lâzım gelir: Parmak babanın, el annenin.

 
Toplam blog
: 44
: 146
Kayıt tarihi
: 31.10.19
 
 

Merhabalar kendini anlat deyince ilk aklıma; Mevlana Celaleddin Rumi   şu şiir aklıma gelir. Güneş ..