Pazarda İyisi Sona Kalıyor

Eskiden pazara geç gidersek döküntü toplardık, şimdi tam tersi. Erkenden gidip iyisini güzelini alayım diyorsun da kurnaz pazarcının cinliği olmasa.

Adamın derdi öncelikle çürüğü çarığı olmamışı ıskartayı bitirmek. Bu işi ben de yaptım onu anlıyorum, hepsine para verdi bunları da satacak.

Ama çürük çarık ıskarta bir yandan da malı bozuyor, yani ivedilikle ayıklanması lazım ki müşteri tezgâhta bunları görmesin.

Seçtirmiyor kendi seçiyor çünkü seçsen sen iyileri, o kötüleri. İlk gelen talihsizden başlayarak arkasını özellikle göremeyeceğimiz şekilde kule yaptığı meyvenin sebzenin gerisine yığdığı ne kadar çürük çarık ıskarta varsa müşterinin torbasına dolduruyor.

Vicdan da yok, her gelene bir iki atayım kimse mağdur olmasın da demiyor.

Bir olay: Pazarda her yerde domates 3 lira. Bir yerde 6 lira. Fakat çok iyi. İki kat fiyata olmasına rağmen aldım. Aklıma da bir şey gelmedi. Sonra baktığımda ezik, çürük, olmamış. Poşetle birlikte çöp kutusuna doldurdum.

Ve pazarcı esnafıyla ilgili (elbet istisnalar vardır ) olumsuz görüşüm netleşti. Ben pazardan alışveriş etmem çünkü pazarcı beni saf yerine koyuyor rencide ediyor.

Şimdi siz alışverişe akşam gidersem sebze meyve seçilir geriye çürüğü çarığı kalır diyorsunuz. Doğru, seçiliyor da siz değil pazarcı seçiyor. Tabi haliyle kötüsünü seçtiği için geriye iyisi kalıyor.

Pazara en son giderseniz en iyisini alırsınız. Pazarcı kötüsünü gün boyu seçmiş ve müşterilerin torbalarına doldurmuş oluyor çünkü.