Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '07

 
Kategori
Tıp
 

Perküsyon ve değersizleştirme...

Perküsyon ve değersizleştirme...
 

Percussion(lat.); Vurarak ses çıkarma...

Perküsyon(tıp);
Hastanın klinik muayenesinde uygulanan bir yöntem olup, hekimin bir elini göğüs ya da karın boşluğunda muayene edeceği alana koyup, bu elinin orta parmağının üzerine diğer elinin orta parmağı ile vurmak yolu ile bu boşluklardaki patolojileri tespit etmek için kullanılır.

Perküsyon(müzik);
Davul, bateri, trampet gibi vurmalı çalgıların her biri ya da vurmalı çalgılar ile müzik yapmak.


***

Karnını muayene ettiğim orta yaşlı bey, yattığı muayene masasında gevrek gevrek gülerek “iki tık tık, bu oluyor di mi? doktor bey” diye sordu...

Hastalarla kurulacak olumlu iletişimin hekimin işini kolaylaştıran bir şey olduğunu düşünürüm hep... Dolayısı ile bu tarz bir espriye de tolerans göstermem çok olasıdır aslında... Ancak bu bildik deyişin arkasından gelebilecek “bi şık şık” sevimsizliğini, yüzümü ifadesizleştirerek önlemeye çalıştım bu kez...

Sanırım orta yaşlı bey, bu yaptığı esprinin çok zekice olduğunu ve benim mutlaka, en azından gülümseyerek, bir tepki vermem gerektiğini düşündüğünden, ardına sevimsiz kısmını da ekleyerek, söylemini tekrarladı; “ne demişler; iki tık tık bi şık şık”...

Hay Allah, bazen böyle olur işte; siz kendinizi ne kadar kontrollü bilirseniz bilin biri gelip nerede olduğunu bilmediğiniz bam telinize basar... Bir mesleki pratiği bu şekilde değersizleştirmek, hele söz konusu olan sizin mesleğinizse çok can sıkıcı olabilir gerçekten...

***

Her meslek erbabı için bu savunma söz konusudur aslında; Bilgisayarım benim işin altından kalkamayacağım şekilde kullanılamaz hale geldiğinde bir teknik servise götürdüm.

Servisin duvarında şöyle yazıyordu; “Bakım ücreti; 30 Ytl... Lütfen itiraz etmeyiniz... Bu ücret bilgisayarınızın kasasını açıp kapattığımız için değil, bu işi öğrenebilmek için harcadığımız yılların karşılığıdır...”

Yani bir “aç kapa” durumu var sanırım, aslına bakarsanız... En azından bu yazıyı okuyanın aklında böyle bir şey kalması olası... Ama konu o değil... Ne güzel anlatmışlar emeğin değerini... Ben karşılığında, kamusal hakkımın dışında, para talep edilen bir mesleki pratiğin içinde değilim. Ancak değersizleştirme ne yolla olursa olsun bir olguya yöneldiğinde bu o olgunun her alanına sirayet etme riski taşır...

Başbakanın, hekimlik mesleğini değersizleştirmek adına ne çok söylemi oldu, şimdi hatırlarsınız... Buraya alarak kötü örnekleri pekiştirmek istemiyorum... Önemli olan bu çabayı harekete geçiren amacı görmek sanırım... Çaba, sadece devletin en üst noktasındaki kişinin söylemleri ile sınırlı olmadı tabiî ki geçtiğimiz yakın dönemde; Sağlık ocaklarına yazar kasa konulması, döner sermaye uygulaması ile her tıbbi uygulamanın uygulayanlar için bir gelir kaynağı haline getirilmesi, iki tık tıkla başlayan lakırdının çok ötesinde toplum bilincindeki mesleki itibara, para ile değer biçilmesine yol açmıştır ne yazık ki...

Ve bu değersizleştirme, tıp eğitimi ülkemizdekinden çok daha geride olan ülkelerden gelecek, dilimizi bile konuşamayan hekimlere, neredeyse, sorgusuz sualsiz ülkemizde çalışabilme yetkisi verilmesi ile taçlandırılacaktır... Nihai amaç önümüzdeki dönemde iktidar yandaşı sermaye sahiplerinin kuracağı, ucu uluslararası sermaye ile temaslı, özel hastane zincirlerine yerli/yabancı ucuz emek gücünün yığılmasıdır...

***

Yüzümdeki ifadesizliğe, memnuniyetsiz bir bakış ekleyip “biz ona perküsyon diyoruz” diyerek, adamı refüze etmem en kestirme yol olacaktı sanırım...

Bu, beyefendi ile aramızdaki “iletişim müsabakasını” benim açımdan bir kazanımla sonuçlandıracak gibi görünse de, müsabakanın kaybedeninin olmamasının en iyisi olacağını düşündüm...

Ne kadar samimi göründüğünü bilemediğim tebessümümü iyice görmesini sağlayıp, “bu bir muayene yöntemi, böylece karın boşluğunuzdaki organlarda bir anormallik olup olmadığını anlamaya çalışıyorum.” dedim...

Adam, yüzündeki gülüşü, çok bilmiş bir ifade ile pekiştirip;

“Evet, benim kuzenim var; doktor... Perküsyon deniyor di mi buna, davul gibi bir şey yani...”

“Evet sizin karnınız için bu söylenebilir...”

“???...”

“Oturabilirsiniz, sırtınızı dinleyeceğim...”


***

Not: Muayeneye ilişkin paragraflar kurgudur...

 
Toplam blog
: 48
: 1573
Kayıt tarihi
: 17.11.06
 
 

Konuştuğum gibi yazmamalıyım... Yazmak, konuşmaktan farklı ve her zaman onun önünde benim için.....