Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '10

 
Kategori
İstanbul
 

Plastik bidon mezarlığı

Plastik bidon mezarlığı
 

Ramazan Bayramını da geride bıraktığımız bu günlerde yazmak isteyip de yoğunluktan fırsat bulamadığım bir konuyu bilgisayarımın başına geçip de yazma şerefine erdiğim için mutlu hissediyorum kendimi. Aslında mutlu hissetmek de değil de bir nevi kendimi yazmak zorunda hissettiğim, insani sorumluluk duyduğum bir konu. Bayramın 3. günü eşimle Habibler Mezarlığında yatmakta olan yakınlarımızı ziyarete gitmeye karar verdik. Sıkıntı daha yoldayken saatlerce trafikte kalmamızla başladı. Tek yön yoldan girilen büyük bir mezarlıkta, daima trafik problemi yaşanıyordu. İstanbul’da beklemeye ve bekletilmeye karşı aşılı olduğumuzdan ya sabır çekerek ulaştığımız mezarlıkta ziyaretlerimizi tamamladıktan sonra etrafı gözlemlemeye başladım. Adetten olması sebebiyle ziyarete gelen halkımız büyük bidonlarla mezarlarının üstünü sulayarak yine adettendir ki bidonları etrafa fırlatıp gitmişler. Her yer plastik bidon cenneti. Bayram geliyor diye evlerinde günlerce temizlik yapan bu insanlar mezarın üstünü bile neden suladığını idrak edemeden doğaya rahatlıkla zarar verebiliyorlar. Sanıyorlar ki doğaya karışan ve toprak olan bedenimiz gibi plastik de hemen eriyip toprağa karışacak. Belki de sanmıyorlar , düşünmüyorlar bile… Yeri geldiğinde dinden bahsederken kimseye fırsat vermeyen bu insanlar “Temizlik imandandır” diyen güzel dinimizin neresindeler, nasıl bir anlayışla yaşadıkları evrene bu kadar zarar verebiliyorlar anlayamıyorum. Evime girerken başımı son anda kurtardığım apartmanın bilmem kaçıncı katından atılan çöp torbasına mı kızsam, Sultangazi Belediyesi’nin sokaklara çöp konteynırı koymadığı için her yerde biriken çöplere mi kızsam, gün boyu karıştırılan çöplerden etrafa saçılan çocuk bezlerine mi kızsam? Yok , yok… İstanbul değil buralar bir garip insanların yaşadığı unutulmuş bölgeler…Akşama kadar halı yıkayan kadınların sokaklara döktüğü deterjanlı sularda oynayan çocukların, anne babaları “saldım çayıra Mevla’m kayıra” derken benim kayırmam da sizce de bir yanlışlık yok mu? Yanlışlık çok, çözüm yok, çözüm çok, ilgilenen yok. Güzelliğe ve estetiğe aşık titiz mi titiz bir insan olarak üç yıldır yaşadığım bu yerde depresyon yaşamaya bunalıma girmeye başladım. Kaçıp gitmek benim için çözüm olabilir ama gerçek çözüm şehirde yaşama ve çevre bilinci vererek insanları eğitmek, belediyelerin çevre konusunda hassas olması ve bu konuya önem vermesi olmalı… Umarım sözlerimiz bir gün bir yerde yankı bulur ve bu şehir hak ettiği ilgiye kavuşur. Güzellikler dileğimle … Fatma KOŞUBAŞI

 
Toplam blog
: 70
: 863
Kayıt tarihi
: 18.01.08
 
 

Eğitimci, yazar... Denizin Üvey Kızı ve Hayalbaz şiir kitaplarının şairi... Bilgisayar öğretm..