Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '19

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Politik Davranmak Üzerine

Politik davranmak deyince, TDK bize “Belli bir amaca ulaşmak için uzlaşmaya, iyi geçinmeye önem vererek hareket etmek” şeklinde bir tanım sunuyor.  Aslında cümlenin ikinci yarısı olan “…uzlaşmaya, iyi geçinmeye önem vererek hareket etmek” kısmına baktığımızda pek bir sorun yokmuş gibi görünüyor, zira diğer insanlarla uzlaşma ve iyi geçinme çabası gayet iyi niyetli bir davranış.

Ancak cümlenin başındaki “Belli bir amaca ulaşmak için…” ibaresi, bu iyi niyetli ve masum çabaları bir anda çıkar odaklı bir hale getiriyor.

Şöyle bir düşünün. Politik davranmak deyince aklımıza ilk anda neler geliyor?
    Nabza göre şerbet hali
    Gerçek düşüncelerini saklama
    “Aman bana bir şey olmasın!” diyerek sessiz kalma
    Rengini belli etmeme
    İnanmadığı şeyleri inanıyormuş gibi söyleme

……

Sonsuza kadar uzayıp gidebilecek bu listeye bakınca bir tane olumlu nokta görebiliyor musunuz? Politik davranmak kişiliğinize, inançlarınıza ya da değerlerinize aykırı bir tutum olarak “Asla yapmam!” dediğiniz bir davranış biçimi olabilir, ama size kötü bir haberim var: Bazen bunu yapmak durumundasınız!

İyi haber ise, bunun her koşulda o kadar da kötü bir yaklaşım olmayabileceği. Özellikle de çalışma hayatımızda.

Mevzu tartışmaya çok açık farkındayım, net çizgiler, kesin doğrular ya da yanlışlar yok. Eninde sonunda varabileceğimiz tek bir sonuç da. Ama istediğim, zihinlerimizde bu kadar olumsuz bir algıya yol açan bu eylemin, bazen olumlu ve gerekli hale gelebildiğini anlatabilmek. İnanın bana, tecrübeyle sabit.

BİR ZAMANLAR
Bu yazıyı kariyerinizin hangi noktasındayken okuduğunuzu bilmiyorum. Belki iş hayatına henüz atılmadınız, belki birkaç yıldır çalışıyorsunuz, belki de en az on yıllık tecrübeye sahipsiniz. Hangi noktada olursanız olun, bahsedeceklerimi ya çoktan yaşadınız ya da muhakkak yaşayacaksınız.

Aklımın bir şeylere ermeye başladığı yaştan itibaren, biraz karakterim biraz da ailem ve okulumdan aldığım eğitimler neticesinde, her koşulda doğru bildiklerim ve inandıklarım doğrultusunda hareket etmek en önemli değerlerimden biri oldu.

Burada ne söylediysem, diğer tarafta da aynı şeyi söylemeliydim. Kırıp dökmemek kaydıyla, doğrularımı ifade etmekten hiçbir zaman çekinmemeli, sırf çıkarlarım uğruna olmadığım biri gibi davranmamalıydım.

Bu davranış biçiminin ne yazık ki her zaman kazandırmadığını, ilk kez üniversitedeyken fark ettim. Çalışma hayatım başladığında ise, çok kısa süre içinde, kazandırmak bir tarafa, bazı durumlarda kaybettirdiğini bile gördüm. O noktada durup düşündüm.

POLİTİK DAVRANMAK: O KADAR DA KÖTÜ OLMAYABİLİR
2012 yılında Capital dergisinde bu konu ile ilgili okuduğum makale çok ilgimi çekti.(1) 
“Politik olan yükseliyor” şeklinde bir girizgaha sahip yazının bir bölümünde şöyle diyor: “İş dünyasında bugüne kadar politik olmanın algısı çok da olumlu değildi. Hatta çoğu zaman kendi çıkarları için başkalarına dürüst olmamakla karıştırıldı. Ancak ünlü yönetim gurusu Jeffrey Pfeffer, "Böyle düşünenler daha fazla yanılamazlar" diyor, ardından da ekliyor: "Politik olmak işte kazan-kazan sonucunu doğuran çok önemli bir vasıf. Kişiler sadece işte gösterdikleri performansla değil aynı zamanda kurdukları doğru ve dengeli iletişimle başarıyı yakalayabilir."

Politik davranmak ve kazan-kazan sonucu zihnimde ilk defa yan yana gelmişti. Muhtemelen bu gerçekle yüzleşen ilk kişi de ben değildim.

Capital ve yenibiriş.com, 3 bin 508 kişinin katıldığı bir anket düzenlemiş ve katılımcılara şu soruyu sormuşlar. Politik olmanın önemi neden arttı?

Anket sonuçlarına göre politik olmak verimliliği artırıp çatışmaları önlüyor. Politik  liderlerin yönettiği şirketler ise sektörlerinde daha rekabetçi ve başarılı oluyor.

POLİTİK DAVRANMAK: BAZEN GEREKLİ BİLE OLABİLİR
“Politik davranmak mı? ASLA!” noktasından “O kadar da kötü olmayabilir.” noktasına gelişimle birlikte, makaleyi okumaya devam ederken, biraz daha ikna edici satırlarla karşılaştım.

“Liderler de bu durumun bilincinde...Bu nedenle şirket politikalarını belirlemekle işe başlıyor, tüm takımı bu politikalar etrafında birleştirip, önemsiz konularla uğraşmayı bırakıyorlar. Paydaşlarıyla yaşadıkları çatışmaları ise kazan-kazan formülüyle çözmeyi tercih ediyorlar. Yönetim guruları da politik liderliğin son dönemde başarı yakalamada anahtar rol oynadığı görüşünde…”

*** Önemsiz konularla uğraşmayı bırakmak ve asıl hedefe odaklanmak. Yeterince mantıklı.

“Apple'ın CEO'su Tim Cook, iş dünyasının etkili ve başarılı liderlerinden biri... Uzun yıllar egosunu ve tüm çatışmaları bir kenara koyarak Steve Jobs'un yanında çalışmayı başardı. Sabırla liderlik yeteneklerini ve özgüvenini geliştirdi, bir sonraki CEO oldu. Ünlü yönetim uzmanı Peter Fisk'e göre, zirveye çıkmış birçok başarılı lider gibi Cook da politik liderlik özelliklerini kullanarak diğer insanların gücüyle yaşamasını biliyor ancak zamanı gelince kendi gücüyle diğerlerini de etkileyebiliyor. Fisk, "Bu alçakgönüllülük ve işbirliğini ortaya koyma özelliklerinin yanında lider ve özgün bir kişilik olabilmek, büyük şirketlerin gelecek CEO'ları için oldukça kritik özellikler" diyor.”

*** Diğer insanların gücüyle yaşamayı bilmek, ancak zamanı gelince de, kendi gücüyle diğerlerini de etkileyebilmek. Egoyu ve çatışmaları bir kenara koyarak, alçakgönüllülük ve işbirliğine odaklanmak.

“Yönetim terminolojisinde "politik olmak", şirket içinde ve dışında network oluşturmak, ilişki geliştirmek anlamına geliyor. Çoğu zaman iş dünyasında özel bir etki yaratan politik özellikleri güçlü liderler, güvene ve saygıya dayalı ilişki kurmayı biliyor, paydaşlarıyla yaşadıkları çatışmaları kazan-kazan formülüyle çözüyorlar. Çatışmaların geri dönülmez bir kısır döngüye girerek şiddetlenmesine fırsat vermiyor, problem odaklı düşünüp, ne olursa olsun karşısındakinin itibarını koruyorlar. Karşılığında da ihtiyaç duydukları bilgi ve desteği alıyorlar.”

*** Burada da kilit cümle sanırım son cümle. Çatışmaların kısır döngüye girip şiddetlenmesine engel olmak ve ne olursa olsun karşısındakinin itibarını koruyup karşılığında da ihtiyaç duyulan bilgi ve desteği alabilmek.

POLİTİK DAVRANMAK: BUNU YAPABİLMEYİ ÖĞRENMEK ZORUNDAYIZ
Politik davranmak konusunda fikirlerim, iş hayatımın ilk yıllarında yaşayıp gördüklerim ve bu makale ile birlikte ufak ufak değişti. Zaman içinde, isteseniz de istemeseniz de, bazı özelliklerinizi geri plana atıyor, doğru bildiklerinizi çöpe atıp, yanlış zannettiklerinizi yeni doğrularınız haline getiriyor, farklı reaksiyonlar geliştiriyor ve daha önce hiç sahip olmadığınız özellikler sergiliyorsunuz.
Buna tecrübe deniyor.

Üstelik bu gelişim ve değişim, iş dışındaki hayatınızda olduğu gibi, çalışma hayatınızda da hiç durmuyor ve yıllar geçtikçe tekrar tekrar şekillenebiliyor.

Ben bugün “Politik davranmak o kadar da kötü olmayabilir.” noktasından, “Hepimiz zaman zaman bunu yapabilmeyi öğrenmek zorundayız!” noktasına geldim ve tüm yaşayıp gördüklerime dayanarak, politik davranmak üzerine paylaşmak istediğim tavsiyeler aşağıda.

    İyi Bir Gözlemci Olun:
Hangi konumda olursanız olun, etrafınızdaki insanları dikkatlice gözlemleyin. Astlarınızı, üstlerinizi, denklerinizi, kısacası birlikte çalışmak durumunda olduğunuz herkesi mümkün olduğunca tanımaya çalışın.

    Kişisel özellikleri neler?
    Hangi yetenekleri ağır basıyor?
    Zayıf yönleri neler?
    İnsan ilişkileri nasıl?
    Nelere sinirlenip, nelere gülüyor?

Bu ve benzeri soruların cevaplarına hakim olursanız, hem kimden neyi bekleyip neyi beklemeyeceğinizi bilirsiniz, hem de kişilerle daha sağlıklı ilişkiler ve doğru iletişim kurabilirsiniz. Kime, nasıl yaklaşmanız gerektiğini bilin.

    Saygı Gösterin:
Yine hangi konumda olursanız olun, birlikte çalıştığınız insanlara saygıyla yaklaşın. Sevmek ya da çok iyi anlaşmak zorunda değilsiniz, ama saygı gösterin. Kendisinden pek hoşlanmasanız da, iyi bir iş çıkardığında takdir edin, gerçekten etkin kullandığı yeteneklerini ve işe katkısını övün. Burada özellikle altını çizmek istediğim nokta şu ki, bu noktada, politik olmayı “olmayan bir şeyi takdir edip övmek, bu şekilde karşıdakini hoş tutup idare etmek” ile karıştırmayın. İnanmadığınız ya da ortada olmayan bir şeyi takdir etmek zorunda değilsiniz. 

    Susmayı Öğrenin:
Çok sevdiğim bir söz var: “Çocuklarınıza susmayı öğretin. Konuşmayı nasıl olsa öğreneceklerdir.” Doğru zamanda konuşmaktan daha önemli bir şey varsa, o da sanırım doğru zamanda susmayı başarabilmek.

Bir insana çok şey kaybettirebilecek birkaç şeyden biri hiç şüphesiz fevri davranmak. Egolarınızı, haksızlığa uğramışlık duygularınızı, öfkenizi, tahammülsüzlüğünüzü, cevap yapıştırma arzunuzu ve bazen canınızın acısını bir kenara itip, sessiz kalmayı öğrenin.

Susmak çoğu zaman, edeceğiniz bir araba lafın toplamından daha etkili bir cevaptır. Bu, elbette hiçbir şeye karşılık vermeyin ya da kendinizi ezdirin anlamına gelmiyor.
Yerinde susun.

    Akıllı Davranın:
Atacağınız adımların, üç-beş adım sonrasını da hesaplamaya alıştırın kendinizi. Atacağınız bir adım sonrası, durumun gidebileceği birkaç farklı nokta olur mutlaka. Hepsini hızlıca kafanızda tartın. Aynı şekilde, kuracağınız herhangi bir cümlenin, üç-beş cümle sonrasını da düşünün.

Nerede duracağınızı, nerede devam edeceğinizi, nerede susup nerede konuşacağınızı iyi değerlendirin.

Akıllıca konuşun, akıllıca davranın.

    Renk Vermemeye Alışın:
Kendinizi her anlamda tamamen güvende hissettiğiniz çok az yer vardır. Ve yanında her halinizi rahatça gösterebileceğiniz çok az insan…Bunların dışında kalan yerlerde, duygu ve düşüncelerinizin yüz ve bedeninize çok fazla yansımasına izin vermeyin.

Politik davranabilmenin en önemli anahtarlarından biri de, yeri geldiğinde mimiksiz ve ifadesiz bir “poker yüzü” takınabilmektir.

İçinizde fırtınalar koparken, öfkeniz tavan yapmışken ya da mutluluğunuz içinden taşarken, bunu yapmak hiç kolay değildir ama iyi haber şu ki, bu davranış biçimi öğrenilip geliştirilebilir.

İyi ya da kötü içinizden geçenleri, hissettiğiniz duyguları ve o anki durumunuzu herkes bilmek zorunda değil. Üzgünüm ama hayat çok acımasız, insanlar çok acımasız ve belli ettiğiniz mutluluk, kıskançlık, öfke, hayal kırıklığı ve benzeri her insani duygunuz ne yazık ki ileride kullanılmaya, saptırılmaya ve hatta istismara çok açık.

Donuk, ruhsuz ve hissiz bir robot gibi dolaşmanıza gerek yok, sadece gerektiği zamanlarda hiç renk vermemeyi öğrenin.

POLİTİK DAVRANMAK: OYUNU KURALLARINA GÖRE OYNAYIN
Zamanında benim de yaşadığım gibi, bunları okuduktan sonra, politik davranmak üzerine algılarınız belki değişti, zaman zaman ne kadar gerekli olabildiğini fark ettiniz.  Belki de hala çok yanlış buluyorsunuz ve asla yapamam diyorsunuz, bilmiyorum.

Hangi noktada durursanız durun, ortadaki tek gerçek, bazen kendinizi korumak ve zarar görmemek bazen de hedefinize başarıyla ulaşmak için, oyunu kurallarına göre oynamak zorunda olduğunuz.

Korkmayın, hala dürüst, düzgün, tutarlı, özü sözü bir ve güvenilir bir insan olarak kalmaya devam edeceksiniz, çünkü politik davranırken, inanmadığınız şeyleri yapmak ya da söylemek zorunda değilsiniz.

Ön yargısız, bir deneyin derim…
 

 

(1) https://www.capital.com.tr/yonetim/liderlik/politik-olan-yukseliyor

 
Toplam blog
: 38
: 1547
Kayıt tarihi
: 20.05.15
 
 

Bilkent Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. İzmirli. Kuşadası'nda yaşıyor. İnsan Kaynakları Müdür..