- Kategori
- Futurizm
Pozitivizm mi, kadercilik mi?
Pozitif düşün de ''nereye kadar?''
Her yerde o var; pozitif düşünmek, pozitif olmak.
Tüm kişisel gelişim uzmanı, danışman ve akıl verenler aynı şeyi söylüyor;
‘’İçinde bulunduğunuz durum ne olursa olsun, olaylara olumlu yaklaşırsanız, onlar da size beklediğiniz sonuçları ve kazancı getirir’’
Pozitif şeyler düşünün ve umun ki gerçekleşenler de iyi olsun!
Buna benzer telkin, tavsiye ve görüşler
son yılların hızla yayılan,
adeta sihirli,
neredeyse her derde deva cümleleri.
Kesinlikle katılıyorum… Ben de bu ve benzeri yaklaşımın sıkı uygulayıcılarından ve en fazla benimseyenlerinden biriyim.
Karamsar olmamak, ne kadar kötü olursa olsun olumsuz koşullar karşısında yılmamak,
hacı-yatmaz gibi hemen kalkıp,
mücadeleye devam etmek,
her fenalıktan bir ders ve iyi taraf bulup,
olayları böyle görmeye çalışmak,
benim de yaşam prensiplerim…
Yaşama daima güler yüzle bakmanın gücüne sonuna kadar inanıyorum.
Kısacası, özellikle milenyum nesli için, ‘’pozitivizm’’ yeni binyıl insanının mantrası.
Ancak, önemli bir noktaya dikkat çekmek gerektiğine inanıyorum;
Kendini öylesine ve sadece pozitif düşünmenin kollarına bırakmak
veya çaba harcamaksızın
iyi şeylerin gelmesini beklemek,
“kadercilikle” yer değiştirebilir, aman dikkat diyorum!
Eller kavuşmuş, yüzde ruhani bir gülümsemeyle
hayata pozitif ve sıcak sıcak bakmak, elbette önemli ve güzel bir duruş.
Fakat yeterli değil, hareket, çaba, çalışmak, hem de çooook çalışmak gerekli!
Hani film çevirirken, set görevlisi, tebeşirle sahne adı ve numarası yazılmış tabelayı kameranın önüne getirir,
“oyun!” ya da ‘’başla!’’ diye bağırır, sonra da ilgili bölümün çekimine başlarlar ya?
İşte hayatta da bu gerekli: aksiyon, hareket, yapmak!
Pozitif düşünce, kilidi açan anahtarsa, gerçekleştirmelerimiz de kapıyı açan somut eylemlerimizdir…
Kilitli bir kapıyı açmak için uygun anahtar lazım, tamam.
Ancak, içeri girmek için, kilidi açılan kapıyı aralamak, kuvvetle itmek,
hatta sıkışmışsa ve zorlanıyorsa, omuzlamak gerekli!
Sadece pozitif olmanın gücünü benimsemekle meselenin hallolacağına
veya büyük ölçüde olumlu yönde çözüleceğine dair bir inanç sistemi geliştirirsek,
pozitivizm ile kadercilik arasındaki ince çizgide tehlikeli bir duruş,
aksine olumsuz sonuçları davet eden bir yaklaşım sergilemiş oluruz.
Pozitifi ara ve harekete geç! Sonucu getiren bu olacak…
Engellerin, duvarların ve kapıların önünde,
sadece gülümseyerek beklemek değil…