Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '06

 
Kategori
İzmir
 

Rahatlık

İzmir sıcak bir memleket.Sıcağın verdiği rehavet insanları daha rahat olmaya sevkediyor.Soğuk memleketlerde daha fazla temkinlilik insanı zorluyor.Sıcak daha geniş bir kavram, soğuk ise daha sığ.Sıcakta insan daha fazla hava almak, daha geniş mekanda yaşamak ister.Soğukta ise hava almak insanı üşütür, dar mekanlar ise insanı ısıtır.

Bunu hayatın akışına uyguladığınızda insanın sıcakta daha rahat hareket etmeye zorlandığını görürsünüz.Kolsuz atlet , kısa şort ve çorapsız sandalet.Halbuki soğuk memleketlerin insanının yaz sıcağı o yörelere vurduğunda bile yünlü fanila içeride, yelek ve ceket dışarıda gezmekliğini oluşturur.

Ama rahatlığında bir sınırı var diyorum, her nekadar sıcağın suçu varsa.Sabah veya öğlen çöp toplanmış belediyece, çöp kutusu kapakları açık bırakılmış, (hep aceleleri var ne hikmetse hiçbir zaman boşaltılan çöp kutusu kapağı kapatılmaz) apartman sakini sokağa adımını attığında kapısının önündeki açık çöp kutusu kapağını neden kapatmaz.Neden; çünkü kendisinin attığı çöplerin kokusundan iğrenir, çöp toplayıcıların ellerinin değdiği aklına gelir iğrenir. o an için sinek, üreme , mikrop , çocuğu, yaşlı annesi aklına gelmez.Çünkü kire değmemiş temiz ellerle işine gittiğini zannetmektedir.Cebindeki para, otobüsün tutacakları, oturduğu koltuğun pisliği aklına gelmez.Arabasının sabaha kadar kapalı kalmasından dolayı ürettiği mikroplar akılına gelmez.

Otobüste koltuk kendisine ebediyete kadar kiralandığını zannederek bacaklarını iki yana oldukça geniş açarak oturur.Çünkü yanında kimsenin olmadığını zannetmektedir.Hava sıcak ve geniş bir ortam aradığı her halinden belli olduğu için.Yanındaki insanı algılaması hele sabah erkeniyse zordur.Çünkü sabaha kadar geniş ferah yer aramıştır evin her köşesinde.Otobüste neden aynı rahatlığı yaşamasın.Bacağının yanındaki insana temas etmeside onu rahatsız etmez.Çünkü parasını peşin vermiştir o koltuğun.İstediğini yapabilir.

İlkokulda herkese öğretmişlerdir.Yaya geçitlerinde,kaldırımlarda , yürüyüş yollarında yolun sağından gidilir.Dikkat ettinizmi bu yollardaki kargaşaya.Herkes sanki birbirinin üzerine yürüyor gibi itiş kakış .Çünkü o rahatlığın verdiği rehavetle istediğini yapmakla mükelleftir.Öğrendiği yanlış, öğrettiği doğrudur.

Kent yaşamı zorluklarının önemsiz gibi görünen bir kaçı bunlar.Ama hayatın sürekliliğinde en fazla harcanan zamanın birer parçaları.İnsana duyulması gereken saygının, kendisine duyulması istenilen saygının birer parçaları.

Göçebe kültürümüzün birer parçaları aslında bunlar.Çadırın içini süpürüp dışarıya koyduğunuzda temizlik bitmiştir.Kapının önünde uzun süre çöp birikmesi söz konusu değildir.Artıkları köpekleriniz, koyunlarınız yemiştir.Zaten çok uzun süre kalmayacaksınız.Başka çöp alanlarınız olacaktır.Tanımadığınız biriyle bacak bacağa oturmanız mümkün değildir.Çadır oldukça geniştir.Zaten koltuklar birbiriyle temas dahilinde değildir.

Köylü, göçebe toplumumuzun, rönesans yaşaması mümkün olamadı henüz.Atatürk'ün en büyük hayallerinden biri toprak reformu idi.Ömrü, bunu yapmaya yetmedi.Rönesansı onun sayesinde (herşeyde olduğu gibi) yakalayabilir,uygar toplumlar düzeyine çıkabilirdik.

Uzun yıllar Ankarada yaşadım.Otobüse binmeyi orada öğrendim.İlkokulu okuduğum şehirde otobüs yoktu, ortaokula yürüyerek gidip geliyordum.Lisede otobüse binebildim ancak.Otobüse bindiğimizde herkes otobüsün arka tarafına doğru yürürdü.Kimse ''otobüsün arka tarafıda gidiyor'' demezdi.Üniversiteyi okumaya İzmir'e geldiğimde otobüs kültürünün var olduğunu ve bu kültür sıralamasında İzmir'in Ankara'nın epeyce gerisinde olduğunu gördüm.

Bu hala devam ediyor.Sıcağın ve rahatlığın verdiği rehavetle.

 
Toplam blog
: 58
: 708
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Erzurum 1959 doğumlu. İşletme mezunu. Bir Kamu şirketinin Muh.Md.Yrd.'dan emekli. Kent yaşamının zor..