Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '12

 
Kategori
Eğitim
 

Rahatsız oluyorum

Rahatsız oluyorum, hatta huzursuz, mutsuz oluyorum.

 
Cumhurbaşkanı'nın, başbakanın, bakanların, genel kurmay başkanının, kuvvet komutanlarının, parti genel başkanlarının, kurum ve kuruluş başkanlarının, basın sözcülerinin, televizyondaki konuşmacalarından.
 
Peki, bu kişiler kendi konuşmacalarından rahatsız oluyorlar mı?
 
Hayır. Çünkü rahatsız olsalar konuşmazlar.
 
Peki; halkı rahatsız, huzursuz ettiğini biliyorlar mı? Hayır. Bilseler konuşmazlar (mı?)
 
 Böyle öğrenmişler, böyle öğretilmişler, böyle öğretiyorlar. Yani ne öğrettiklerini, ne öğretildiklerini, ne öğreteceklerini sorgulayıp yargılamamışlar.
 
Doğru bildikleri yanlışlar yüzünden de rahatsız olmuyorlar.
 
 
Ne dediğim değil, ne demek istediğim belki birilerine birşeyler anlatır. Fakat ne dediğimi, ne demek istediğimi kişi nasıl anlayacak? Kendi istediği biçimde mi? Kişilerle bir davacığım olmaz. Benim davacığım; doğru olucu millî, dinî, insanî, toplumsal, bilimsel, evrensel boyuttadır; bireysel değil. Ancak yarası olucu gocunabilir. Burada bir hakikati vurgulamacayı arzu ediyorum. Doğru Türkçe, doğru bilgi üzerine dikkat çekmektir ereğim. 
 
 
Bu yazı siyasî değildir.
 
Devletin doruğundaki üst makamlardan söz edilmecesi bir şeye dikkati çekmek içindir.
 
Bu makamlar; bir milletin millî, dinî, insanî, evrensel, bilimsel değerlerine sahip çıkmak içindir.
 
Türkçe 'de kutsal değerlerimizdendir.
 
Bilmek ise; şuur ile ilgilidir.
 
Görmek, işitmek, koklamak, tatmak, dokunmak, hissetmek, algılamak da şuur ile ilgilidir.
 
SİZ RAHATSIZ OLUYOR MUSUNUZ; bu makamdaki kişilerin konuşmacasından?
 
Evet. Neden?
 
Hayır. Neden?
 
Siyasî görüşleri kast etmiyorum. Siyasî görüşler söz konusu olduğunda elbette bir taraf, diğer taraftan rahatsız olabilir. Çünkü burada doğru-yanlış aranmaz. Bu salt ideolojik bir tutumdur.
 
Rahatsız olmak için; şuurlu, bilgili, ilgili, samimi, anlayışlı olmak gerekiyor.
 
Yani cahil, okumuş cahil, bencil, salt ideolojik, salt çıkarcı, yalancı, iftiracı, kinci, bencil, nankör, duyarsız, anlayışsız, algılayışsız, sevgisiz, saygısız, samimiyetsiz, gaflet ve dalâlette olmamak gerekiyor.
 
RAHATSIZ OLUYORUM; spikerlerin, sunucuların, programlara katılımcıların televizyondaki konuşmacalarından.
 
Bu kişiler rahatsız olmuyorlar. Çünkü onlar, iyi birşey yaptıklarını sanıyorlar.
 
Siz rahatsız oluyor musunuz; bu kişilerin konuşmacalarından?
 
Evet. Neden?
 
Hayır. Neden?
 
Samimi, bilgili, şuurlu bir cevap verebilir misin?
 
RAHATSIZ OLUYORUM; televizyondaki reklâmlardan.
 
Siz rahatsız oluyor musunuz?
 
Evet. Neden?
 
Hayır. Neden?
 
RAHATSIZ OLUYORUM; televizyondaki filmlerin bip veya gölgeli olmacasından.
 
Siz rahatsız oluyor musunuz?
 
Evet. Neden?
 
Hayır. Neden?
 
RAHATSIZ OLUYORUM; televizyondaki şarkı sözlerinden.
 
Siz rahatsız oluyor musunuz?
 
Evet. Neden?
 
Hayır. Neden?
 
Rahatsız oluyorsanız, niçin alkışlıyorsunuz, seyrediyorsunuz, izliyorsunuz, dinliyorsunuz, katılıyorsunuz?
 
RAHATSIZ, HUZURSUZ, MUTSUZ OLUYORUM; televizyondaki veya gazetelerdeki
sözde gafları ortaya çıkarıp yargılayıcı sözcelerden, sözlerden, yazılardan.
 
Çünkü aynı gafı, hatayı kendileri yapmaktadır.
 
RAHATSIZ, HUZURSUZ, MUTSUZ OLUYORUM; makale, haber, röportaj, ders, test,
öykü, roman, şiir, masal vb. kitaplardaki, gazetelerdeki, dergilerdeki sözcelerden.
 
Fakat meslekî, teknik vb. yönden bilgi için, haber için, delil için mecburum okumacaya.
 
Ya siz rahatsız, huzursuz, mutsuz oluyor musunuz?
 
Evet. Neden?
 
Hayır. Neden?
 
Siz de mecburiyetten mi okuyorsunuz?
 
RAHATSIZ, HUZURSUZ, MUTSUZ OLMAK İÇİN, kişinin bir gerekçesi olmalıdır.
 
Benim bir gerekçem var; Türkçe.
 
Fakat sizin gerekçeniz Türkçe olmayabilir.
 
Çünkü Türkçe'nin doğru bildiğimiz yanlışlarını benimsemişsiniz. Bu ise, sizi rahatsız, huzursuz, mutsuz etmez. Hatta bir sanatçı sahnede olumsuz çağrışımlı, argo bir sözce ile haykırsa, siz de haykırırsınız, tempo tutarsınız, onu alkışlarsınız.
 
Normaldir. Çünkü uyuşturulmuşuz, uyutulmuşsuz, aldanmacaya, aldatılmacaya, aldatmacaya alışmışız.
 
Çünkü duygularımız, düşüncelerimiz, gelişmemiştir. Kalbimiz, beyminiz gözümüz köreltilmiştir, dilimiz kirletilmiştir.
 
RAHATSIZ OLMAK İÇİN; hakiki, doğru bir bilgiye, ilgiye, şuura, akla, mantığa, duyarlılığa, duyguya, düşünceye, sevgiye, saygıya, samimiyete, anlayışa, adalete, hakka, niyete, inanca, çareye, ahlâka, insancıllığa, uyarıklığa, doğru Türkçe'ye ihtiyaç vardır.
 
Doğru Türkçe; herkes için gerekli ve yararlıdır.
        
Doğru Türkçesiz yazılmış diğer ders kitapları vb. herkes için gereksiz ve yararsızdır; az gerekli, az yararlı olsa da.
 
Sözde Türkçe faaliyetleriyle "doğru Türkçe"ye katkı yapılamaz.
 
Belirli bir kalıpla dikilmiş elbise, her bedendeki kişiye giydirilemez.
 
Millî, dinî, insanî, evrensel, bilimsel değerler için huzursuz, mutsuz, RAHATSIZ OLUYORUM.
 
RAHATSIZ OLDUĞUM İÇİN DE SİZİ RAHATSIZ ETMEK İSTEDİM.
 
Çünkü bu rahatsızlığı, huzursuzluğu, mutsuzluğu siz de tadın istedim.
 
Çünkü bu dava, benim kişisel davacığım değildir. Bilmem anlatabildim mi, bilmem anlayabildiniz mi?
 
Bu konuda; bugün huzursuz, mutsuz, rahatsız olmuyorsanız yarın olabilirsiniz. Fakat ipin ucunu da kaçırabilirsiniz.
 
Bu dava, hepimizle ilgilidir. Ya hepimiz huzurlu, mutlu, rahat, sağlıklı, güvenli oluruz ya da hepimiz huzursuz, mutsuz, rahatsız, sağlıksız, güvensiz oluruz.
 
Yazılarım sizin için gereklidir, yararlıdır, uyarıcıdır, haberdir, bilgidir, öneridir. Fakat bunu anlayacak kim?
 
Siz rahatsız oluyor musunuz; kendi yazdıklarınzdan, konuştuklarınızdan, dinlediklerinizden, okuduklarınızdan, öğrendiğinizden, öğreteceğinizden?
 
Sizin rahatsız olmamanızdan rahatsız oluyorum.
 
Özünde belki rahatsızsınız, fakat rahatsız olduğunuzu fark etmiyorsunuz.
 
Fark etmek için; şuurlu, bilgili, haberli olmak gerekiyor.
 
Artık rahatsız olduğumuzu fark edeceğiz.
 
Çünkü hakikatten şuurlu, haberli, bilgili, ilgili, arzulu, anlayışlı, algılayışlı, duyarlı olacağız.
 
RAHATSIZ OLUYORUM; bu gidişattan. Endişeliyim Türkçe'den. Türkçe bizim geleceğimizdir. Siz Türkçe için ne yapıyorsunuz?
 
Türkçe her şeyin zeminidir, temelidir.
 
Siz; benim gibi rahatsız, mutsuz, huzursuz olmuyorsunuz, değil mi? Çünkü aynı bilgiye, şuura, ilgiye, saygıya, kaygıya, samimiyete, sevgiye, anlayışa, algılayışa, akla, mantığa, ahlâka, inanca sahip değiliz.
 
Yoksa Türkçe, sizin umurunuzda değil mi?
 
Yoksa çaresiz misiniz?
 
Oysa herşey için "Türkçe Çözüm Yolları" vardır. Yeterki samimi olun, ilgi gösterin, destek verin.
 
Türkçe'nin adresi bellidir, haberiniz olsun.
 
Türkçe için "Bir Güneş Doğuyor"
 
Yazılarım birilerini rahatsız etmek için değildir; bu birilerini gerekli, yararlı bir biçimde uyarmak içindir, öneridir, bir bilgidir, bir haberdir. Önce Türkçe ve bilgi konusuna dikkat çekmek içindir. Çünkü bazı insanların uyarılmacasına ihtiyaç vardır. Dostcan doğruları söyler, düşman yalakalık yapıverir.
 
Yazılarım; millî, dinî, insanî, bilimsel, evrensel konulara samimice dikkat çekmek içindir.
 
İnsanların sağlığı, huzuru, mutluluğu, rahatı, güvenliği, başarısı, saygınlığı, geleceği, insancıllığı içindir.
 
İnsanı ve hayatı doğru tanımak, tanıtmak içindir.
 
Arzu ediciler için; uyarıcı, gerekli, yararlı bir öneridir.
 
Nasipsizlerin haberi olmaz! Çünkü onların kulağı sağır, gözü kör, beyni algılayışsız-anlayışsız, kalbi hissizdir.
 
Hakikati önlerine sersende; önyargılıdır, zancıdır, cimridir, kibirlidir, haindir, nankördür, hazırcıdır, yalakadır, korkaktır, salt çıkarcıdır, yalancıdır, fitnecidir, kıskançtır, kuşkucudur, zararcıdır, engelcidir, samimiyetsizdir, duyarsızdır, algılayışsızdır, anlayışsızdır, cahildir, okumuş cahildir, adaletsizdir, haksızdır, bencildir vb.
 
Bu sıfatlardan da rahatsız oluyorum, ya siz?
 
Yazım hatası (böyle bildiği için) ile dolu yazıları herhangi bir biçimde yaymaktan,
yayılmacasından rahatsız oluyorum, ya siz?
 
Yanlışlıkla yazılmış yazım hatasından söz etmiyorum!
 
Rahatsız olmak için hakikatten doğru veya yanlışı bilmek lâzım.Yani doğru ile yanlışı ayırt edebilmeliyiz. Ayırt ettiğimizi iddia etmemeliyiz. Mesajı doğru anlamalıyız.
 
Başkalarının millî, dinî, insanî, bilimsel, tarihsel, evrensel değerlerimize gizli veya açıkça düşmanlık etmecesini anlıyorum da; bir insanın, bir Müslüman'ın, bir Türk'ün veya bir Müslüman Türk'ün başta Türkçe'ye, Türk'e, Türk Milleti'ne, Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk Bayrağı'na,
 
Türk Önderlerine, Türk tarihine, Türk edebiyatına, Allah'a, peygamberlerine, İslâmiyet'e, İslâm önderlerine, hakiki âlimlere, Kur'an-ı Kerim'e, camilere, türbelere sinsice veya açıkça düşmanlık etmecelerini anlamıyorum (!).
 
Sizi doğruTürkçe'ye, doğru bilgiye, doğru hedefe davet ediyorum.
 
Bugüne kadar ne öğrendiğinizi, ne öğrettiğinizi, ne öğretildiğinizi, bugünden sonra ne öğretileceğinizi sorgulayınız,yargılayınız; yarın mahcup olmamak için.  
 
Toplam blog
: 205
: 266
Kayıt tarihi
: 10.06.12
 
 

Tekirdağ, 02.01.1961 doğumluyum. İstanbul'da yaşıyorum. Evli, 3 çocuk bâbâcânıyım. Türkçeci, muha..