Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '12

 
Kategori
Tarih
 

Recaizade Mahmud Ekrem

Recaizade Mahmud Ekrem
 

Recaizade Mahmud Ekrem


(d. 1 Mart1847, İstanbul- ö. 31 Ocak1914),

Osmanlışair ve yazar.

1908'de 2. Meşrutiyet'ten sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu.

19. yüzyılOsmanlı edebiyatının önde gelen isimlerindendir.

Sanatta güzellik ilkesine bağlı kaldı.

"Sanat sanat içindir"

Anlayışını savundu.

Namık Kemal'le tanışmasının ardından Encümen-i Şuara'ya katıldı.

İlk yazıları Namık Kemal yönetimindeki Tasvir-i Efkâr gazetesinde yayınlandı.

*


Ölümü nedeniyle okullar tatil edilmiş ve büyük bir cenaze töreni düzenlenmiştir.


Divan şiirinde olduğu gibi, yazılışı birbirine benzeyen kelimelerin değil, ancak sesi benzeyen kelimelerin kafiye yapabileceğini, başka bir deyişle kafiyenin göz için değil kulak için olduğunu edebiyat dünyasına benimsetti.

Recaizade Mahmud Ekrem ismini hep duymuşuzdur…

Onun çok önemli biri olduğunu da biliyoruz. Ben onun yazar olduğunu biliyordum. Maarif Nazırı olduğunu bilmiyordum. Namık Kemal’le dost olduğunu da bilmiyordum…

Benim bir yazar olarak onu iyi tanımam gerekli. Yaptıklarını iyi bilmem gerekli…

Bizler için bir hayli önemli…

Recaizade Ekrem, 1886'da Servetifünun dergisi çevresinde toplanan Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin, Halit Ziya (Uşaklıgil) gibi çağının genç yazarlarını destekleyerek biçim ve öz bakımından batı edebiyatı anlayışına bağlanan Edebiyatı Cedide hareketinin gelişmesine yardımcı oldu. Konuşma dilinden uzaklaşan ve titizlikle seçilmiş bir kelime kadrosunu, tabiat manzaraları ve hüzünlü duyguların özenli bir işçilikle anlatılmasında kullanan Zemzeme I – III’teki şiirleri, edebiyatı cedide şiirinin etkilendiği kaynakların başında gelir. Recaizade Ekrem, şiirleri ve tenkit yazıla-rıyle divan şiiri geleneğinin ve doğu-islâm düşüncesine bağlı eski edebiyat anlayışının bütünüyle değişmesini sağladı. Şiirin şekil bakımından gelişimine imkân hazırladı.(alıntı)

Bu hayatlar dolu – dolu geçen hayatlar.

Bunlar büyük adamların, büyük hayatları.

İz bırakanlar…

Takvimhane Nazırı Recai Efendi'nin oğlu, Ercüment Ekrem Talu'nun babasıdır. Babasından Süryanice ve Farsça öğrendi.

1858'de ilköğretimini tamamladı, özel öğrenim görerek yetişti.

Mekteb-i İrfan'ı bitirdikten sonra (1858) girdiği Harbiye İdadisi'ndeki öğrenimini sağlık sorunları nedeniyle tamamlayamadı.

Hariciye Nezareti Mektubi Kalemi'nde memurluğa başladı (1862).

Tanzimat ve Nafia dairelerinde başmuavinlik (1874),

Şura-yı Devlet (danıştay) üyeliği (1877),

Mekteb-i Mülkiye ve Galatasaray Sultanisi'nde öğretmenlik (1880-88),

birkaç ay Evkaf ve Maarif Nazırlığı (1908),

Meclis-i Âyân üyeliği (1908-14) yaptı.

Resmi görevle Trablusgarp'a gönderildi.

1908'de 2. Meşrutiyet'ten sonra kurulan Kamil Paşa kabinesinde Maarif Nazırı oldu.

Namık Kemal'le tanışmasının ardından Encümen-i Şuara'ya katıldı.

İlk yazıları Namık Kemal yönetimindeki Tasvir-i Efkârgazetesinde yayınlandı.

1870'lerden sonra kendisini tümüyle yazılarına verdi.

Batı edebiyatından çeviriler yaptı.

1870'te ilk oyunu Afife Anjelik,

1871'de ilk şiir kitabı Nağme-i Seher yayınlandı.

Yaşamını yitirdiğinde Meclis-i Âyan üyesiydi.

Ölümü nedeniyle okullar tatil edilmiş ve büyük bir cenaze töreni düzenlenmiştir. Mezarı, oğlu Nejad'ın kabri yanında, Küçüksu'dadır.

Namık Kemal'le tanışmasının ardından edebiyat çevresine girmiş ve onun Fransa'ya gitmesi üzerine, 1867'de Tasvir-i Efkâr gazetesinin yönetimine geçmiştir.

Recaizade, üç oğlunun, özellikle de çok sevdiği Nejad'ın ölümünden duyduğu acıyı dile getirdiği şiirleriyle daha çok karamsar duygular işledi.

Eski edebiyatı savunan Muallim Naci ve çevresiyle girdiği edebiyat tartışmalarıyla Edebiyat-ı Cedide akımının doğmasına zemin hazırladı.

Başta Tevfik Fikret olmak üzere döneminin genç şair ve edebiyatçılarını çevresinde topladı.

Tanzimat ve Batı düşüncesinin yeni kuşağa benimsetilmesinde önemli rol oynadı.

Kendisinin yetkin tiyatro oyunu olarak bilinen Çok Bilen Çok Yanılır, ölümünden sonra yayımlandı.

Sanatta güzellik ilkesine bağlı kaldı. "Sanat sanat içindir" anlayışını savundu.

Doğaya dönük, insanı doğa içinde ele alan şiirler yazdı.

Aşk ve ölüm temalarını işledi.

Eski-yeni edebiyat tartışmalarının merkezinde yer aldı.

Tek romanı, Türk edebiyatında realizmin ilk örneklerinden sayılan Araba Sevdası adlı eseridir.

Yazar bu eserde ailesinin parasını zevk ve eğlencesine harcayanları eleştirdi.

Bu eseri yazdığı dönemde ailesini karşısına almış ve baba mirasından olacağını

Bile -bile eserini yazmaya devam etmiştir.(alıntı)

Manzum

Nağme-i Seher(1871)

Yadigâr-ı Şebâb(1873)

Zemzeme(3 cilt, 1883–1885)

Tefekkür(düzyazı ile karışık, 1888)

Pejmürde(düzyazı ile karışık, 1893)

Nijad Ekrem(2 cilt, anılarla birlikte, 1900–1910)

Nefrin(1914)

Roman

Araba Sevdası(1896 ilk realist roman)

Öykü

Kaime (1888)

Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin Bir Neticesi (1890)

Şemsa (1895)

Tiyatro

Afife Anjelik (1870)

Atala Yahut Amerikan Vahşileri (1873)

Vuslat Yahut Süreksiz Sevinç (1874)

Görev Çağrısı (1914)

Çok Bilen Çok Yanılır (1916)

Şiir

Zemzeme

(alıntı)

Nur içinde yatsın. Bir büyük adam, bir büyük üstad…

Nazan Şara Şatana

http:// http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

http:// https://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....