Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '13

 
Kategori
Güncel
 

Reyhanlı'da barış mı yoksa siyaset mi vuruldu?

Reyhanlı'da barış mı yoksa siyaset mi vuruldu?
 

Reyhanlı'daki terör saldırısını anlatan bu görsel sanal ortamdan alınmıştır.


Barış, adalet, kalkınma, kardeşlik, komşuluk, adil paylaşım kaygısından hiç kurtulamadık gitti.

‘Her şey yolunda gidiyor gibi’ diyecekken birden bire bir yanımızdan vuruluyoruz.

Yıllardır karakol, otobüs, kaçakçı, köy, kent baskınları derken bir terör saldırısı da Reyhanlı şehitleri ile dün vurdu hepimizi.

Bir yurttaşımızın, ‘Cesetleri kendi ellerimizle çıkardık, ölü sayısı çok daha fazla! Onu bile yazmazsınız!’ sözünü nasıl açıklayabiliriz, bilemem.

Kaynağı ne olursa olsun her türlü can alıcı eylem gibi terör saldırıları da kökünden temizlenmelidir.

Suriye’deki totaliter düzen ‘demokrasi açılımı’ yapmaya hiç yanaşmadı.

Bir ülkenin düzenini değiştirmesi için iç savaşa sürüklenerek baskı altında tutulması doğacak olan ‘devlet terörünü’ de beslemek değil midir?

Bazı Arap ülkeleri de kendilerine özgü sultalarını uyguluyor diye düşman mı olacağız?

Toplumların iç devinimlerini ‘kardeşkanı’ dökülmesine doğru evirmeye çalışmak nasıl bir anlayıştır?   

Akıl da vicdan da hukuk da bunu gerektirmiyor mu?

Reyhanlıyı kan gölüne çeviren terörün arkasından Beşar Esad değil de gizli örgütler çıkarsa ne yapılacak?

Ortadoğu’yu silah tüccarlarının açık pazarına çeviren görünmez elleri kim nasıl temizleyecek?

Bunca çekilenler yetmezmiş gibi birileri:

‘Çözüm Süreci yara aldı’ derken

Bir diğeri:

‘Reyhanlı’da barış süreci vuruldu’ diyor.

Bir başkası ise şimdilik elliye yakın Reyhanlı şehitleri için o sinsi tuzak kurulmadan az önce:

Çok yeni bir buluşmuş gibi, ‘Herkes barıştan yana’ diye övünürken

Şehit annesi, ‘Hakkımı helal etmiyorum’ diye tepki gösterirken

Şehit babası da, ‘Süreci desteklemiyorum’ diye haykırmaktan alamıyordu kendisini.

Sırça Kümesinde oturan bir diğer ise:

‘Çözüm süreci Türkiye’yi zayıflatıyor mu’ diye soruyordu.

Yok,  sayenizde sayeban olduk!

Çünkü yapılması gereken maddi ve manevi çıkışlar yerine günübirlik çözümler dayatılmıştır.

Çünkü sorunları kaynağında çözmek yerine ‘başını uzatanı vurmak’ yoluna gidilmiştir.

Çünkü toplumda adalet, hakkaniyet, adil paylaşım ve ortak değerlerin yüceltilmesi yerine ‘ayrılıkçılık’ tuzaklarına düşülmüştür.

Bütün terör saldırılarında olduğu gibi Reyhanlı’da da barış mı kardeşlik mi yoksa siyaset mi vurulmuştur, kararı siz veriniz.

Nasıl mı?

İşte yıllardan beri çektiğimiz maddi ve manevi yüklerimiz geliyor bir bir!

Varan bir:

İmralı-Ankara-Oslo-Kandil-Erbil Beşgeni PKK - KCK ile BDP birlikteliğini her yönden güçlendiriyor.

Batı destekli İmralı ile Kandil buyrukları, iç siyasete müdahil birer aktör durumuna gelmemişler midir?

Varan iki:

Küçük Asya uygarlıklar ve kültürler potasındaki kardeşçe etkileşim çok zor da olsa ayrışmaya başladı!

Bu konuda bulunan Açılım Süreci ile Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ninin nasıl bir ayrıştırma sağladığını ibretle seyretmekteyiz.

Bu bağlamda PKK-KCK-BDP işbirliği ile düzenlenen nice gövde gösterilerinin ne gibi ayrıştırmalara yol açtığını anlayabilmek için sanırım müneccim olmaya gerek yok.

Sayenizde üç kıtaya egemen Osmanlı’nın son yüzyılındaki gibi her yönden çatırdıyoruz!

İç İsyan adı da verilen arkadan adam vurmaya ayarlı sinsi ‘savaş’ pek yakında ‘Barış Masası’ ile taçlandırılacak!

Varan üç:

Batı'nın türlü desiseleri ve savaşları ile parçalanan Osmanlı'dan beri AB-AKPM de içişlerimize karışmaya başladı.

Böylece yıllarca 'terörist' diye bildiklerimiz, sayenizde birer 'activist' yani 'eylemci' oluvermedi mi?

Batı’nın petrol ve maden egemenliklerini de içeren yeni tasarımı ile kızışan Suriye İç Savaşı az kaldı Türkiye’yi de içine alacak.

Sayenizde ‘al gülüm, ver gülüm’ ticareti her alanı kapsadığı için ‘kimin eli kimin cebinde’ belli değil!

Varan dört:

İktidarın her dediğini değişik biçimde yoğuranların propagandaları zengin fakir ayrımını da etnik ayrımcılıkları körüklemeye devem ediyor.

Oysa bu topraklar on binlerce yıldan beri bir göç alanı.

Daha çok Doğu’dan gelenler ile Batı’dan gelenlerin çarpışarak kaynaştığı bu topraklardaki etkileşim bir ‘asimilasyon’ değil ‘kültürleşme’ içerikli ‘bir potada erime süreci’ olarak vardır, var olacaktır.

1071’den bu yana devletler ve beylikler kurmuş olan Türklerin çokluğu ve Türkçenin egemenliği türlü desiseler ile parçalanmak isteniyor.

Maddi ve manevi kaynaşmayı içeren bu etkileşim yolu Batı’nın Truva Atı ‘ayrılıkçı’ kesimlerce engellenmek ve ülke parçalara ayrılmaya doğru sürüklenmektedir.

Son otuz yıldır vur kaç saldırganı ‘terör örgütü’ kimi siyasi çıkarlara da uygun olarak durdurulamayınca

Sözde bir ‘barış’ dayatması yoluna gidilmiştir.

Bu süreç Barış Güvercinleri de diyebileceğimiz Akillerin atanması ile İslam Kardeşliği de ulusal değerlerin yozlaştırılması da katlanarak devam ediyor.

Varan beş:

Batı’nın içerideki işbirlikçileri yüzünden üç kıtaya egemen Osmanlı Devletimiz parçalandıktan sonra Batı'nın Truva Atları Fas'tan Yemen'e Sudan'dan Hazar Denizi çevresine kadar hükm-ü ferma etmektedirler.

Bu bağlamda Yunanistan ile İsrail genişledikçe genişlemiş, Lübnan'da istikrar kalmamış, Irak parçalanmış, Suriye İç Savaşı yaygınlaşmaya başlamıştır.

Suriye’deki totaliter düzen ‘demokrasi açılımı’ yapmaya hiç yanaşmadı. Suriye oldu bitti Hatay topraklarını kendi sınırlarına katmak emelinden de hiç vaz geçmedi.

Bu uğurda içimizdeki nice uzantıları ile resmi uygulamaları bilinmeyen gerçekler değildir. Şam'da bulunduğum için bu konudaki düşleri yanında Osmanlı-Türk düşmanlıklarını da yakından öğrendim.

Ayrıca bazı Arap ülkeleri de kendilerine özgü sultalarını uyguluyor diye düşman mı olacağız?

Toplumların iç devinimlerini ‘kardeşkanı’ dökülmesine doğru evirmeye çalışmak nasıl bir anlayıştır?     

Son aşamada Reyhanlı'daki terör saldırısı ile öldürülenler ve sakat kalanlar, bütün arkadan adam vurma saldırılarında olduğu gibi yüreğimizi dağlamaktadır.

Elliye yakın yurttaşımızın sinsice bomba patlatılarak şehit edilmesi hangi vicdana sığar?

Suriye kentlerinde olduğu kadar içimizdeki işbirlikçilerin bu terör saldırısı bağışlanamaz.

Varan altı:

Son gelişmeler Komşularla Sıfır Sorun Siyaseti'nin ne kadar yanlış kurgulandığını ve Batı’nın ipine tutunularak nerelere kadar gidilebileceğini bir kez daha ortaya koymuştur sanırım.

Unutmayalım ki Kıbrıs Barış Harekâtı adlı olaydan önceki gelişmelerden çok daha korkunç gelişmeler yaşanmıştır ve yaşanılması da muhtemeldir.

Türkiye bir tek terör saldırısı yüzünden ilk kez bu kadar çok can kaybı yaşamıştır.

Çok koşullu sözde 'Barış Süreci' gereğince ülke içindeki terör üyelerinin K. Irak'ta ya da K. Suriye'de konuşlandırılması ise gelecekte çevremizde ne gibi sinsi terör saldırılarının ortaya çıkabileceğinin ayrı bir çıbanbaşı sayılamaz mı?

Baba ocağından koparılmış ‘teröristlerin evlerine döndürülmeye çalışılması siyaseti’ ise bugüne kadar hiç bir iktidarca denenmediği için bu aşamada bile ne kadar dert yanılsa yeridir bence.

Reyhalı’ya yöneltilen şimdilik kaynağı belirsiz terör saldırısında olduğu gibi kendi teröristimizi bile ‘zapt-ü rapt’ altına alamamışken Ortadoğu batağındaki nice karanlık örgütlenmeler ile nasıl başa çıkılacaktır?

Güçlü Ordu Güçlü Türkiye çıkışı ile gelinen bu aşamada Türkiye yazılmakta olan siyaset tarihinde nasıl yer alacaktır şaşarım.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..