Reyhanlı saldırısında ÖSO'nun parmağı mı var?

Hatay Reyhanlı'yı kana bulayan saldırının altından kimin çıkacağı patlamadan birkaç saat sonra iktidar tarafından belirlenip halka duyuruldu.

Patlamalarda ölenlerle ilgili kesin bilgiler bilinmezken, böylesi bir hızla olayı çözmek insanın aklına başka başka senaryolar getirmiyor değil.

Biz bu olayın bilançosunu konuşup, tartışırken, iktidar hemen olayı Suriye İstihbaratına bağlayıp, halkı bir nebze olsun rahatlattı(!)

Biz gelelim olayın ardındaki bazı gerçeklere:

Olayın ardında herkes Suriyeli teröristlerin izini, hatta Suriye istihbaratının izini ararken, gözlerden kaçan bir ayrıntının üzerinde fazla durulmadı.

Olayın detaylarına biraz inip, gözden kaçan ayrıntıyı sonra anlatalım.

Reyhanlı'da resmi rakamlara göre şu ana kadar 45 kişinin yaşamını yitirdiği, 146 kişinin yaralandığı, yaralılardan 29’unun hayati tehlikesi bulunduğu resmi olarak açıklandı.

Patlamalar Türkiye’yi şoke etti.

Hükümet, medya ve medyadan eksik olmayan uzmanlar(!) olayı Esad yönetimine bağlamakta fazla zorlanmadılar.

Öte yandan bölgeden gelen videolar, Reyhanlı'da halkın, olayın faturasını hükümete kestiğini gösteriyor.

Bütün bu tartışmaların ortasında, televizyonlara, gazetelere ve internete "korkunç bir ayrıntı" yansıdı. Fotoğrafta, ‘Reyhanlı'da belediye binası yanında patlatılan araçlardan bakır telle bağlanmış, yanmış bir ceset ‘görünüyor. Gerçekten de fotoğraf, patlatılan araçta, telle bağlanmış bir esirin olduğunu düşündürüyor.

Bu korkunç ayrıntı, herkesin unuttuğu bir başka korkunç ayrıntıya benzerliğiyle dikkat çekiyor. Geçtiğimiz Ağustos'ta dünya basınına yansımıştı: Özgür Suriye Ordusu çeteleri, ellerindeki tutsakları araçlara bindirip intihar saldırısında kullanıyordu. Esirleri otomobile kilitleyip intihar saldırıların kullanmak, ÖSO'nun taktiği olarak o dönemden beri biliniyor.

New York Times ile BBC televizyonunun duyurduğu habere göre, ÖSO çeteleri, esir aldıkları bir Esad yanlısını, "esir değişimi yapacağız" diye kandırarak bir otomobile bindirmişler ve Suriye ordusu kontrol noktasına sürmesini istemişlerdi.

Ne olayı izleyen muhabirin ne otomobili süren esirin, otomobilde bombalar bulunduğundan haberi vardı. Sonunda, otomobil teknik bir nedenle patlamayınca, militanlar New York Times muhabirine durumu açıklamışlardı. BBC haberini, "bu kuşkusuz bir savaş suçu" sözleriyle bitiriyordu.

İşte bu eylemleri fütursuzca yapanlar bir kenara itilip, olayı kısa sürede bir yerlere bağlamak, halkı aldatmaktan ibarettir.