Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '13

 
Kategori
Kitap
 

Rezonans Kanunu

Rezonans Kanunu
 

resim interntten alınmıştır


Pierre Franck'ın kuant alanı ile ilgili bilimsel bulgulara yer verdiği bu kitabında duygularımızın DNA’mız üzerindeki etkileri ile ilgili bir kaç deney:

1995 yılında DNA yine cam bir tüpün içine konuldu. Bu testte deneklerin yoğun duygusal durumları hissetmeleri için çeşitli psikolojik teknikler kullanıldı. Deneyi yapanların amacı deneklerin yoğunlaştığı duygusal durumları DNA üzerinde etkili olup olmayacağını görmekti. Ve sonuçlar yine şaşırtıcıydı. Denekler çeşitli duygusal durumları hissettikleri sırada DNA’da belirgin bir biçimde elektriksel reaksiyonlar hissedildi. Denekler duyguları vasıtasıyla Deney tüpündeki DNA moleküllerini etkilemişlerdi. Bu zamana kadar çok büyük bir etkiye maruz kalmadığı sürece değiştirilemez oldugu düşünülen DNA’nın çok ince enerjik titreşimlere bile cevap verdiği gözlendi.

Heart MATH Enstitüsünde yapılan araştırmalar bir adım daha ileri götürülerek insan DNA’sının ilk şekli olan plesenta DNA’sı farklı cam kapların içine konuldu. Her biri eğitimli araştırmacılara yoğun duyguları nasıl üretecekleri öğretildi. Sonuçta, araştırmacı sevgi, takdir, minnet gibi duyguları hisssetiği zaman DNA gevşeyerek zincilerini açtı ve uzadı. Buna karşılık; araştırmacı öfke, korku, hayal kırıklığı gibi duygular hissedildiği vakit  DNA büzüştü ve bütün kodlarını kapattığı görüldü.

Demek ki, bizler düşünce gücümüz vasıtasıyla DNA’mızı değiştirme gücüne sahibiz.

Amerikan ordusu adına yapılan başka bir araştımada ise; hislerimizin, vucudumuzun dışında hatta cok cok uzağında bulunan hücreleri etkileyip etkileyemeyeceği tespit edilmek istendi. Yine çeşitli deneklerin ağızlarından doku örnekleri alındı ve bu örnekler başka bir binaya  götürüldü. Ve tahmin edeceğiniz üzere; denek çeşitli duyguları hissetiği anda, binanın öbür ucundaki doku parçasında da eş zamanlı olarak elektirsel reaksiyonlar tespit edildi. Artık bilim adamları duygu ve düşüncelerimizin, ışık hızından da hızlı iletilmesini sağlayan Kuant alanının mevcudiyetinden eminler.

Bu müthiş bir bulgu değil mi?,Değiştirilemez oldugu düşünülen DNA çok ince enerjik titreşimlere dahi yanıt veriyor. Bizler duygularımız aracılığıyla DNAmızı etkileyebiliyoruz - DNAmızda kuant alanı aracılığıyla fiziki dünyadaki her şeyle bağlantılı.

İki rus bilim adamı foton adı verilen parçacıklar vasıtasıyla DNA’nın tutumunu incelemek istiyorlardı. Bu amaçla bir borunun içindeki havayı vakumlayarak aldılar. Ne var ki, bütün havayı vakumlasalar da borunun içinde hala fotonlar kaldığı tespit edildi. Fotonlar borunun içinde düzensiz olarak dağılımlarını sürdürdükleri gözlendi.

Bir sonraki adımda ise boruya insan DNA’sı verildi. Ve o anda çok şaşırtıcı bir şey oldu. Düzensiz olarak duran fotonları( kütlesiz enerjiler)  DNA’nın varlığında düzenli olarak sıralandıkları gözlendi. Adeta DNA görünmez bir güçle borunun içindeki fotonları düzenli bir şekilde sıralamıştı. Bu deney sayesinde DNA’nın fiziksel dünyaya direkt etki ettiği anlaşıldı. Asıl ilginç olan gelişme ise DNA borudan alındıktan sonra gerçekleşti. Çünkü borunun içinden Dna alındığı vakit fotonların eski hallerine geri dönecekleri düşünülüyordu. Ama öyle olmadı. Fotonlar sanki DNA hala ordaymış gibi düzenli olarak sıralanışlarını devam ettirdiler.

Deneyler ne kadar çok tekrarlanırsa tekrarlansın sonucun gene de değişmediği gözlemlendi. DNA ile fotonlar arasında görünmeyen bir bağ vardı. Görünüşe göre, evrendeki bütün formlar Kuant alanı denilen alan aracılığıyla birbirleriyle etkileşim ve iletişim halindeydiler.

Şimdi kitabı bir kenara bırakıp  bizim kültürümüzden bir örnek vermek istiyorum

1453 yılından vereceğim bu örnekle  kuantumun k' sinin dahi bilinmediği bir dönemden bir hikayeyle bilimsel verilere biraz ara verelim. Bir söylenti anlandaki fotonları nasıl etkilemişti?

Fatih Sultan Mehmet'in fatih olma hikayesi: Fatih’in babası 2. Muratın hükümdarlık yaptığı dönemlerde Hacı Bayram Veli devrin önemli müdderislerindendir. Hacı Bayram'ın birgün 2. Murat’a oğlunun İstanbul'u fethedeceğini bildirdiği rivayet olunur. Bunun üzerine, 2. Murat da oğlunun kulağına her gün İstanbul’un fatihi olacağını fısıldar. Bu konudaki söylentiler her tarafa yayılmaya başlar ve herkes Sultan Mehmet'in bir gün İstanbul'u fethedeceğini konuşmaya başlar. Ve Fatih Sultan Mehmet 21 yaşında gemileri karadan yürütme fikri ile İstanbul'u fetheder. Ekilen küçücük bir düşünce tohumu ile, madde dünyasında muazzam sonuçlar yaratılmıştır.

Özetle, madde dediğimiz şey, yoğunlaşmış, bir araya gelmiş, katılaşmış enerjilerdir. Maddeyi yaratmakya da DNAnızı etkilemek istiyorsanız, enerjiyi manüple etmek zorundasınız...

 

 

 
Toplam blog
: 42
: 1612
Kayıt tarihi
: 05.04.11
 
 

Uludağ Üni. İktisat Mezunuyum. Muhasebecilik, bankacılık gibi muhtelif mesleklerde çalıştıktan so..