Riyakârlığın fotoğraftaki yüzü

Ne günlere kaldık? Bir tarafta kışı bahar gösteren resimler, öbür yanda çiçekleri donduran görüntü ve sözler.

 

Diyarbakır’da kutlanan nevruzdan söz edeceğimi anladınız zannediyorum.  Her sene 21 Mart kâbus olur çöker kara bir duman gibi ülkemin üstüne.

 

Ne kadar ayrılıkçı unsur varsa toplanır, marifetmiş gibi meydan okur cumhuriyete. Yerli ve yabancı işbirlikçiler istedikleri ihanetin gerçekleştiğini gördükçe, ağzı kulaklarında alkışlar, dört köşe olur keyfinden.

 

Nevruz kutlamalarında Diyarbakır’da objektife düşen fotoğraflar, kameraya düşen kareler keşke sanat tarihi uzmanlarının diliyle okunsa ve de anlatmak istediği dil çözülse!

 

Becerebilirsem yazımın satır aralarına bir iki fotoğraf koymaya ve kendimce yorumlamaya gayret edeceğim.

 

Siz de arzu ederseniz yazılı ve görsel medyaya düşen kareleri indirip kendi kendinize değerlendirmelisiniz.

 

Türkiye ne iktidarın reklamlarla çizdiği pembe tablonun atmosferini soluyor, ne de Bebek katiline tatarlık eden yerli işbirlikçilerin yaymaya çalıştığı baharı teneffüs ediyor.

 

12 seneden beri kurulan cümleler, telaffuz edilen kelimeler tersinden okunursa doğru mana çıkıyor.

 

Türkçe imla kurallarına uygun, gramere bağlı kalarak okursan, hem yazılan hem de söylenenler hayal kırıklığı yaratıyor ve her sözün yalan yanlış olduğu dökülüyor ortaya.

 

Neyse daha çok uzatmayıp lafı!

 

Şimdi şu resmi içtenlikle ön yargısız inceleyin. O zaman ne dediğimi neyi anlatmaya çalıştığımı daha net anlayacak ve kavrayacaksınız.

 

Diyarbakır Türkiye’nin 81 İlinden biri,  daha da önemlisi 14. yüzyılda Karakoyunlu Türk Beyliğinin toprakları.

 

Kutlamalara katılan bölge halkının eklinde bir tek Türk Bayrağı göreniniz var mı?

 

Evet diyenin alnını karışlarım. İyi okuyun resmi! Kalabalığın elinde gördüğünüz renkler diyarbakirx_(5).jpg

 

Terör örgütü PKK’nın renkleri değil mi? Farklı bezler de var dikkat ederseniz. Onlar da Suriye’deki, Irak’taki dış mihrakların flamaları. Şimdi başınızı avucunuzun içine alın, şapkanızı çıkartıp önünüze koyun ve düşünün.

 

Resmi analiz ederken, Pervin Buldan’ın Kürtçe, Sırrı Süreyya Önderin Türkçe okuduğu sözüm ona tarihi bildiriyi de inceleyin.

 

Resmin dili ile okunan bildirinin dilini karşılaştırın. İkisi arasındaki taban tabana zıtlığı görecek, samimiyetsizliği sizde fark edeceksiniz.

 

Nevruz’a özel reklam filmi hazırlayan ve yayınlayan iktidarın ikiyüzlülüğüne demeli? Onların reklamını yapmamak adına bire bir yazmayacağım “Selam olsun diye başlayan/ Türk Bayraklı Merasim geçişini” filmleştiren ikiyüzlü riyakârlığı.

 

Hani şu resimde bir tek TÜRK Bayrağı göster de ben de dişimi kırıyım!

 

Siyasetin lügatte ki anlamı ikiyüzlülük diye bilinir, sahtekârlık diye yazdığını şimdiye kadar okumadım.

 

Söz veriyorum araştıracağım.