Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Rüzgarı Başka Yönden Almak

Rüzgarı Başka Yönden Almak
 

 

Bütün hayat öğretisi, rekabet fikriyle yoğrulmuş, sürekli mücadele içinde olmuş bir adamın karşısına çıkan her yeni durumu yeni bir rekabet alanı olarak algılamasından daha doğal bir şey yok aslında. Hayata sıfırdan başlamak zorunda olanların defosu, başarma güdüsü. Basketbol takımında kaptan olmak, ilkokulda sınıf başkanı olmak, toplumda yer edinmek, liderlik kaygısı… Bir beyzbol filminde soyunma odasında bir duvar yazısı; belli ki evrim teorisinden aşırılmış,: ‘Only the Strong Shall Survive.’ Bu cümleden etkilenen, başardıkça, daha çok acıkan, daha fazla başarı isteyen koca bir canavar. Vazgeçmemek üzerine kurulu yorucu, yıpratıcı bir hikaye.

 

İlk rüzgar sörfü deneyimim; suyun üstünde, hoşça vakit geçirmek için başlanan bir aktivitenin verdiği inanılmaz hayat dersi. Ben, yelkeni ne kadar sıkı tutarsam, ne kadar güç harcarsam rüzgarın içine o kadar dolacağını ve ilerleyeceğimi düşünüyordum, fakat dengemi yitirip sürekli düşüyordum. İçten içe rüzgarla rekabet etmeye çalışıyordum aslında. Hoca’nın verdiği ders çarpıcıydı: ‘Bir konuda çok fazla güç harcaman gerekiyorsa, yaptığın iş seni çok zorluyorsa, yanlış yapıyorsun demektir. Yapman gereken rüzgarı başka bir yönden almak!’ Bu ifade bana birçok şey düşündürdü. Hayatımda beni zorlayan bir çok konuyu başka bir yönden ele almam gerektiğini düşündüm, yine olmuyorsa belki de peşini bırakmam… Zira, hayat, sonuç alamadığın bir meselede ısrar etmek için fazla kısa.  

 

İkili sıkıştırmaya uğrayan bir basketbol oyuncusunun yapacağı en akıllıca şey, bir eksik kalan rakibi karşısında topu boş arkadaşına çıkarmaktır. İki oyuncunun üstüne gelmesi onu tetikleyebilir, bu yeni duruma meydan okuyabilir ve bir an önce onları geçerek potaya gitme hayali kurabilir. Evvela bu meydan okuma mantıklı değil, hayat da basketbol gibi basit bir oyun aslında, boş arkadaşa topu çıkarmayı akıl ettiğinde maksat zahmetsizce hasıl olur. Rekabetle gözünü köreltmek, rüzgarla boğuşmak, boş yere kendini zorlamak hem sonuçtan uzaklaştırır, hem de her bir anı paha biçilemez olan hayatın kalitesini düşürür.

 

Sıkışan bir kavanoz kapağını açmayı ele alalım. En akıllıca yol, bir küçük bıçakla havasını almaktır. Havasını almadığınız zaman istediğiniz kadar güç uygulayın, kapağı açamazsınız. Hayatta, önümüze çıkan her duvarı kas gücümüzle yıkmamız gerektiğini düşünebiliriz, öyle değil… Kapıyı bulup nazikçe açmayı da becerebiliriz. Zira, etki tepkiyi doğurur. Kavanoz kapağı uyguladığımız güç nispetinde bize mukavemet eder, tıpkı hayat gibi. Oysa, nazik bir hava alma yöntemiyle çözümü sakince bulabiliriz. Önümüze çıkan engellerle savaşmaya başlamadan önce gazlarını almayı deneyebiliriz. Değil midir ki; ‘En başarılı komutan, bütün savaşları kazanan değil, düşmanını savaşmadan teslim alandır’.  

 

Bütün akılcı yöntemlere rağmen, hala işin içinden çıkamıyor olabiliriz. Değiştiremeyeceklerimizi kabul etmek, bizi bambaşka bir olgunluk seviyesine taşıyabilir.  Kaybetmenin erdemine varmak… Kaybetmenin erdemi… Kazanmaya odaklanmış ruhların kabul edemeyeceği, etmiş görünse de geri planda çalışan, ikna olmayan mekanizma… Zaferlerle sarhoş geçen hayatın, gazoz kapağı biriktirmek demek olmadığına aymak, bir zaferin başka bir zafer için ürettiği iştaha aşık olmak, saldırmak ama başaramamak… Her zaman hedefe ulaşamamak, kaybetmenin erdemi… Bir ezber gibi kafanın içinde çınlayan, seni uyandıran, seni rahatsız eden, hoşuna gitmeyen ama öğrenilmesi elzem: kaybetmenin erdemi…

 

Hayat, bize her gün yeni oyunlar üretiyor. Bu küçük oyunlardan keyif almak elimizde. Nasıl yaşadığımızı belirleyen, başımıza gelen olaylar değil onlara verdiğimiz reaksiyon aslında. Hayat güzel ve basit bir oyun, yeter ki oyunu zorlaştırmayalım.

 

 

 
Toplam blog
: 37
: 1055
Kayıt tarihi
: 25.12.06
 
 

Bosphorus Investments, Atiye Residence, Gayrimenkul İçin Strateji Platformu (GİSP),  ODTÜ Şehir P..