Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Kasım '11

 
Kategori
Tarih
 

Saat kaç? son sözlerinden biri oldu

Saat kaç? son sözlerinden biri oldu
 

Mustafa Kemal ATATÜRK


Falih Rıfkı ATAY, “ Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığından şöyle bahseder;  “Atatürk solgun ve sararmış masaya oturdu. Akşam sessiz ve neşesiz geçti. Herkes kendi içine bükülmüş  ve büyük bir sırrın karanlığına gömülmüştü. O’nun fırtınadan sonraki, bir deniz gibi bitkin durgunluğu vardı. Dudakları güç oynuyordu. Şevk  O’nun bahçesine son yapraklarını dökmüştü. O kadar güzel ince dudakları, o kadar tatlı ve ısıtıcı gülüşü , bir ıtır gibi uçmuştu”.

 8 Kasım’da  Hasan Rıza Soyak’a sormuştu? Saat kaç.?  Geride bıraktıkları zamandı , yaşanan…Saat kaç?

Cephede , Meclis’te, Çankaya’da mücadele içinde geçen yıllar…Savaşlar, zaferler, devrimler, yenilikler.

Şimdi sonbahar. Asla unutmadıkları kasımpatı hatırlatıyordu, Mustafa Kemal’i

Hiç beklenmedik bir zamandı.  10 Kasım günü saat 9’da kendine gelir gibi oldu. Çevresine şöyle baktı. Saat kaç?

Derin mavi gözleri kapanmıştı.

O’nun için saat durmuştu.  Daha dün gibiydi. Çanakkale, Anafartalar, İstanbul, Samsun, Sakarya, Dumlupınar…

Ve Paşalar.. O,  saati sordu?  Saat “üç”,  dediler.

Gönlünde daima daha güzel  bir geleceğe doğru  inançları vardı,  az zamanda çok iş yapmıştı.

27 Eylül 1921 tarihli bir tebrik telgrafı alır. Annesi  Zübeyde Hanım şöyle yazar. Atatürk’e” mareşal ve Gazi ünvanı “ verilmiştir.“Milletin hakkınızdaki sevgi ve itimadı bizim kadar hiç kimseyi  duygulandıramaz. Kız kardeşinle beraber alnından öperek ve bağrımıza basarak tebrik ederiz.”

29 Eylül günü   Mustafa Kemal şöyle cevap verir;  “Dünyevi mükafatların yücesiyle mesut oldum…”

Mustafa Kemal  15.Ocak. 1923 günü annesi  Zübeyde Hanımı kaybeder.  Acısına karşın Ulusuna ve görevine olan sorumluluklarından vazgeçmemiştir.

Daha dün  gibiydi… 29 Ekim’de Cumhuriyet’i kurmuştu.

23 Nisan’da TBMM’ ni. Kurtuluşa  giden yolu açmıştı…

Peşinden  zaferlerin, devrimlerin, yeniliklerin, çağın gerektirdiği işler gelecekti.  Saati soracaktı?…

 Mustafa Kemal’in sağlığı geriye gidiyordu. 1937 yılı içinde burun kanamaları ve vücudunun çeşitli yerlerinde oldukça belirgin kaşıntılar hastalığının işaretleriydi. Hastalık ilerliyordu.

10 Kasım’da boğazın mavi dalgaları üstünde uçan martıları, yanındaki dostlarını, selamlayan gençleri,   o insanlarını, eşsiz ve benzersiz sevgisini, masmavi çelik gözlerini son kez anılarına açarak,  hayata veda ediyordu…

Saat 9,5 geçe,  zaman durmuştu. Anılar, hayat durmuştu. Türk Milleti Ata’sını, kalbini kaybetmişti.

Yaşlı gözler, yaslı yürekler, gönüller yok oldu.. Sonbahar rüzgarı deli esiyordu, kasımpatı çiçekleri sallanırcasına, Mustafa Kemali hatırlatıyordu…

Genci, ihtiyarı, çocuğu, öğretmeni  herkes  ağlıyordu. Büyük bir boşlukta asılı kaldı duyguları, düşünceleri.  Mustafa Kemal Atatürk ölmüştü…  O’nsuz ve ATA'sız, yalnız kaldılar… Ölümsüz olan “ ESERLERİ ve  YAPTIKLARI” idi. O,  MUSTAFA KEMAL ATATÜRK  idi.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ü anlamak demek,  sevmek demektir… O’nu anlamak yaptıklarını izlemek, durmadan çalışmak demektir ... O’nu anlamak  Ulusunu, insanlığı sevmek demektir… 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..