Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '12

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Sabahla Meditasyon

Sabahla Meditasyon
 

Karanlık ve soğuk, sıcacık yatağımdan çıkmak istemeyeceğim bir erken sabah zamanı. Saatin alarmını susturalı ne kadar oldu hesaplamaya çalışıyorum. Göz kapaklarımın ağırlığı, zihnimin “bu sabah da kalkmayıver” baskısıyla iyiden iyiye artıyor. Son bir kez daha kararlığımı yokluyorum, ani bir harekete ihtiyacım var. Ağır yorganı tek bir hareketle üzerimden atacağım ve yatağın kenarında ayaklarımın üzerinde dikileceğim. Bedenimi saran soğuk içimi ürpertecek ve hızla giyinmek için acele ederken uykulu gözlerim giderek canlanacak. Yapıyorum! Ayaktayım artık. Yüzümü buz tutmaya yaklaşmış su ile yıkamak hoşuma gidiyor. Soğuk su ellerimi sızlatıyor. Alt kattaki salona seyirtiyorum. Bütün dikkatimi sobayı yakmaya yönlendiriyorum. Vücudum ısınmak istiyor. Kalın yün yeleğimi giymesem titremeye başlayacağım. Akşamdan hazırladığım kömür kovasının tahta parçalarını öyle bir hiyerarşi içinde diziyorum ki, tek bir kibrit alevi bile sobayı tutuşturmaya yetecek. Ben işi garantiye alıyorum, kalınca bir çıra parçası sağlamından bitirecek işi. Çıra o kadar yağlı ki, yakar yakmaz koyu bir is dalgalanması yaratıyor tahta parçalarının arasında. Bir dakika sonra çıtırdamalar sarıyor odanın içini. Alevin kırmızı gölgesi tavanda oynaşmaya başlıyor sobanın havalandırma deliğinden saçılarak.

Bu arada müezzinin sesi yankılanmaya başlıyor sabahın karanlığında. Sessizlik içinde çınlayan bu ses gecenin sükunetinin bitmek üzere olduğunu haber veriyor. Ahalinin çoğunun çağrıdan haberi yok, yüksek volüme rağmen duyulmuyor ses, hayret! Sabah ezanını diğer ezanlardan daha çok severim. İçime bir tatlılık, bir ferahlık duygusu yayar ki, ben namaz kılmam ama yine de en çok sabah ezanın diğer ezanlarda bulunmayan “ibadet uykudan iyidir” kısmını severim. İbadete çağrının pek çok cazibesinin sıralanmasına rağmen, teşvikin katmerli hale getirildiği bu bölüm coşku yaratır içimde.

Sabah ezanı, eşimin kalkma vaktidir. O hazırlığını yaparken, gürleyen sobanın üzerine yerleştiririm çay demliğini. Biraz sonra kaynamaya başlayacak su haznesi üzerindeki demliği ısıtacak. Kaynamış su ile içine karanfil konulan ısınmış çayın karışmasıyla yükselen buhar mistik ortamı şenlendirecek. Çay ve karanfil kokusu sabahın tazeliğine keyif katacak.

Şimdi dışarısı hala karanlık ben yine de kepenklerini açarım pencerelerin. Gün ışımaya başladığında ağaran gökyüzünün odanın içinde yaratacağı loşluğu kaçırmamak için. Günü karşılamanın en güzel yanı karanlıktan loşluğa, loşluktan aydınlığa yaşanan sürecin tanığı olmaktır. Devinimin böylesine dinamik yaşandığı en güzel anlarıdır bugünün. Eşim de katılır bana, her sabah yaşadığımız bu rutiel paylaşınca daha keyifli hale gelir.

Oturuşa başlamak için önce bedeni ısıtmak esnetmek gerekir. Esneyen bedenin işi daha kolay olur zihnin dizginlenmesinde. Nefes egzersizi ile tamamlanan süreçte bol oksijen bedeni iyice canlandırır, tuhaftır ama yeniden gevşetilmesi gerekir bedenin, dikkatin odaklanabilmesi için. Artık tüm hazırlıklar tamamlanır böylece. Derin bir sükunete yumulur gözlerim. Nefesim ritmik ve zorlamasız akar gider. Zihin perdeme düşen sesler, görüntüler ve düşünceler eşliğinde sızar geçerim içimdeki sonsuzlukla temasa. “Şükürler olsun aldığım her bir nefese, yediğim her lokmaya, sağlığa, afiyete…”

 
Toplam blog
: 58
: 536
Kayıt tarihi
: 14.09.11
 
 

"Uzun ince bir yoldayım" diye tarif etmiş hayatını Ozan Aşık Veysel. Yazdığı bu sözlerinde beni e..