- Kategori
- Edebiyat
Sadık Miskini
Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun (TRT) TV–1 kanalında “Dede Korkut Hikâyeleri” dizisini izlerken, Oğuzların bilge kişisi Dede Korkut’un elindeki sazın “Kopuz” olduğunu ve mucidinin de Dede korkut olduğunu öğrendim.
Halk ozanlığının Dede Korkut’la Oğuzların kışlağı ve yaylağı olan Kars’ta başladığı da bir gerçektir. Dede Korkut’la başlayarak günümüze kadar geçen zaman içerisinde gerçek anlamda çok güçlü âşıklar, ozanlar gelip geçmiştir Kars’tan. Sazı sözü güçlü olanların başında Tüccari, İkrami, Zihni, Şenlik, Ceyhuni, İrfani, Müdami, Hıfzı, Cemal Hoca (Turan), Nihani, Karahanlı gibi ozanlar ilk akla gelenlerdir.
Halk Ozanlığının çıkış kaynağı olan Kars’ta günümüze baktığımızda Tüccari, Zihni, Şenlik, Cemal Hoca gibi söz ve şiir ustalarına rastlamak hemen hemen yok gibi. Makam ve şiir tekrarıyla hatta taklitleriyle yetişen günümüz ozanları ne yazık ki Kars’ın sınırlarını aşamamışlardır. Hem söz ustası hemde makam ustası olan, Bir Davut Sulari, bir Muhlis Akarsu, bir Mahzuni gibi üretken olamamışlardır. Günümüz Kars’lı âşıklarımızın sazının telinden dökülüp de popüler olmuş türkümüz veya türkülerimiz maalesef çok az sayıdadır.
Ama bizleri şaşırtan, sayıları azda olsa yeni şairlerimizin de olması sevindiricidir. Son yıllarda adını sıkça duyduğumuz bir ozanımızdan bahsetmek istiyorum. Şiir sanatının bir duygu işi, aynı zamanda bir bilgi işi olduğunu bizlere kanıtlayan, duygu ile bilgi birleşimini yapan. Şiirlerinde, imge, estetik ve konu gibi unsurları işleyen, Özgün çalışmalarıyla Kars/ Kağızman’da yaşayan, Bektaşi şiirleriyle Kafkas şiirinin birkaç yüzyıl önceki tadıyla günümüz de dolaşan, Sadık Miskini’ yi tanıtmak istiyorum sizlere.
TRT İzmir Radyosu Halk Müziği Müdürlüğünün daveti üzerine Kars’ tan İzmir’e program için gelen Sadık Miskini’yi daha önceki programlarda Kars/Kağızman yöresinde gelmiş geçmiş ozanların şiirlerini, türkülerini derleyerek bizlere aktaran İzmir Radyosu Halk Müziği Sanatçısı Zeki Çiçek, TRT Radyolarıyla ve bizlerle tanıştırmış olacaktı. Bu tanışma sırasında Sadık Miskini’nin asıl isminin de Sait Küçük olduğunu öğrenmiş olduk.
Arif Sağ’dan, Erdal Erzincan’dan, İsmail Özden’den, Binali Bulut ve Yasin Turan’ın çalışmalarında/yorumlarında türkülerini dinlediğimiz “Miskini” ismini ilk duyduğumda bende bıraktığı izlenim çok yaşlı bir ozan olduğuydu. Radyo binası girişinde tanıştığım da hem çok şaşırmıştım hem de sevinmiştim. Şaşırmıştım; çünkü yaşlı beklediğim Miskini çok gençti. (1964 doğumlu) Sevinmiştim; çünkü genç olduğu için. Miskini’nin daha üreteceği çok şey vardı diye.
O gün İzmir Radyosu Yılmaz İpek Stüdyosunda elinde sazıyla Miskini’nin kendi derlediği türkülerini ve Halk Müziği Sanatçısı Zeki Çiçek ‘le birlikte söylediği; Kağızman’lı Cemal Hoca’nın, Selim’li Dursun Cevlani’ in türkülerini dinleme imkânım olmuştu.
Onu; Bu denli derin ve içten içe akan şiir ırmağında bulmak istiyorsanız; şu dörtlüğüne bir bakalım;
Sevenlere gönül verdim
Yola çevirdiler beni
Damla bile değil idim
Göle çevirdiler beni
Bu dizeleriyle Halk ozanlığının ölmediğini ta Kars’tan sesleniyordu Anadolu’ya, tüm Türkiye’ye.
Bir şiirinin son dörtlüğünde de;
Miskini çağlar gibiyim
Sümbüllü bağlar gibiyim
Başı dik dağlar gibiyim
Devirir hasret beni
Derken; Ayrılığı, hasretliği anlatırken, bizleri geniş zaman diliminde, güzel doğanın kucağında gezdiriyor. Haksızlığa karşı dik duruşu da dağlardan öğren der gibi.
Hani sevgilimiz, yeri geldiğinde anadan, babadan ve kardeşten bile üstün tuttuğumuz elleri kınalı yârimiz yok mu; Kimi bir adım arkamızda yürür, kimi önümüzde, kimi yanı başımızda, Bazen dert ortağımızdır, bazen de küstüğümüz yârimiz. Miskini, bu dörtlüğünde sanki hayatımızdaki zorluklara sebepmiş, ya da bir şekilde yârimize olan sitemi dile getiriyor. Ve ondan yardım ister gibi…
Tabibim ol sar yaramı
Benden ayrı gezme yar
Al serimden derdi gamı
Bedenimi ezme yar
Miskini’nin Şiirle olan ilgisinin yanında yöre türkülerinin derlenmesi, yöre âşıklarının eserlerinin başka kaynaklara aktarılması gibi çalışmaları da bulunmaktadır. Kars’lı Âşık Tüccari (Aynı zaman da Köylüm) ile ilgili araştırmamda da bana katkıları olmuştur.
Miskinin ve diğer Ozanlarımızın, yaşamlarını incelediğimizde hayatlarını idame ederken karşılaştıkları zorlukları görürsünüz. Bu zorlukların başında da ekonomik sıkıntılar gelmektedir. Eğer bir gün Kars/Kağızman’ daki yaşamı çekilmez olur Miskini ekonomik zorluklar nedeniyle büyük şehirlere göç etmek zorunda kalırsa, dalından koparılmış güle döner. Asıl o zaman Kars’ ta ve Diğer illerde neden Ozan yetişmiyor diye feryatları görürüz.
Kültür Bakanlığı'mızdan, Miskini gibi edebiyata katkısı olan halk ozanlarımızın Sosyal güvenceye alınması, telif haklarından yararlandırılması konusunda Yasal düzenlemeler yapılmasını beklemek, Ozanlarımızın olduğu gibi bizlerinde hakkıdır diye düşünüyorum.
Kaynak; Sevenlere Gönül Verdim/Şiir -Sadık Miskini
Fotoğraf:Ömer Ayhan