Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '09

 
Kategori
Dostluk
 

Şair iki dost...

Üzerinden yüz yıllar geçmiş gibi... Ya...

Fakültedeyim... (Ege Ünv. Edebiyat Fak.) Öğleden sonraki dersleri ekerek Bornova Park'ına ilk ben gelmişim... Dostlarla bizim masamız dediğimiz, parkın en altında ağacın altındaki masaya da kurulmuşum... Biramı da açmışım... Kafamda epey zamandır dolanan o zamanlar için "şiir" diye düşündüğüm dizeleri kimse yokken temize çekmek istiyorum... Bir dörtlüğü bitti bitecek derken kapıda Mustafa... (Şimdi MB de "miti"...)

Huyudur... Bilmem kaç numara miyop gözlüğünü çekiştire uzata yanıma geliyor... O zamanlar şiir yazdığımızı birbirimizden saklıyoruz ya, ben derleyip toparlıyorum masamı... Oysa ben de Nedim de (MB de Nedim Üstün) Mustafa da (miti) şiir yazıyoruz da sözde göstermiyoruz birbirimize... Ya kendimize güvensizliğimizden ya da "yahu şimdi dalga geçer yazdığımla " düşüncesinden...

Mustafa, masaya oturur oturmaz : "Bugün içeceğim Ufuk." diyor... Oysa içmez... İki biradan sonra bile onu Nedim'in koluna girerek yurda taşıdığını ben bilirim... Parkta iki içici bilinir o zaman... Bir Nedim bir ben... Ha kendi aralarında bir "getto" kurmuş ve "cahilerlerle uğraşmayalım" diyen "felsefe" bölümü öğrencilerini saymazsak... (Felsefe grubu öğrencilerine göre biz edebiyat bölümü okuyan öğrenciler, hepten cahil hepten gericiydik... Eski yazı bile okumayı biliyorduk ya... )

Ben daha sormadan Mustafa başlıyor anlatmaya...

"Aşık oldum lan... hem de fena halde... " (Bu 'fena halde' sözü Attila'nın o dönemde son romanı "fena halde leman" dan... Hepimiz kullanıyorduk...)

Daha ben "kime?" demeden söylüyor : "Yemekte tesadüf bir kız düştü karşıma... Psikolojide imiş... Birinci sınıf... Tanımazsın... Daha kuru fasulye pilav bitmeden, benim edebiyatta okuduğumu öğrenince bana üç Ece Ayhan şiiri okudu..." (Haklıydı Mustafa... O zamanlar Ece Ayhan şiiri ezbere okuyan kızlara bizim gibiler AŞIK olurdu...) Devam etti.. "İstanbulluymuş... isteyerek girmiş bölüme... Yurtta kalıyormuş da eve çıkmak istiyormuş... Şöyle tanıdığımız güvenilir üç beş arkadaş olursa.... "

Birden Gülgün... Anlamıştım... Mustafa lafı dallandırıp budaklandırıp ya şu bizim Gülgün'e sorsana ya ya getireceğini...

GÜLGÜN... Can arkadaşım ya... Fakültede tanımadığı yoktur... Anne baba adlarıyla bilir hepsini... Mustafa'nın da aklında var da ben daha yakınım diye (ne de olsa Gülgün sınıf arkadaşım) benden rica ediyor...

Gülgün dostumuz, Mustafa'nın ricasını kırmayacak, tanıdığı ve güvendiği üç beş arkadaşıyla sözde Mustafa'nın sevdiği kız eve çıkacaktı...

Ben ve Nedim (Gülgün ancak kafası iyi iken şiir severdi) çok uzun süre Mustafa'nın kırık aşk şiirlerini okuyacaktık...

Şimdi aradan 25 yıl geçmişken, Mustafa'yı burada blogta şiir yazmakta görmekten haz duyuyorum... Elbet Nedim'i de... (Onun için bir blog yazmıştım) İçlerinden ŞİİRİ bırakan bir ben olmuşum.... Ne mutlu onlara ki hâlâ yazıyorlar...

Yürekleri sağ olsun...

Yürekleri hep aŞkla dolsun...

Ama hep "Ş" büyük olsun...

22. 07. 2009

UFUK KESİCİ

 
Toplam blog
: 75
: 364
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

55 yaşında dershanelerden SSK emeklisi edebiyat öğretmeniyim... Aslen İzmirliyim... 95 yılından b..