Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Şair ve yazar sözcüklerin terzisidir.

Şair ve yazar sözcüklerin terzisidir.
 

Yazmak gerek


ŞAİR VE YAZAR SÖZCÜKLERİN TERZİSİDİR. Sanatçı var zanaatçı var. Her ikisini ayırt edebiliyoruz. Her ikisi de eserlerini, inanın beğenisine sunar. Her ikisi de görsel alanda, yani bir sahnede gözlerimizin seyrinden geçmesi gerekir. Bu beyaz perde de, TV denen yamalı kutularda, tiyatro sahnelerinde veya mankenlerin üzerinde veya açık alanlarda insanların beğenilerine sunululur. Kulağa, göze veya gönüle hitap eden de olur etmeyende olur. Zevkler ve renkler tartışılmaz ki... "Gökkuşağını neden beğenmiyorsun?" diye soralım isterseniz bir dostumuza, nasıl bir yanıt alırız? Beğenen de olur beğenmeyen de olur. Hemen tepki verip, kızalım mı? "Zevkler ve renkler tartışılır mı?" Ardından gelecek eleştirilere hedef olur eser sahibi... Şayet yeterli değilse, elinde hali hazırda ekipman yeterli de değilse, vah efendim o zaman onun ruhsal halat-i ruhiyesine!..Alkışlar sessiz çıkar. Alkış dedim de aklıma bir anekdot geldi: "...Ünlü bir orkestra şefi konser sonrası, hayranlarının isteklerini kıramaz ve resim imzalar. Sıra küçük bir kıza gelmiştir. Yorulmuş ve isteksiz ce der ki; "Konser boyunca sahnede çok yoruldum küçüğüm, sen yaz ben altına imzamı atarım." Küçük hayranın yanıtı ünlü orkestra şefini şaşırtır: "...Ben sizden daha fazla yorgunum efendim, lütfen siz yazar mısını?" "...Neden yorgunsun sen, bütün konser boyunca izleyici koltuğunda oturuyordun." "...Sizi iki saat boyunca alkışlamaktan ellerim yoruldu efendim." Şair ve yazar ise, çok daha farklıdır. Ne bir terzinin makasındaki kesim hatasına, ne bir ressamın renklerindeki tonuna, bir heykeltraşın murç, tarak, pergelin işlevini, ne de bir yaylı sazlardaki konseri idare eden orkestra şefine, ne de bir as solistin üzerindeki abiye kıyafetine vs... benzemez, şair ve yazarın kalemi. Çünkü önce düşünür, sonra hayal alemine bir seyir başlar, sorada her baharı yaşar, her duygu ile tanışır, acı tatlı her ne varsa yaşar, hisseder ve bilgi deryasından bilgileri akıl süzgecinden eleyip de kalemine taşır. Bu taşımalarda hatalar da yapabilir, sözcüklerin terzisi olan şair ve yazarın en büyük hatalarından biri de sabırsızlığıdır. Oysa o yazı, hemen asılmadan önce üzerinde çalışılmalıdır. Ben kaç kez bir yazıma döndüğümde, beğenmeyip, yanlış gelen ve çok hataları cımbız gibi seçmişimdir. Yazarken düşünmeden konuşmak gibidir, şairin sözcükleri dizerken ki duruşu. Bakın bu konuda Romalı bir devlet adamı olan Cicero(-105-143-) ne der? " İnsan ne kadar yükselirse gönlü o kadar alçalmalıdır. Herkes hata yapabilir, yalnız ahmaklardır ki, hatalarında ısrar ederler!" Ardından Çin devlet adamı ve çok beğeniyle her sözünü yutar gibi hafızama kazıdığım bir dahi vardır: Konficyüs; "... Üstün insan ile düşük insan arasında bir fark vardır. Üstün insan ağırbaşlıdır ve gurur yoktur. Düşük insanda gurur vardır, ama ağırbaşlı değildir." Derken de eklemiştir: "... Aşırı alçak gönüllü olmak, enayiliktir." Beğendiğim bir başka şair ve yazar, aynı zamanda bir düşünür olan Goethe ise insan doğasının farklılıklarını kaleme almış, bakın nasıl aforizmalar ile karşımıza çıkmıştır. "... Övgü pis kokar" diye düşündürüken bizi; "Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinelim." diye de hoşgörümüzü kışkırtmaya çalışmıştır. Hatta bize insan oluşumuzu hatırlatmaya çaışmıştır: "...Uzaklara yayılmış bir isim, yüksek bir mevki hayatta iyi şeylerdir. Ne var ki benim, bütün ismim ve mevkiimle ulaştığım yer, kırmamak için başkalarının görüşlerine susmaktan öte değildir." "Annemden aklımı ve duygularımı babamdan cesaretimi aldım" sözlerinde kadını yüzceltirken, bazı insanlarımız kadını küçümser ve öfkelerini küfür ile bastırmaya çalışır sevgili annelerimiz ise hedef tahtası olur. Bu konuyu hep düşünmüşümdür; "Neden annelerimize hep küfür gelir, bizim bir de babamız var ya?" Eğer yaşasaydım Goethe zamanında herhalde dizlerinin dibinden ayrılmazdım. Baksanıza şairce nasıl da bizi şiire, yani yaşamın özüne yolculuk yapmamızı sağlıyor? "...Sevgiye ve tutkuya açık bir kalp kadar dünyada değerli bir şey yoktur." Kısacası can dostum; şair ve yazar içinde var olanları; o hassas, düşünceli, üretken beyin gücünü kalemine bazen şiir diliyle bazen nesir ile beyaz sayfalara dizer. Ben buna bir ad da verdim. "...Sözcüklerin terzisiyiz bizler" Ve sözlerimi yine beğeniyle okuduğum, edebiyatın usta kalemi Franz Kafka ile finale ulaşacağım; "...Bu dünyada hemcinsini seven kimse, dünyada yanlızca kendisini seven kimseden ne daha çok ne daha az hata yapmaktadır.Geriye yanlızca bir soru kalıyor:İnsanın hemcinsini sevip sevemeyeceği." İşte bütün SIR bu... Yaşmın tek AMACI da budur. SEVİYOR MUSUN BENİ? SEVİYOR MUYUM SENİ? SEVİYOR MUYUZ? ??? Sevgi ve ışıkla... Emine Pişiren/26.06.2009

 
Toplam blog
: 141
: 1282
Kayıt tarihi
: 02.11.08
 
 

Kayseri- Develi doğumluyum. İlk- orta- lise ve üniversiteyi istanbul'da bitirdim. Kültür Bakanlığ..