Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '11

 
Kategori
Spor
 

Sakaryalı Tuncay Şanlı

18 yaşında Sakaryaspor’da forma giyen bir futbolcu muhtemelen her gece başını yastığa koyup gözlerini yumduğunda kendini üç büyük takımdan birinde oynarken görür; Avrupa ise henüz hayallerinde bile değildir.

Onun, İstanbul takımlarının formasını kendisine bu denli uzak görmesinin nedeni etrafında kendisi gibi binlercesinin olduğunu görmesi, orta karar bir sakatlığın dahi bu hayali ortadan kaldırabileceğini bilmesi ve bu uğurda en az yetenek ve çalışma kadar şansa da ihtiyacı olduğunun bilincinde olmasıdır. Tuncay 2002 yılında Fenerbahçe’ye transfer olarak bu hayali gerçekleştiren ender futbolculardan biri oldu. Hatta, yeni takımının en önemli isimlerinden biri olmayı da başararak bu hayalini bir adım daha öteye taşıdı.

Tuncay’ın Fenerbahçe’deki beş senelik ve içinde 40 gol barındıran başarılı kariyerinden sonra Middlesbrough’ya transfer olmasını sadece 2007 yılı gerçekleriyle değerlendirenler onun bu kararını anlamakta zorlandı ve eleştirdi; tıpkı bugün bu futbolcunun Wolfsburg’da neredeyse forma giymeden Bolton’a gitme kararını eleştirdikleri gibi. Fakat Tuncay hakkında doğru yorum yapabilmek için onu 2007 veya 2011 yılının değil 2000 yılının, hatta ve hatta Türk Futbolu’nun gerçekleri ile birlikte değerlendirmek gerekir.

2000 yılında Sakaryaspor’da top koşturan bir futbolcunun, oynadığı takımdan bağımsız olarak, dünyanın en önemli liginde kariyerine devam etmesini eleştirmek için elimizde bu dereceden daha iyisini yapan örnekler olması gerekmez mi, en azından bir elin parmaklarından fazla sayıda? Fakat bugün Türk Futbolu’nun son on yılda yetiştirdiği en iyi futbolcunun dahi Atletico Madrid’e transfer olduğunu düşünüldüğünde, sizce de Tuncay’ı Avrupa’nın kendine bir turlu yer bulamayan futbolcusu olarak eleştirmek bu oyuncuya haksızlık olmuyor mu?

Tuncay için önemli artılardan biri de Avrupa’ya gitse de birkaç yıl içinde Türkiye’ye dönmek zorunda kalan futbolcuların aksine, onun en azından kariyerine Avrupa’da devam etmesini sağlayacak takımlar bulabilmesidir ki bunu sadece Tuncay’ın iyi bir menajer sahip olması ile açıklamak mümkün değil.

Sonuçta, elbette Tuncay İngiltere veya Almanya’da başa güreşen takımlarda oynamıyor. Onun dünya futboluna damga vurduğunu ve herkes tarafından tanındığını söylemek de imkansız. Fakat Sakaryalı Tuncay’ın yaptığına veya en azından yapmaya çalıştığına dar değil on yıllık geniş bir pencereden bakıldığında görülecektir ki veriler onu eleştirmemizi değil ancak ona saygı duymamızı gerektiriyor.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..