Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mayıs '08

 
Kategori
Haber
 

Saksağan hangi “dam üstünde” acaba?…

Saksağan hangi “dam üstünde” acaba?…
 

www.milliyet.com.tr


Gazetenin internet sayfasında haber aynen şöyle…

<ı>

<ı>“Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisinde Anayasal çalışmalar, AKP'ye açılan kapatma davası, yargıya yönelik eleştiriler konusunda 5 başlıkta sert ve kritik mesajlar verildi. İşte o 5 kritik mesaj:

<ı>

<ı>1- Yargı bağımsızlığı hazmedilemiyor, Yargı mensupları hedef gösteriliyor.<ı>

<ı>2- Kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı ile toplum arasında husumet yaratılmaya çalışılıyor<ı>

<ı>3- Türbanla ilgili düzenleme eleştirilere ve toplumsal mutabakat oluşmamasına rağmen engellenemeyen bir hızla yasalaştı.<ı>

<ı>4- Hazırlanan Anayasa taslağı bir siyasi görüşün direktif AB kriterlerini bile karşılamıyor.<ı>

<ı>5- Yargı ve mensupları yabancılara şikâyet ediliyor. Hazırlanan düzenlemeler bizden önce onlara gösteriliyor. Bu hiçbir devlet ciddiyeti ile bağdaştırılamaz.”

<ı>

Bildiri, oldukça uzun ve buraya almaya olanak yok. Ancak kopyalayıp <ı>“Tarihi belge” olarak arşivime attım.

Bu bildiriye <ı>“Hükümet” kanadı her şeyi bir tarafa bırakarak, hatta <ı>“Kesin istirahattan” de vazgeçerek cevap verdi. Elbette verilen cevabın da kapsamlı ve iyi anlaşılır olması beklenir.

Ancak hükümetin, Adalet Bakanı ağzıyla verdiği cevap, çok kısa ve kendilerine göre de anlamlı…

<ı>"Dam üstünde saksağan…"

<ı>

Adalet Bakanı Mehmet Ali ŞAHİN, 1,5 saatlik görüşmeden sonra başbakanından aldığı emir doğrultusunda açıklama yaparken böyle diyor…

<ı>"Böyle bir açıklama yapmayı gerektiren bir olgu ortada yokken, böyle bir açıklama yapmanın mantığını anlayamıyorum. Bu bildiri tam ‘dam üstünde saksağan’ olmuştur.”

<ı>

Her ne kadar bu söz <ı>“Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü” veya <ı>“Fol yok, yumurta yok” gibi de olsa, Sayın Bakan, Saksağan kuşunu <ı>“Dam” üzerine oturtmuş oldu.

<ı>"Dam üstünde saksağan…" cümlesinden de anlaşılacağı üzere, Saksağan kuşu <ı>“Dam üzerinde” hiç olmaz. Ya da genelde olmaz.

Saksağan, ya <ı>“Tel veya dal” üzerindedir, ya da <ı>“Leş” üzerindedir. Çünkü Saksağan kuşu genelde, solucan, böcek ve leş ile beslenen kuş türüdür.

Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki Sayın Bakana <ı>"Dam üstünde saksağan…" olmaz Sayın Bakan…

İki nedenle olmadı…

Birincisi, sizin gözünüz artık görmüyor. Başbakan’ın gözü ise hiç görmüyor. Göremediği için de <ı>“Israrlı istirahata” çekiliyor. Her yere gidiyor, her tarafa söz yetiştiriyor oysa…

Ülkede aklı olan herkes, hatta benim gibi <ı>“Rus malı beyni” olan bile artık her şeyin farkında. Farkında olmayan, gözü kapalı <ı>“Biat” kültüründen gelenler…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 23 Nisan 1920 tarihinden bu güne kadar birçok kez çöküntüye uğradı. İkinci dünya Savaşını yaşadı. Yoklukları kıtlıkları gördü. Askeri darbelerle demokrasilerine ara verdi. Birçok kez ekonomik krizlerin içinden geldi geçti.

Ama bugünleri hiç görmemişti, AKP ve İktidarı sayesinde bugünleri de görmek hepimize nasip oldu. Gözü arızalı olanlar hariç tabi…

İkincisi sırayla;

Hemen hiçbir dönemde, iktidarlar devletin kurumlarıyla, dahası yargısı ile kavgalı olmadı…

Hiçbir dönemde iktidar, devletini, kurumlarını ve yargısını dış güçlere, devletlere şikayet etmedi.

Hiçbir dönemde, hiçbir iktidar, çözümü ülke dışındaki güçlerde aramadı, kol kırıldı, yen içinde kaldı.

Ancak bu gün öyle mi?...

İktidarın, kavgalı olmadığı devlet kuruluşu yok. İktidar, her şey bir tarafa, yargı ile de kavga içinde…

İktidar, kendine <ı>“Biat” etmeyenlerle kavga içinde…

İktidar, %47 oy ile övünürken, bugün o kadar bile kalmayan desteği ile milletin diğer kalanı ile kavga içinde…

Özetle…

Eğer iktidar, <ı>“Dam” üzerinde bir <ı>“Saksağan” arıyorsa veya görüyorsa, önce dönüp kendi damlarına bakmalı. Bizim <ı>“Dam”larda <ı>“Saksağan” kuşunun açlığını giderecek bir şey yok…

Ve…

Akıllı olun ve uyarılara kulak verin. Kendinizi bitirdiniz, bari millet ayakta kalabilsin hiç değilse…

<ı>21 MAYIS 2008

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..