Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mayıs '21

 
Kategori
Coğrafya
 

SALDA

 

18 ağustos günü Ahmet bey aradığında şaşırmıştım. Salda gölü hakkında bildiklerimi soruyordu. Telefonu kapatınca internetten inceledim. Şehirler arası yolların dışındaki bu gölümüz  bir çok yönüyle farklılık gösteriyordu.. Bir kere 180 metre derinlik pek alışılmış bir özellik değildi. Sonra buna beyaz taşlarla çevrili kumsalını ve berrak sularını da sayabilirdik.

Arkadaşım ertesi günü erkenden arayınca buluşarak yola çıktık. İlk hedefimiz Burdur, sonra ki ise Yeşilova ilçesiydi. Meşhur gölümüz buraya beş kilometre uzaklıktaydı. Yeşilova’ya varınca bir çorbacıda mola verdik. Lokanta sahibi yolu tarif ederek bizi yolcu edince yenilenmiş olarak yola koyulduk. Belediyenin plajını tabelasından tanıyıp içeri girdik. Önce kurulmuş çadırlar arasından yürüyerek sahile doğru inmeye çalıştık. Günübirlik gelenlerden ise sadece bir araba vardı. Arabalarından inen aile heyecanla gölü ve suyu inceliyordu. Bizde sahile yaklaştık. İlk şaşkınlığımızı burada yaşadık. Su daha önce bildiğimiz, gördüğümüz sulardan daha berraktı. Suyun dibi çok güzel görünüyor, yosun gibi hiçbir başka renk ve canlı göze çarpmıyordu. Bembeyaz küçük taşlardan oluşan kıyı boyunca ileriye doğru yürüdük. Sanki ay yüzeyinde yürüyor gibiydik. Beyaz taşlar kireç bileşiğine benziyor, ayaklarımızın altında çıtırdayarak sesler çıkarıyordu. Geri döndüğümüzde sahilde pikniğe gelen arabaların arttığını gördük. Buna rağmen ileride görülen daha beyaz renkli sahile gitmek amacıyla aracımıza binerek yola çıktık. Burada sık çam ağaçlarının altındaki eğimden dolayı yağmur suları ile beyaz taşların suya doğru aktığı görülüyordu. Gölgede bir şeyler yiyerek zamanımızı değerlendirdik, bu arada belediye plajının daha güzel olduğuna karar vererek oraya dönmek istedik. Dönüş yolunda gelirken gördüğümüz sahile yeni açıldığını öğrendiğimiz otelin terasında oturarak pırıltılı gölü seyretmek için kendimize bir mola verdik. Mis gibi çayların eşlik ettiği sohbetlerin yanında bolca gölün güzelliklerini izledik. Sahile indiğimizde bu sefer arabayı sahile iyice yaklaştırdık, sonra çantalarımızı alarak daha sakin bir yere bularak hazırlandık. Ahmet Bey sabırsızlanarak hızla göle girdiğinde bir inanılmazı daha yaşadı. Göl tabanı süngerimsi bir madde ile kaplıydı. Bunları eğilip avuçlayarak çıkardığında mor renkli değişik bir çamur olduğunu gördük. İlerideki ailelerin bu çamuru vücutlarına sürdüklerini gördüğümüzden bizde aynısını yaptık. Bu arada sudaki arkadaşım hayretle teninin pamuk gibi yumuşadığını söyledi. Bunun çamurdan mı, yoksa göl suyundan mı kaynaklandığını doğrusu tam anlayamadık.

Salda gölünün gerçekten yakın çevremizde olup, görülmesi gereken önemli yerlerimizden olduğunu anladık. Her ne kadar normal yolların biraz dışında kalsa da, özel olarak görülmeyi hak ediyordu. Saklı kalmış bu güzel gölümüzün kirlenmeden yarınlara bırakılmasının bizlere de sorumluluk yüklediğini gördük.

İstemeden dönüş yoluna çıktığımızda, yol üzerindeki bir köy pazarında çeşme molası verdik. Buradaki yaşlı bir teyzemiz bize kendi soğuk suyundan ikram edince, bizde yörenin meyvelerinden satın aldık. Isparta’ya doğru yol alırken, iyi ki bu günümüzü saldaya ayırdık diye sevinçle konuşuyorduk. Ahmet beyi Eğirdire göndermek için durduğumuzda dostumun sırt çantasını alarak yardım etmek istedim. Zorlandığımı fark eden arkadaşım bir taraftan halime gülerken, bir taraftan bir tanıdığının akvaryumu için beyaz taşlardan aldığını belirti. Dostumu yolcu ederken bir tatil günümüzü daha çevremizi daha yakından tanıyarak değerlendirmiş olmanın sevincini yaşıyordum. 

 

 
Toplam blog
: 85
: 54
Kayıt tarihi
: 25.07.20
 
 

herkese iyi günler dilerim,Isparta doğumluyum,  emekli öğretmenim.TDF Dağcılık eğitimi aldım.Doğayı..