- Kategori
- Öykü
Salgın
SALGIN
Yaz dinlencesi sürüyordu.On katlı apartmanın yedinci katında avizelerin gidip gelmesi, hışırtıyla tavanın aşağı doğru geleceği korkusu dedeyi çok korkuttu.Torunlarına sarılmasıyla masanın altına çekti onları.Eşi, kızı, damadı şaşkınlık içnde kalmışlardı.sığınacak yer bulamadan ayakta “Deprem, deprem!” diye bağrıştılar.
Oysa salgın toplumu sarmışken bu deprem hesapta yoktu.Herkes evine kapanmış salgının geçmesini bekliyordu.Yaz geride kalırken sonraki mevsimler yine yasaklı geçecekti.Bu kaçınılmazdı.Sonbahar, kış, ilkyaz günleri saydıracaktı.
Korkular büyümeden önlemler düşünülüyordu.Aşı çözümü tüm toplumların sorunuydu.Bir yarış başlatmıştı bilim adamları.Aşıyı önce kim bulacaktı!Tüm insanlık korkulu bekleyişteydi
Çocuklar evde kapalı kalınca yaramazlıkları artıyordu.Anneler,”Okula gönderemeyince bunlarla nasıl baş ederiz.” yakınmasını yineleyip durdular.Bulaşıcı salgın büyükleri derin düşüncelere daldırmıştı.Çözüm beklentisi uzaklardaydı şimdi.
Deprem, salgın korkuları katlamıştı.Binalar sınav verecekti derinden geçen yer kabuğu kırıklarına.Görsel yayınlar, bilim adamlarının söyledikleri yaşadığımız yer kabuğu, korkunç geleceği arada bir duyuruyordu.Yer sarsıntıları çok uzaklarda da olsa saniyelerle ulaşıyordu.İşte masa altına sığınmak da çözümsüz bekleyişti.Torunlarına sarılan dedenin evdekilere, “Ayakta durmayın!” diye bağırışı torunlarına sıkı sıkı sarılmasına engel değildi.
Büyük kenti konuşuyorlardı.Binalar yapılırken boşluklar, toplanma alanları neden düşünülmemişti.Demirini, çimentosunu yeterince kullanmayan yüklenici şimdi yakınıyor muydu acaba?O da çocukları düşünüyor muydu? Onun da torunları var mıydı?
Salgın için, “Maske, mesafe.temizlik” önemseniyordu. “Salgına yakalanma, sonrası yok!” öğütleri görsel organlarda durmadan yineleniyordu.
Korku katlanıyordı her ışıklı pencerede!
Yaz dinlencesi sürüyordu.On katlı apartmanın yedinci katında avizelerin gidip gelmesi, hışırtıyla tavanın aşağı doğru geleceği korkusu dedeyi çok korkuttu.Torunlarına sarılmasıyla masanın altına çekti onları.Eşi, kızı, damadı şaşkınlık içnde kalmışlardı.sığınacak yer bulamadan ayakta “Deprem, deprem!” diye bağrıştılar.
Oysa salgın toplumu sarmışken bu deprem hesapta yoktu.Herkes evine kapanmış salgının geçmesini bekliyordu.Yaz geride kalırken sonraki mevsimler yine yasaklı geçecekti.Bu kaçınılmazdı.Sonbahar, kış, ilkyaz günleri saydıracaktı.
Korkular büyümeden önlemler düşünülüyordu.Aşı çözümü tüm toplumların sorunuydu.Bir yarış başlatmıştı bilim adamları.Aşıyı önce kim bulacaktı!Tüm insanlık korkulu bekleyişteydi
Çocuklar evde kapalı kalınca yaramazlıkları artıyordu.Anneler,”Okula gönderemeyince bunlarla nasıl baş ederiz.” yakınmasını yineleyip durdular.Bulaşıcı salgın büyükleri derin düşüncelere daldırmıştı.Çözüm beklentisi uzaklardaydı şimdi.
Deprem, salgın korkuları katlamıştı.Binalar sınav verecekti derinden geçen yer kabuğu kırıklarına.Görsel yayınlar, bilim adamlarının söyledikleri yaşadığımız yer kabuğu, korkunç geleceği arada bir duyuruyordu.Yer sarsıntıları çok uzaklarda da olsa saniyelerle ulaşıyordu.İşte masa altına sığınmak da çözümsüz bekleyişti.Torunlarına sarılan dedenin evdekilere, “Ayakta durmayın!” diye bağırışı torunlarına sıkı sıkı sarılmasına engel değildi.
Büyük kenti konuşuyorlardı.Binalar yapılırken boşluklar, toplanma alanları neden düşünülmemişti.Demirini, çimentosunu yeterince kullanmayan yüklenici şimdi yakınıyor muydu acaba?O da çocukları düşünüyor muydu? Onun da torunları var mıydı?
Salgın için, “Maske, mesafe.temizlik” önemseniyordu. “Salgına yakalanma, sonrası yok!” öğütleri görsel organlarda durmadan yineleniyordu.
Korku katlanıyordı her ışıklı pencerede!