Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

25 Nisan '17

 
Kategori
Felsefe
 

Şamanizm ve tasavvufta yeniden doğma

Şamanizm ve tasavvufta yeniden doğma
 

Yeniden doğuş - Şamanizm


Şamanizm’de ölüp yeniden doğma, fiziksel dünyanın ötesinde gerçekleşir.

“Ölüp yeniden doğma, Şaman olmanın ana temasıdır. Hiçbir Şaman ikinci kez doğmadan gerçek bir Şaman olamaz.” Şaman adayına verilen ilk mesaj Şaman hastalığıdır. Bundan sonra eğitimler başlar. Ardından ölüp yeniden dirilme ritüeli gerçekleştirilir. Ancak bu ritüeli reenkarnasyonla karıştırmamak gerekir. Zira Şaman başka bir vücutta değil de kendi vücudunda dirilir.

Ritüel ölüm; Şaman adayının ilme vakıf olmasıdır, yani sırra ermesidir. Daha açık söylemek gerekirse, sırları dışarıdaki insanlara kapalı olan Şamanlık kurumuna dâhil olabilmek için ritüel ölümün gerçekleşmesi gerekir. Bu durum Şaman adayının bir alt aşamadan bir üst aşamaya ruhsal olarak geçişidir. Ritüel ölümde ölen, Şaman’ın vücudu değil ruhudur. Çünkü ruhlarla irtibata geçen ve onları yönlendiren vücut değil ruhtur. Bir Şaman, kamlık ettiği sürece ruhsal bir Şaman’dır. Geri kalan zamanlarda ise o da toplumun bir ferdidir.

Şaman, ritüel ölümle “başlangıç zamanından beri mevcut olan ruhlar hakkında bilgi edinmiş, gizli bilgilerin kaynağını görmüştür. Bütün faaliyeti boyunca Şaman, edindiği kozmik bilgilerden yararlanır ve yönettiği ritüellerde toplumu kozmik kaynaklı bilgilerle tanıştırır.” Ritüel ölümden sonra Şaman, yeni bir statüye geçmiştir ve manevi dünyanın bir temsilcisi haline gelmiştir.

Ritüel ölüm, İslam dâhilinde de kendine yer bulmuştur. Şöyle ki; sufîlerin ölmezden evvel ölmek olgusu ve Alevî-Bektaşîlerin “İki kez doğmayan hakkın sırrına erişemez” öğretisi buna delildir. Zaten tasavvufta “ölmeden önce ölmek” insan-ı kamil (olgun insan) olmanın gayesidir. Ölmeden önce ölmek veya başka bir deyişle varlık aleminde yok olmak içimizde bulunduğumuz maddi dünyadan çıkıp bambaşka bir aleme geçme durumudur. Zaten yukarıda da belirtildiği gibi tasavvufta insan-ı kamil olanlar, alemin sırlarına ulaşmış olup diğer insanların bilmediği hakikatlere erişirler. Kısaca onlar diğer ölümlülerden farklıdırlar.

Gerçekte yok olmak veya ölmek diye bir şey yoktur. Zira beden ölecektir ama ruhumuz ölümsüzdür. Yok olan, toprak olan bedendir. Ruh ise asla toprağa gömülemez. Manevi ve kutsal olan ruhtur. Beden ise sadece bir görüntüden ibarettir. Gerçek alemin sırlarına ruhumuz ile ulaşabiliriz. Bu dünyada yaşayarak öteki alemlerin sırlarına ulaşmak için ise bedeni terk etmek gerekir. Yani astral seyahate çıkıp, mana alemlerinde gezmekle ancak mümkün olabilmektedir. Ruhun yeniden doğuşu ve insan-ı kamil olma tasavvufta gerçek insan olmanın şartıdır.

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..