Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '10

 
Kategori
Futbol
 

Şampiyonluğun ayak seslerini duyuyor musunuz?

Şampiyonluğun ayak seslerini duyuyor musunuz?
 

Masamın üstündeki biçare takvim yaprağı 1 Mayıs’ı her kulağıma fısıldadığında iki renk duygu yaşanır bizim evde. Birincisi; 1 Mayıs’ın işçi bayramı oluşu, ikincisiyse; bir buçuk aylık bebekken engelli kalmama sebep olan geçirdiğim havalenin tarihi oluşundandır. Bu bağlamda tüm işçi emekçilerimizin 1 Mayıs işçi bayramını ve engelli kalışımın 32’nci yılını kutlayarak başlayayım dedim bu haftaki kelimelerimin çırpınışlarına…

Bu yıl aramıza başka renkte olan ek bir duygu daha katıldı 1 Mayıs’ta. O duygunun adı heyecandı. Takımımız Eskişehirspor’u ağırladı mabedimizde. Bize düşen yine tribünleri doldurup, çubuklu işçilerine gönülden destek vermekti şampiyonluğa 3 adım kalmışken. Beşiktaş maçında ellerimizdeki kartonlarla takımımızın uğruna dünyayı alev alev yaktığımız tribünlerde bu sefer gol çağırma seanslarına başladık, yine ellerimizde tuttuğumuz kartonlarla. Çağrımıza fazla dayanamayan gol, Alex’in kramponundan frikik kılığına girerek geldi 13’üncü dakikada. 1679 gün aradan sonra gelen bu frikik golünün hasretinden kaç çeşit forma eskittiğimizi bir biz biliriz, bir de Fenerıum çalışanları. Ama beklediğimize değdi doğrusu. 24’üncü dakikada Özer’le gelen golünde kılıfı daha önceden hazırlanmış meğer bazı skor yazarlarınca. Bize göre bu gol tam bir fırsatçılık ürünüydü, onlara göreyse kaleci İvesa’nın takımımıza şampiyonluk ikramı. Ona bakarsanız Bobo’da derbide o penaltıyı bilerek atmamıştı, çünkü Alex’in kankasıydı. Yapılan bu yorumlara hiç şaşırmadım dersem yeridir hani. Takımımız Eskişehirspor maçında Barcelona kılığında futbol oynayınca hafta ortasındaki kupa maçından çok umutluyduk. Binlerce arkadaşımız Şanlıurfa’ya bir tarihe tanıklık edebilmek için gitmişti. Oysa nereden bilirdik takımımızın Kasımpaşa maçındaki öğle uykusu mahmurluğu futbolunu tekrarlayacağını. Kupa hasretimizin 28 yıla çıkmasını fırsat bilenler yine iş başındaydı. Biz yalnızca Ankaragücü deplasmanına konuk olacağımızı zannederken dört renkli takım yaratarak çıktılar karşımıza. Kurdukları bu yeni takımın adı BursAnkara’ydı. Tribün güçlerini birleştirenler utanmasalar 22 futbolcuyla çıkacaklardı takımımızın karşısına. Mehmet Topuz, Guiza ve Baroni’nin timsah gözyaşlarıyla yıkadığı goller Anne kanaryalara verilebilecek en güzel armağandı çünkü Pazar günü Annelerimizin günüydü. Başta yol arkadaşım, kendi Annem olmak üzere tüm Annelerin Anneler gününü en içten dileklerimle kutlayıp maçla ilgili başka bir noktaya değinmek istiyorum. O yıllarca takım kaptanlığımızı büyük bir özveriyle yapmıştı. Karakterli kişiliğiyle sade bizlerin değil, çoğu futbol severin sol yanında izine rastlamak mümkün. Kader bu kez bizi onunla karşı karşıya getirmişti çünkü o artık Ankaragücü yardımcı antrenörüydü. Beni üzen olay; takımının attığı ofsayt golünün arkasında durup, hakemlere şiddetle itiraz edip kötü söz sarf etmesiydi. Ve eminim ki bu davranışından sonra bir çoğumuzun gönlünden kayıp gitti büyük kaptan sevgili Ümit Özat. İnanın Lugano’nun 90 dakikayı patlak dudakla tamamlamasının yanı sıra taşlanan Bekir’e kendini siper etmesi kadar acıttı canımı büyük kaptanın bu tutumu.

Futbol takımımızı şampiyonluk için son 90 dakikasına uğurlarken yazıyı amatör branşlarımızdan oluşan satırlarla bitireyim. Bu hafta arası tribün işçileri olarak yine yoğun bir mesaideydik. İlk olarak Salı günü sapsarı meleklerimizle beraber Burhan Felek’te Vakıfbank Güneş sigorta’nın konuğu olduk. Final serisinin bu ikinci maçını da ilki gibi 3-2 kazanıp seride durumu 2-0’a taşıyarak şampiyonluk için Perşembe gününe randevulaştık. Sapsarı meleklerimiz Perşembe gün ki maçı set vermeden 3-0 alarak mutlu sona ulaşmayı bildiler. Şampiyonluğu hep beraber kutlayarak rotamızı bu defa da Caferağa’ya çevirdik. Potanın kraliçelerinin final serisindeki konuğu ezeli rakibimiz Galatasaray’dı. Ev sahibi olma avantajını elinde bulunduran kraliçeler evimizdeki ilk iki maçı da kazanarak şampiyonluk için gittikleri rakip salondan da alınlarının akıyla çıkarak şampiyonluk kupasıyla beraber dönmüş oldular. Kraliçelerimizin elde ettikleri toplamda 8’inci, üst üste 5’inci olan bu şampiyonluğu diğer 7’sinden özel kılan bir yanı vardı, o da 29 maçın tamamını kazanıp namağlup şampiyon olma başarısını göstererek tarihe adlarını altın harflerle yazdırmalarıydı. Sapsarı meleklerimizi ve potalarımızın kraliçelerini yürekten kutluyor, darısı futbol takımımız ve Erkek Basket Takımımızın başlarına diyorum sevgili okur. Şampiyonluk yazısında görüşmek umuduyla…
 
Toplam blog
: 130
: 740
Kayıt tarihi
: 05.12.07
 
 

İlk önce şunu belirteyim; yürüme engelliyim fakat hayata pamuk ipliği ile değil, LACİVERT YÜREĞİM..