- Kategori
- Kültür - Sanat
San’atçı...
http://mizah.milliyet.com.tr
San’atçı uçuktur; hep uçlarda gezinir. Uçurumların kıyısında, usturanın keskin ağzında dolaşır.
San’atçı, cesurdur; kimsenin düşünmeye, görmeye, işitmeye, söylemeye... hatta hissetmeye bile cesaret edemediklerine cesaretle yaklaşandır.
San’atçı kaçıktır; dizginlenemeyen, frenlenemeyen, baskı altına alınamayan... hükmedilemeyendir.
San’atçı medyumdur; kimsenin göremediğini gören, duyamadığını işiten, hissedemediğini hissedendir.
San’atçı sihirbazdır; görüneni görünmez, görünmeyeni görünür yapandır.
San’atçı büyücüdür; akılları durduran, akıllara yol verendir.
San’atçı gezgindir; kimsenin gitmeye cüret edemediği dünyalarda gezinendir.
San’atçı kâşiftir; kimsenin bilmediği dünyaları keşfedendir.
San’atçı hayalcidir; hiç kimsenin hayal edemediğini hayal edendir.
San’atçı gerçekçidir; hayallerin bile gerçekliğine inanandır.
San’atçı tutkuludur; hayal dünyalarını objeleştirmeyi başaracak kadar sabırlı ve kararlıdır.
San’atçı sevecendir; sevdiği kadar, sevilmeyi umandır.
San’atçı, fütüristtir; geleceğe ışık tutandır.
Nihayet...
San’atçı, bir çocuktur; saf, temiz, önyargısız; uçuk, kaçık, kâşif, hayalci, sihirbaz, büyüleyici; seven, sevilmeyi bekleyen ve... geleceğimizdir.
San’atçı, canımızın bir parçası ve geleceğimizin teminatıdır.