Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanat mı? Hangi sanat? (7) (devam ediyor)

Sanat mı? Hangi sanat? (7) (devam ediyor)
 

Kısaca özetlemek gerekirse; modern sanat ve estetik ölçüleri seçkincidir ve teknolojinin gelişmesine baglı olarak sanat tüketiminin kitleselleşmesi, onun bu özelligini ortadan kaldırmaya yetmemiştir diyebiliriz.

Baskı ve fotograf teknolojilerindeki gelişmeler, sinemanın ortaya çıkışı, ekonomik büyüme, zenginleşme, kentleşme, refahında nisbi de olsa bir artış olan bir orta sınıfın varlıgı, temsili demokrasi de sivilizatıon gibi etkenler sanatın kitleselleşmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. 

Ancak bu gelişmeler modern sanatın seçkinci özelligini ortadan kaldırmamakla beraber yeni bir yol ayrımına gelinmiş ve “modern sanat/popüler sanat” şeklinde bir ayrım da ortaya çıkmıştır. Özellikle kitle begenisini öne alan, bunun için özgün ve yaratıcılıktan uzaklaşan bir estetik ve sanat anlayışı ” popüler sanat/kitlesel sanat” olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. 

Bu yaklaşım çerçevesinde sanatında metalaştıgı ve bir tüketim malına dönüştügü, gereginde kullanılıp atılan bir nitelik kazandıgı, sanatsal yaratıcılık, özgünlük ve özgür duruşun azınlık bir davranışa dönüşmüş oldugu, gerçeklige ait karmaşanın yansıtılmasından ise uzaklaşan bir tavrın dominant bir hal kazanmış oldugu görüşü hakim hale gelmiştir. 

Artık hakim çizgi haline gelmiş olan popüler/kitlesel sanat, sanatçıyı pazarın gereklerine ve dayatmalarına göre zorlar hale gelmiştir.Sermayenin egemen unsur oldugu böylesi bir düzende, sanat ve sanatçı gizli bir elin yönlendirmesi gibi ciddi bir kontrol ve hissedilir bir baskı altına alınmıştır. 

Gerçeklik alabildigine parçalanmış ve gerçeklige ait bilgi belirsizlik kazanmaya başlamıştır.Zira neredeyse bütün bilgi kaynakları ve oradan gelen yansımalar bile sanal bir gerçeklik haline büründürülmüş, sanatçı için algılama ve yorumlama gücü, kaotik bir ortamın içinde bunalıma düşmüştür bile denebilir.
Sanatsal ve kültürel ortam üzerindeki denetim alabildigine yogunlaşmış, mikro elektronik alanındaki tekelleşme ve kontrol yetenegi, bu denetimdeki etkinligi daha da arttırmış ve gerçeklik iyice sis altına alınmıştır.Özellikle kültür alanındaki eglendirme/eglence sektörünün olaganüstü büyümesi bu alanı büyük sermayenin bir parçası haline getirmiş ve seçkinci sanat anlayışı da bundan büyük bir darbe yemiştir. 

Kısaca söylemek gerekirse modernist sanat alanında “eskinin bittigi” ama yerine neyin konulacagı konusunda bir geçiş dönemi yaşandıgı ve diger bir çok alanda oldugu gibi bir “belirsizlik”halinin egemen unsur haline geldigini söylemek mümkündür. 

Bugün modern bilim ve sanat dedigimiz şey, aslında "batı"dünyasının dogal dünyaya bakışını içermekte, diger kültürlerle arasında bir bakış açı(paradigma) sorunu yaşanmaktadır.Batı da(aslında sınıflı toplum tarihi de denebilir) çogu bilim"dogayı anlamayı", onu zaptetmek ve sömürmekle eşdegerde tutmuş, ekoloji bile, dogal ilişkileri kontrol edebilmemiz amacıyla çalışan bir bilim dalı olmuştur. Doga bilimlerinin birleşmesi bile, bilimin kendisi tarafından degil, insanoglunun dahil oldugu ekonomik - sosyal sistemlerin bir geregi olarak yaptıgı hareketlerin çevreyi tehdit eder hale geldiginin farkına varan"halk"tarafından ortaya çıkarılmıştır. 

Her insan dolayısıyla sanatçı da işte böylesi bir karmaşık sürecin ve dahil oldugu kültür ortamının içinde yogrulmuş bir ürün olarak kendini bulur ve saf bir halde degildir.Bu yogrulmuşluk durumu da sabit bir halde degildir, dogada devamlı meydana gelen bilimsel ve teknolojik degişimlerle, buradan üreyen bilgi, düşünce üretim ilişkileri içinde bir nevi "ortakyaşam klibi"şeklinde sürekli bir degişime ugrar ve bir metamorfoz hali var gibidir. 

İşte tam bu evrede içinde bulundugumuz çagın "küreselleşme" boyutu da dikkate alınacak olursa, hayal etmede bile güçlük çekecegimiz çok karmaşık süreclerin ve fenomenlerin etkisi altında oldugumuzu görebiliriz.Bilinç bulanık bir hal almış, bilgi ve dolayısıyla akıl bir güvensizlik alanı olmuştur ki, dünya da yaşanmakta olan felsefi krizin ve sanatın içine düştügü bunalımın altında da bunun etkilerini görmek, modern-postmodern tartışmalarının bu şartlar altında ortaya çıktıgı bir noktada durumu biraz olsun algılamak mümkündür ama “gerçekligi” ise kaybetmek noktasındayız.Akıl, belirsizligin ve bilimsel yalanın labirentinde sanki kaybolmuş gibidir artık. 

insanoglu acze düşmüştür! 

(Şimdilik ara veriyoruz/devam edecek) 

 
Toplam blog
: 88
: 1115
Kayıt tarihi
: 09.01.07
 
 

Ankara SBF'yi bitirdim. Öğrencilik yıllarında gazetecilik, sonrasında uzun yıllar özel sektörde ü..