Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ekim '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Sanat

Sanat
 

Gittigide daha fazla özler oldum geçmişi,  okuduğum kitaplardan, izlediğim filmlere, seyrettiğim oyunlardan, dinlediğim türkülere, etkileyici çizimlere,  mahalledeki sohbete kadar hepsini  herbirini...

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında "Hababam sınıfı" filmleri konu edilmiş hem aramızda ki  o günün sanatçılarına hem de günümüzün yeni yeteneklerine  sorular sorulup  yanıt  aranıyordu, O filmlerin bu gün hala aynı keyifle nasıl  izlenebildiğini, şimdilerde yapılan filmlerin neden aynı etkiyi yakalayamadığını sorguluyordu herkes ve neden  bulmaya çalışılıyordu bu duruma.

Kendisine soru yöneltilenler  kendince  yorumlar yapıyor, günümüz insanının hoşgörüsüz olmasına bağlıyorlardı.  "Hababam Sınıfı" romanıyla en büyük övgüyü hakeden Rıfat Ilgaz'ı, Unutulmaz yönetmen Ertem Eğilmez  ilk  çekimin çok önemli olduğunu tekrarın aynı samimiyeti veremeyeceğini düşünerek devam ediyor bütün filmlerine bütün riskleri alarak, yönetmen  kadar  emsalsiz müzklerin bestecisi  Melih Kibar ve bütün oyuncular; Kel Mahmut'tan Hafize anaya, İnek Şaban'dan, Güdük Necmi'ye, Domdom'dan, Badi Ekrem'e isimlerini anımsayamadığım  birbirinden değerli oyuncular  nasıl bir şaheser yarattıklarını biliyorlarmıydı?  o tarihlerde bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki Hababam sınıfı filmleri daha çok kuşaklara ulaşacak aynı keyifle ve sevgiyle.

Ben de kendi adıma düşündüm. Ve ne çok özlediğimi fark ettim  hoşgörü zenginliğini. Her şey o kadar iyi harmanlanıyordu ki sanatın hangi alanında olursa olsun hayranlığımız bu günlere gelebildi. Şimdilerde bir kimsenin adı  bir eserde geçmeyegörsün dava konusu oluyor. Hangi sebeple kullanılmış, ne denilmek isteniyor ve hatta bu durum  bazı iyiliklere sebep olabilir mi? Diye düşünmeden…

Kişilik haklarına  saygıda kusur etmedikçe, onur kırıcı  olmadıkça, konuya muhatap kişi ve kurumların, mesleği, konumu ne olursa olsun yapılan eylem toplum yararına bir durum doğuracak  ise sanatçı özgür olmalıdır. Hoşgörüsüzlük sanatkarın  kelepçesi  bilerek yada bilmeyerek etkileniyor. Bundan asıl zararı bizler görüyoruz. Sınırsız yeteneğe sahip pek çok insan yeteneğini sergileyemiyor.

Sergileyebilenlerden bazıları da "zanaat" ın kendisini hafifleterek zarar veriyor topluma buna da kimsenin hakkı yok diye düşünüyorum. Geçmişten bu güne doyumsuz keyifler yaşatan, yaptığı işin hakkını veren aramızda ki sanat ehli herkese saygılar sunuyor aramızdan ayrılanlara Allah'tan rahmet diliyorum.

Sınıfın ozanıyım mimli
Hababam Sınıfı'nın yazarıyım ünlü
Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep.

İki iş tuttum ömür boyu köklü.
Çocukları okutmaktı ilk işim.
İkincisi,
Yazdıklarımı çocuklara okutmak.
Rıfat ılgaz


“Sahip olduğumuz zaman az değil, çok… Az olan zaman yararlandığımız zamandır.”
“Beyin alır, akıl tartar ve yorumlar."
Mizah’ın hedefi aklı kullanmayı öğretmektir.” Aydın Boysan

"Bak beyim, sana iki çift lafım var." Münir Özkul


Not; Minür Özkul'u da kaybettik ve ben 22. 10.2012 tarihli bu yazımı yeniden yayına veriyor, Hem değerli (Kel Mahmut hocaya)Münir Özkul' hem de aynı gün kaybettiğimiz Mimar, Yazar değerli insan Aydın Boysan'a da rahmet diliyorum. Onlar  bizim ruhsal dünyamıza güzellikler yaşattılar Allah da kendilerini cennetine kabul etsin diliyorum.

 
Toplam blog
: 209
: 350
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Kurşun kalemden gelen ağaç kokusunun kağıtla buluşma büyüsüyle yoluna devam eden, Lise mezunu, ha..