Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '14

 
Kategori
Müzik
 

Sanatçı dostum Adem Tuzcu ile son albümü üzerine sohbetimiz

Sanatçı dostum Adem Tuzcu ile son albümü üzerine sohbetimiz
 

Yapmış olduğu çalışmalar ile kendine has bir üslubun takipçisi olan sanatçı ADEM TUZCU geçtiğimiz günlerde yeni albümünü çıkardı. Sanatçı ve aynı zamanda yakın dostum olan Adem Tuzcu ile sanata, müziğe ve hayat dair kısa bir söyleşi yaptık. 
 
“DÜŞÜNCE” ismini taşıyan albüm sanatçının 2007 yılındaki ilk çalışması “YOLLAR DA TOPRAKTANDIR, İNSAN DA” ve 2010’daki ikinci çalışması “UYKUSUZ NÖBETÇİ”de yer alan müzikal arayışın son durağı. Ellerine emeğine sağlık.
 
1976 Trabzon doğumlu olan sanatçı Adem Tuzcu üniversiteye hazırlık yıllarında çalmaya başladığı bağlamanın götürdüğü adres olarak bestelerinde türkü formunun geniş alanından besleniyor. Çınar Müzik etiketi taşıyan yeni albümünün ardından dostum Adem Tuzcu ile konuştuk.
 
-Solo albümün “DÜŞÜNCE”, Çınar Müzik tarafından yayınlandı. Albümün serüveninden bahseder misin? 
 
-Çok sık albüm yapan ve popüler duyguları okşayan bir müzisyen değilim. Serüvenimi söyleyebildiklerimden ibaret şeklinde tanımlamaktan haya ederim. Hayatın ortasında yaptıklarımla ve yaşadıklarımla biliniyor olmak en az söylediklerim kadar önemsenmelidir. 2007 yılında “Yollar da Topraktandır İnsan” da albümümle tanıştığım müzik piyasası bize ekonomik manada bir şey vaat etmese de bir dinleyicinin samimiyetine dokunabiliyor olmanın verdiği cesaret 2010 yılında Yayınlanan 2.albümüm “Uykusuz Nöbetçi”yi yapmamıza vesile oldu. Büyük ve kalabalık salonların müzisyeni olmak gibi bir hedef taşımadan küçük adımlarla istikrar gösterip yürüdüğüm yol hem benim hem de müzik anlayışımın gelişimine büyük katkılar sağladı. “Uykusuz Nöbetçi”den “Düşünce” ye kadar geçen zamanda birikmiş onlarca bestenin dinleyiciye ulaşma mücadelesi beni anlaşılması güç bir motivasyonla stüdyoya soktu.13 şiirimi bestelediğim “Düşünce” albümü yaklaşık 8 aylık bir çalışmanın mahsulü olarak raflarda ki yerini aldı. 
 
-Müziğe ne zaman ve nasıl başladın anlatır mısın? 
 
-Çocukluğumda hep sesimin güzel olduğunu söylerdiler fakat müzikle tanışmak 19 yaşıma kadar iyi bir dinleyici olmanın ötesine geçemedi. Üniversiteye hazırlık yıllarında iki tarih dersi arasındaki teneffüste Trabzon Uzun Sokak’ta müzik aletleri satan bir işyerinden aldığım bağlamayla başladım bu serüvene. Aileden eşten dosttan destek olanlar kadar köstek olanlar da vardı. En nihayetinde müzisyene bakış için ''Kızını boş bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya'' atasözünün yeterince ipucu verdiği bir toplumda kolay bir işe niyetlenmediğimin farkındaydım. Ama çok mücadele ettim, kavga verdim ve hala devam ediyorum. 
 
-Yeni çalışmanda ki bütün eserlerin sözleri ve besteleri sana mı ait? Seni sanatsal ve entellektüel olarak besleyen unsurlar nelerdir? 
 
-Yaşıyor olmak bu soruna tek başına cevap olabilir aslında ama yine biraz detaylandırayım. İnsan olmak yaşadığı dünyanın acılarına, sevinçlerine tanık olmak gibi kaçınılmaz bir sorumluluk yükler bize. Ki aslında bizi insan yapan şey tanıklık yaptığımız durumlar karşısında ki davranışlarımızdır. Dünyanın ve ülkemizin çeşitli bölgelerine yaptığım seyahatler, tanıklık ettiğim insan manzaraları, savaşlar, ölümler, analar, çocuklar vb… Dilimize ve telimize değiyorlar Hayatın içinde olan bir müzisyensiniz. 
 
-Bir ara sokak çocuklarıyla ilgili çalışmalar yapıyordun. Sonucu ne oldu o çalışmalarının? 
 
-Öncelikle affına sığınarak bir yanlışı düzeltmek isterim. Sokaklar çocuk doğurmaz. O çocukları anneler babalar sokaklara mahkum ediyor. Ama “sokak çocuğu” adı çocukların üzerine kalıyor. Sokak annesi ya da sokak babası dediğimizde zihninizde canlanan olumlu hava sokak çocuğu denilince kendini hemen olumsuz bir algıya bırakıyor. Evet bir dönem güzel dostların organize ettiği bazı çalışmalar yaptık. Bazı çocukları iş güç sahibi yapmak nasip oldu .Bazılarını aileleriyle barıştırmak. Bazılarını uçucu madde bağımlılığından kurtarmak. Bu ve bunun gibi toplumun yüzleşmekten kaçındığı konularda çalışmalar yapan herkesi yürekten kutluyorum ve elimden geldiğince desteklemeye hazırım. Bunun dışında dönemsel olarak Darülaceze’de verdiğim konserlerle kimsesiz ya da yalnızlığa terk edilmiş insanlarımıza moral olmaya çalışıyorum. Bazen de cezaevlerinde yaptığımız konserlerle mahkum insanların hayata bakışlarına bir anlam bir umut katmaya çalışıyorum. 
 
-Sanatla Müzikle neyi hedefliyorsun? 
 
-Bir şeyler hedeflediğim için müzik yapmıyorum. Hedeflediğim şey aslında müzik yapabilmek. Daha iyisi, hep daha iyisi. Tür kavramı içerisine hapsedilerek evrensellikten uzaklaştırılan müziğin kültürel bir miras olması adına işimi iyi yapmak için ciddi kaygılar taşıyor ve emek veriyorum. 
 
-Albümde kimlerle çalıştın? 
 
-Öncelikle şunu belirtmek isterim; albümün stüdyo aşamasının sekiz ay sürmüş olması sekiz aylık bir çalışmanın ürünü olduğu anlamına gelmesin. Dört yıldır üzerinde çalıştığım bir albüm DÜŞÜNCE. Sözleri ve müzikleri şahsıma ait 13 yeni eserin bulunduğu son derece güzel bir çalışma. Emre Karabulut, Barış Yerli, Ali Saran gibi ustaların nefes verdiği Mehmed Mert Baycan, Volkan Akyüz, Zeki Çağlar Namlı, Ekrem Yanık, Gül Sıvacı, Gökhan Şenel, gibi ustaların enstrüman icralarını yaptığı, Ferda Sümer, Bahar Sarıboğa, Fatih Gezer, Uğur Aydın gibi güçlü seslerin sesleriyle katkı sağladığı, Gülay Tekeli'nin fotoğraf çekimlerini yaptığı, Bahar Benzet’in grafik çalıştığı bir proje. Vesilenizle hepsine tekrar teşekkür ediyorum. 
 
-Müzik dışında uğraşlar var mı? 
 
-Biraz kalem tutmuşluğum vardır. Adına şiir demekten haya ettiğim çalışmalarım, makalelerim, denemelerim var. Bir gün sert esen bir cesaret rüzgarına sırtımı verebilirsem bazılarını yayınlamayı düşünüyorum. Başakşehir’de Başakşehir Sanat Merkezi adında küçük bir eğitim merkezimiz var. Alanında uzman eğitmenlerle müzik eğitimi üzerine çalışmalar yapıyoruz. Çok şükür işimizi iyi yapıyoruz.
 
-Son olarak eklemek istediklerin neler? 
 
-İstatistiksel verileri umursamadan bir tane dinleyicimin olduğunu bilsem de üretmeye devam edeceğim. Müzik piyasasının kokuşmuşluğu bu işe emek harcayıp ciddiye alan müzisyenleri yıldırmış olsa da ortada anlamlandırılmaya muhtaç bir sessizlik gibi duran bu kötü günlerin bir gün geçeceğini düşünüyorum. Bir gün birileri bir yerlerde müzik üzerine cümleler kurduğunda verdiğim emeklerin o cümleler içinde adımın geçmesine sebep olacağına inanıyorum. Yaptığım işin zorluklarının farkındayım. Fakat yaptığım işin beni benim onu tanıdığım kadar tanıdığını düşünmüyorum. Sanırım beni şanslı kılan da bu. “DÜŞÜNCE”min bahtı açık olsun.Ki hepimiz biliriz bazı düşünceler ele avuca sığmaz.
 
-Sohbet için teşekkür ederim.
 
-Ben teşekkür ederim...
 
Sanatçı ve aynı zamanda yakın dostum Adem Tuzcu mütevazi açıklamalar yapsa da hem müziği hemde kalemi çok güçlü. Onun müziğini ve yazdıklarını anlayacak özümseyecek toplum ancak en az 20-30 sene sonra Türkiye'ye gelir. Sanat Merkezi Başakşehir'e renk katmakta, Başakşehir'in kalın betondan yapılmış estetiği ve sanatsallığı olmayan artık Avrupa'nın suçlu üretiyor diye vaz geçtiği çok katlı toplu konutlarına estetiği ve zarafeti getirmekte. Her yaştan insana müzik eğitimi danışmanlığı yapan Adem Tuzcu'nun sitesi olan http://www.ademtuzcu.com.tr 'de bulunan şiirlerini ve makalelerini okumanızı tavsiye ederim (http://www.ademtuzcu.com.tr/makaleleri_k149.html).
 
 
Toplam blog
: 722
: 3755
Kayıt tarihi
: 23.01.09
 
 

A.Ü İktisat Fakültesi mezunuyum, daha önce Kazakistan ve Hollanda'da eğitmenlik ve tercümanlık iş..