Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '16

 
Kategori
Deneme
 

Şans üzerine düşünceler

Şans üzerine düşünceler
 

Şans evrendeki karmaşık hayatın bir sonucudur. 7 milyar insan, bir o kadar hayvan, milyarlarca nesne, varlık dünya üzerinde her gün her saat hareket halinde. Beş on tane çelik bilye bile bir tepsi üzerine bırakıldığı zaman mutlaka çarpışıyorlar da yüz milyarlarca farklı hareketin birbirini etkilememesi mümkün mü? Seninki, beş dakika geç geldim arabayı kaçırdım diyor. Kaçırdığı araba beş dakika geç gitseydi kim bilir neleri kaçıracaktı.

Bizler aldığımız her nefes, attığımız her adımla bu dünyada kim bilir nelerin yönünü değiştiriyoruz. Bu devasa evrensel hareket yumağında incecik bir ipliğiz ama milyarlarca ipliğin düğümlenmesine sebep oluyoruz.  İşini zamanında yapmıyorsun. Sonra da geç kalmamak ya da kaçırmamak için acele ediyorsun. Taksi erken yola çıkıyor. Şoför hız yapıyor. Belki birine çarpıyorsun. O çarptığın kişi için kötü bir şans yaratıyorsun. İşini zamanında yapan da birilerinin ilgisiz hareketleriyle çakışıyor çünkü herkes birbirinden habersiz; kimse kimsenin durumuna göre hareket etmiyor. Farklı durum, farklı zaman, farklı koşullar ve farklı kimseler tepsi üzerindeki çelik bilyeler gibi çarpışıyorlar.

Başımıza gelenler bazen hiç mantıklı değil. Yirmi kişi yan yana dizilmiş bir yana doğru gidiyor; bir kişi de bize doğru geliyor. O yirmi kişi karşılarındaki bir kişiye çarpmıyor da bize doğru gelen bir kişi bize çarpıyor, dokunuyor, görüyor vs. Çünkü orada bulunma nedenleri farklı. İşte bu yaşadığımız dünyada yaşadığımız hayatın içinde karşılaştığımız ya da başımıza gelen irademiz dışındaki iyi ya da kötü olaylar, durumlar o, zaman noktasında, bizimle aynı ortamda bir şekilde çakışan kimselerin, olay ve cisimlerin, niyet ve planların şansı yarattığını düşünüyorum. Ben belki iyi açıklayamamış olabilirim ama kesinlikle böyle.

Siz hayatınız gereği bir yere gidiyorsunuz. Ve bir başkası da. Yolda giderken çarpışmıyorsunuz; amaçlarınız, niyetleriniz istemeyerek hatta haberiniz olmadan çarpışıyor. Gittiğiniz yerden acele döneceksiniz son bileti adam alıyor ve siz orada kalıyorsunuz. İnsanlar tuhaf, bir anda fikir değiştiriyor, uçakla geliyor; bilet yine size kalıyor.

Şans aslında açıklaması olan bir kavram ama insanlar açıklamaya uğraşmıyorlar. Allah’ın verdiğini düşünmek daha kolay. Şansı açıklarsanız onunla baş etmeniz kolaylaşır. Ama böyle Tanrı’ya bırakır kara kader, kör talih, kahpe felek derseniz sızlana sızlana hayatınız biter.

Şans kazanamayan ya da kaybedenler için insanı kahreden alçak bir olgudur. Olana, bitene, sonuca inanamazsınız. 25 yıl at yarışı oynadım (akılsızca bir şey olduğunu bir yana bırakalım) neredeyse hiç tutturamadım. Bunu birisine anlattım. Ben bir defa da tuttururum dedi. Oynadı ve tutturdu. Aslında ben akıllı bir adamım; başkası olsa kafayı yerdi. Piyango bileti çektim. Numara dahi aklımda: 833960. Fakat vazgeçip 833951’i aldım. Bıraktığım numaraya büyük ikramiye çıktı. Belki onu alıp ötekini bıraksam bu sefer de ötekine çıkacaktı. Bu kötü şanstı. 55 yıllık hayatımda bir defa (çok olmuş belki ben anlayamamışımdır) sadece bir defa (çok önemli olmayan bir konuda olsa bile) şansın bana güldüğünü hatırlıyorum. Eskiden telefona yazılıyordunuz, 8–10 yıl bekliyordunuz. Ben de yazılmıştım. Bir ay içinde çıktı. İnanamadım.

Şansla asla baş edemezsiniz. Bazı kimseler şansa inanmam, şansımı kendim yaratırım derler. Bir olay, bir durum için bu doğrudur ama hayatın bütünü için böyle bir şey yok. Ancak yine de akıllı, güçlü kişiler şanstan daha az etkilenirler. Çünkü attıkları doğru adımlar şansın kendilerini etkilemesine imkân vermeyebilir. Tabii ki bunların da arada bir tokat yedikleri ya da tersine havaya hopladıkları olur

Şans akıllı, güçlü, zengin vs olmayan kimseleri daha çok etkiler. Çünkü bunların attıkları adımlar rastgeledir. Tanrı’nın takdiri, bilgisi olabilir ama şans tamamen dünyevi bir şeydir. Olumlu şanstan bahsedilir ama insanları en çok etkileyen şansızlıklardır. Şans vardır. Şansızlıklar önlenemez. Yapılacak tek şey şansızlığın yıkamayacağı kadar güçlü olmaktır. Bugün Koç’un fabrikasında yangın çıksa, bir milyarı gitse, Koç biter mi? Ama senin evin yansa bitersin.

Bazı insanlar gerçekten şansızdırlar. Kötü olaylar hep onlara rastlar. Şansızlık öyle adi bir katildir ki sadece seni öldürmekle yetinmez; yedi sülaleni de yok eder. Elbette bunun tersi de doğrudur. Piyangoda büyük ikramiye hep aynı kişiye çıkabilir.

Şansla ilgili asıl sorun şansın kaderle karıştırılması ve Allah’tan geldiğinin düşünülmesidir. Fırtına olur, evler yıkılır. Fırtına olacaktır; evlerimiz sağlam olursa yıkılmaz. Sel gelir, insanlar ölür. Bazen dağları taşları sel alsa yine ölüm olmaz. Bunlar şans değil ki. İnsan aklı ve gücüyle önlenebilecek hiçbir konuda şanstan bahsedemeyiz.

Şimdi yaşarken başımıza gelenleri bir düşünelim. Hani diyelim ki bir kişiyi aldık özel bir yerde hayat karmaşasından, tehlikelerden, her türlü ilişki ve bağlantılardan uzak özel koruma içinde yaşatmaya çalıştık. Şu şans ya da şansızlık dediğimiz olaylardan hangisi bu adamın başına gelir? Demek ki şans/şansızlık hayatın yarattığı bir durum.

Peki, yaşarken şansız bir olayla karşılaşma ihtimaliniz nedir? %sıfırla % yüz arası. Ama eşit bir dağılım yok. Sana %yüz, ona % sıfır olabilir. Şansın adaleti yoktur.  Şans herkesi etkiler. Ama birinin camını kırar diğerinin yuvasını başına yıkar.

Şans vardır; iyi şansla bazen gülsek de kötü şansla(sansızlık) hayatımız gider. Peki, ne yapacağız?  Bilim insanların şans karşısında ne yapacağı konusunda pek bir şey ortaya koymamış. Şansın etkileyemeyeceği kadar güçlü olmaya çalışmaktan başka çaremiz yok. Bu konuda bilim ve teknoloji ile eğitim, kültür ve bunlara bağlı olarak değişen anlayışlarımız bize yardımcı oluyor.

Buna rağmen eskiye göre şanstan daha az etkilendiğimiz söylenemez. Zira o zamanlarda zayıftık ama şansı yaratan faktörler de azdı. Örneğin sarhoş bir sürücü tarafından ezilme ihtimaliniz yoktu.

Şans denilen şeyin aslında hiç olmadığını da düşünebiliriz. Her insan şansını kendi yaratır deriz. Dünyanın düzeni ve çakışan hayat bağlantıları, fonksiyonları, hedef ve sonuçları var olduğuna göre bütün bunlar havada kalır. Her şeyi kontrol altına aldığını söyleyen birinin bir kötü kişinin musallat olmasıyla hayatı kararır.

Bu arada insanların çoğu çıkacak bir piyangoyla bir gün hayatının değişeceğini düşünür. Normalde beklenilmesi, umulması gereken bir olayın gerçekleşmesi ihtimali %1 ile %100 arasındadır. Bunun altındaki ihtimaller halk deyimiyle Allah’a kalmıştır. Ama şimdi burada milyonda bir ihtimalin bile hayatta gerçekleştiği görülmüştür. İşte bu durum sonucu insanlar şansa bel bağlıyorlar.

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..