Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '11

 
Kategori
Kitap
 

Şarkını Söylediğin Zaman

Şarkını Söylediğin Zaman
 


Fonda , değişen, değişmeye çalışan bir ülkenin acılı ezgisi , sahnede doğru notayı doğru sesi bulmaya çalışırken kendini yıpratan fazla tiz bir soprano ve karşısında lirik bir tenor. 

Aşkı, tutkuyu söylüyorlar. Ve hayatı, hayal kırıklıklarını ve yenilip pes etmeyi ve yeniden filizlenip doğmayı.

İnci Aral onların hikayesine "Şarkını Söylediğin Zaman" ismini vermiş.

Bir solukta dinledim şarkılarını, bir solukta okudum hikayelerini. Finalde gözyaşlarıma engel olamadım .

*****

Toplumdaki değişimin itici gücü, enerjisi, sinerjisi gençliktir.

Gençlik tutkudur ve aşktır her anlamda.

Genç dinlediği müziğe eşlik etmek bazende kendi müziğini bağıra çağıra söylemek isteyendir.

İtiraz edendir. İsyancıdır, memnun olmaz. Bu memnuniyetsizliği bazen kendine dönüktür ama bazen içinde yaşadığı topluma, yaşadığı ülkenin sistemine ve bazen de tüm dünyaya yöneliktir.

Genç, itiraz ettiklerini değiştirmek için idealler oluşturur ya da oluşturulanlara inanır . Değiştirme gücünü inançlarında ideallerinde bulur. Aslında belki de çoğu zaman bu ideallerde kendisini aramaktadır ya !...

Gencin itirazcı isyankar memnuniyetsizliği tüm dünyada ve her zaman değişimin de öncülüğünü yapmıştır. Tıpkı bir döneme damgasını vuran 68 kuşağı gibi.

Bireysel mutluluğun yolunun toplumsal özgürlükten eşitlikten, adaletten geçtiğine inanan, idealist , isyankar ve son derece entellektüel, sadece içinde yaşadıkları toplumu değil dünyayı değiştirme gücünü kendilerinde bulan bir gençlikti 68 kuşağı.

Buna rağmen değişik ülkelerde değiştirmeye çalıştıkları sistemler tarafından değişik şekillerde cezalandırıldılar. Ama batı demokrasisinin gelişmesinde de çok önemli rolleriyle efsaneleştiler.

O dönemin ülkemize yansımaları da dünyadan farklı değildi. Fark belki de o dönemin gençlerinin dünyadaki diğer kuşakdaşlarından daha ağır bir bedel ödemelerindeydi.

Ama işte hesap kapanmamış özgürlük eşitlik daha iyi bir dünya hayali ülkemizde gerçekleşemeden kursaklarda kalmışken, 1970 lerin ortalarından itibaren yeni bir dönem yeni bir gençlik kuşağı, isyan dalgalarındaydı . Daha az donanımlı ama daha çok öfkeli bir gençlik.

68 kuşağındaki gibi kendi kahramanlarını bile çıkaramadan, önce kendi şiddetlerinde savruldular, sonrada 1980 darbesiyle asker, bir silindir gibi üzerlerinden geçti. Ülkemizin başına gelmiş en büyük felaketlerden biriydi 12 Eylül 1980 darbesi .O gençlik harcandı, sorumlu tutuldu ve acımasızca yargılandı.

Romanda onların hikayesi anlatılmış. Aşk gibi, zamanların değiştiremediği evrensel bir duygunun bir döneme kurban edilişinin hikayesi bu aynı zamanda. Deniz'le Cihan'ın hikayesi.

Deniz ve onun kuşağındaki çoğu genç için "...devrim ve hayat tüm insanlık için geçerli olan ve daima ileriyi gösterecek yüce bir amaçtı. Bunun yanında tüm sıradan edimler önemsiz kalıyordu. Aşk bile tüketilmeden bitirilmesi, daha doğrusu mumyalanıp kaldırılması gereken bir duyguydu."

Cihan ise yüreğindeki derin aşkla yanarken bu yüce amacın hep kıyısında kalmıştı. Bu nedenle Deniz Cihan'a "Benim için ait olmak, katkıda bulunmak ve paylaşmak çok önemli. Oysa sen ucu kırık bir kalem gibisin. Seninle yazamam" diyordu .

Ama işte sonrasında derin bir hayal kırıklığı ve pişmanlıklarıyla trajik sonuna yürüdü Deniz.

Yazar kitabın ön kapağına bir not düşmüş . "Bu romanda yer alan siyasi olaylar gerçektir ve roman gerçeğine uygun olarak kurgulanmıştır. Kişiler ise hayal ürünüdür ve gerçek kişilerle ilgileri yoktur" diye.

Oysa şimdi, o dönemi yaşamış, kendi gerçekleriyle yüzleşen ve kendini Deniz ve Cihan'ın yerine koyan ne kadar çok kadın ve erkek vardır kimbilir. Kendini kırgın, yenilmiş ve aldatılmış hisseden. Yaşayamadıklarını ve geride bıraktıklarını yazgıları olarak kabul etmiş yenik insanlar. 

Tijen Taşlı- İzmir










 

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..