Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Şarkısı susmuş insanlar

Şarkısı susmuş insanlar
 

Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Konu, ortak bir dostumuzun son yıllarda olumsuz yönde değişen kişiliğine geldi. Arkadaşım, o ortak dostumuzla ilgili bir şeyler söylemek istedi, ama bir türlü söylemek istediği cümleyi bulamadı. ' Yorgun mu desem, neşesiz mi desem, hayata küsmüş mü desem... ' diye sıralıyordu cümlelerini ki, o anda ben ' O'nun içindeki şarkı sustu ' deyiverdim. Arkadaşım ' Hah! işte ben de bunu demek istiyordum ' dedi.

Lise yıllarımdan beri - çünkü öncesinde var mıydı, hatırlamıyorum - içimden hep şarkılar söylerim. Bazen çok sevdiğim bir sanatçının sesinden dinlerim, bazen de sözleri olmayan bir beste çalar durur içimde. Tabii anladınız ' İç ' dediğim şey ruhum, iç dünyam oluyor burada.

İçimdeki şarkıyı en yüksek volümde duyduğum anlar, arabayla dere-tepe dolaştığım anlardır. Hele bir de çam ormanlarının, denizin görüntüsü varsa karşımda; o şarkıyı dinlemekle kalmaz, sanki bir çift kanat takıp havalanırım gökyüzüne, beyaz güvercinler misâli; Otomobil uçar gider / Ömrüm gibi geçer gider / Ben talihin peşindeyim / Talih benden kaçar gider.

Hüzünlüysem, kendimi yalnız hissediyorsam, geçici bir çaresizlik durumu yaşıyorsam içimdeki şarkılar da makam değiştirir, hüzzam olur aniden. Hüznüm uzun sürmüşse ' Bir rüzgardır gelir geçer sanmıştım / Meğer başımda esen kasırgaymış ' der, susturmam şarkılarımı gene de.

Kimi zaman çok ama çok neşeli olsam da hüzünlü türküler çalar durur içimde. Bu türkülerin içinde biri vardır ki, içimde en çok onun güftesi, bestesi dolanır; Bülbülüm altın kafeste / Öter âheste âheste. Ah! o nakarat bölümü yok mu bu türkünün, yüreğimin ucu tutuşur, gün boyu dilimden düşürmem; Ben sana dayanamam yârim / Ben sana aldanamam / Ben sana güvenemem.

Müzik, ruhun kirlerini temizler bir anlamda. Bu yüzden müzikle tedavinin gücüne de çok inanırım. Bırakın insanları, diğer canlılar bile etkileniyor müzikten. Geçen pazar arabayla dolaşırken tanıştığımız bir çobandan rica etmiştim, sürüsüne seslenmesini. Nasıl güzel bir seslenişti o, anlatamam. Çekinerek bir kez daha istedim, bu kez daha neşeyle seslendi koyunlarına. Ve inanın hepsi de dönüp baktı çobana. Bu müzikli dili öyle seviyorum ki...

Ruhunuzu yorgun, örselenmiş hissettiğiniz bir gün radyonuzda neşeli şarkıların olduğu bir kanalı açın ve sözlerine kendinizi vererek Türk Sanat Müziği dinleyin. Bakın nasıl koşup gelecek anılarınız, nerelere gideceksiniz dinleyince. Ya da Nat King Cole'den Unforgettable, Barbra Streisand'dan Somewhere over the rainbow, Leonard Kohen'den I am your Man, Bryan Adams'dan When a Man Loves a Woman dinleyin. Ruhunuzun hafiflediğini, müzikle onarıldığını hissedeceksiniz inanın bana.

Çok sevdiğim, önceki yazılarımdan birinde de yazdığım bir Çin Atasözü vardır; Yüreğine yeşil bir dal yerleştirirsen, şarkı söyleyen kuş, gelecektir. Bence hem o yeşil dalı, hem de müziği yerleştirelim yüreğimize. Şarkı söyleyen kuşlar bizim kendi müziğimizi duyup gelsinler. İçimizde hep güzel şarkılar olsun; kimi zaman coşkulu, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman ağır-aksak, ama hep olsunlar, susmasınlar. Şarkısı susmuş insanlardan olmayalım hiçbir zaman. Eksik olan tek, ağıtlar olsun içimizde.





 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..