Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şaşkınlık içinde geçtim bu kez yeşilden...

Şaşkınlık içinde geçtim bu kez yeşilden...
 

Şaşkınlık içinde yoluma devam ettim... Ülkemde hiçbir şeye şaşırmamayı öğreneli çok oldu ama böyle bir davranışla ilk karşılaşıyordum... Şikâyet dilekçemde de öyle yazdım zaten "..mesleğim nedeni ile sık sık birlikte çalışmak durumunda olduğum emniyet görevlileri ile her zaman iyi ilişkiler kurmuş biri olarak şikâyetime konu olan polis memurunun davranışı…" Belki bu dilekçeyi yazarken de şaşkınlık içinde idim... Olay çok tazeydi çünkü... Yoğun bir çalışma gününün sonunda, eşim ve çocuğum arabada olduğu halde yoluma, yolumdan devam edemememle başladı her şey...

Böyle tıkanıklar, çok da yoğun olmayan trafiğimizde olası şeylerdir yine de... Yalnız bu kez durum ve görüntü farklıydı... Trafik ışıklarındaydık ve iki şerit halinde akması gereken yolun sağ şeridinde polis üniformalı bir kişinin "yolun ortasında" çalışır durumda bırakılmış bir arabanın yanında bir başka kişi ile sohbet etmesi şeklinde devam ediyordu olay... Polis memurunun bir ayağının beyaz Toyota’nın(dilekçeye de yazdım muhtemelen 2000 ya da 2001 model beyaz Toyota marka sivil araç) içinde bir kolunun kapının üstünde olması, arabanın şoförünün bu polis memuru olduğunu gösteriyordu... Arkamdaki araçların haklı korna çalışlarına ben de eşlik ettim... Işık yeşilden tekrar kırmızıya dönerken...

Solumdaki şerit aktığı için arkamdaki araçlardan bir kaçı o tarafa geçmeye çalışıyor soldakiler ise hiç oralı değilmiş gibi görünüp, kırmızı ışıktaki sıralarını kaptırmamaya çalışıyorlardı... Zannederim üniforma çekincesi nedeni ile, "gerilen sinirlerin" hedefi yer değiştirmiş, olayın faili polis memuru yerine, birbirlerine bağırıp çağırmaya başlamıştı araç sürücüleri...

Tam da bu anda Güneri İçoğlu’nun Leman’daki "Dumur Detaylarını" kıskançlıktan çatlatacak bir şekilde devam etti olay... Bunca korna sesinin, yeşil ışığı yakalama telaşındaki bunca aracın arasında polis memuru kontağın üzerindeki anahtarını alıp aracının arkasına doğru yöneldi... Hani bir Hollywood klişesi vardır ya filmin can alıcı yeri ağır çekimde akar... Sanki sinemadaymışım da filmin böyle bir anını izliyormuşum gibi hissetim kendimi... Çalan kornaların ses efektlerini oluşturduğu bir an... Sonra polis memurunun bagajı açıp içinden çıkarttığı koliyi, pantolunu kısa, kendisi orta yaşlı kişiye vermesi ile devam etti olay... Bu arada bilmiyorum kaçıncı kez ışık yeşilden kırmızıya dönerken, kibar bir sürücünün yol vermesi ile sol şeride geçebildim...

Evet eğer bilinci bulanık değilse ve farkındaysa yaptıklarının, bu davranışın nedeni sorulmalıydı polis memuruna ve kibarca da olsa soracaktım... Aracımla yanından geçerken iyice yavaşladıktan sonra sağ kapımın camını yarıya kadar indirip “memur bey ne yaptığınızın farkında mısınız?” dedim... Daha doğrusu bunu söyleme niyetindeydim, ancak polis memurunun haykırması ile ne kadarını söyleyebildim şimdi hatırlamıyorum; “Yürü lan …..”..

Evet şaşkınlık içinde geçtim bu kez yeşilden... Dikiz aynasından bakarken beyaz Toyota’nın plakasına...

Yolumun üstündeki ilk karakola uğrayıp anlattım yazılı olarak ayrıntıları... Karakol amiri kibarlıkla ve üzüntüsünü dile getirerek, durumdan bana bilgi verileceğini, bunun için tekrar karakola uğramam gerektiğini söyleyerek yolcu etti beni...

Şimdi neyle bitirelim yazıyı bilemiyorum... Söylenecek o kadar çok şey var ki, zaten kendi kendime söylenip durduğum... Bakalım yarın ola hayır ola...

Sevgi ve saygıyla kalın...

 
Toplam blog
: 48
: 1573
Kayıt tarihi
: 17.11.06
 
 

Konuştuğum gibi yazmamalıyım... Yazmak, konuşmaktan farklı ve her zaman onun önünde benim için.....