Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ekim '11

 
Kategori
Dünya
 

Savaş geliyorum demez

Savaş geliyorum demez
 

NE ANLADIN?


Her baharın bir sonu var aynı Arap baharının da yerini kışa bırakması gibi. Libya müdahalesi başlamadan önce kaleme aldığım “Libya Son Domino Taşı mı?” yazımda, halk ayaklanmalarının ve BM onaylı müdahalenin İran rejimini devirmek üzerine olduğu tespitini yapmıştım. Geçtiğimiz günlerde ki birçok gelişme, son domino taşının nasıl devrileceği konusunda ufak ipuçları vermeye başladı.

İran İslam Cumhuriyeti’nin batılı devletlerce kontrol edilemeyen güç konumuna gelmesi ve İsrail’in varlığı sürdürmesi için tehdit oluşturması bu ülkeyi hedef haline getiriyor.

Libya, Tunus, Mısır gibi ülkelerde diktatörlüklerin yıkılması ve sözde demokrasi ihracı, güçlü bir muhalefetin gizliden gizliye beslenebilmesi sayesinde gerçekleşmişken, tamamı devrim muhafızlarının kontrolünde olan İran’ı, halk ayaklanması ve iç savaş ile devirebilmek neredeyse imkânsız gözüküyor.

İran rejimini devirebilmek için öncelikle Suriye ile İran arasında bulunan ikili savunma anlaşmasının -İki ülkeden birine askeri müdahale olması halinde, iki ülke birlikte hareket edecektir.- sekteye uğraması gerekiyor. Başka bir deyişle Tahran’a giden yol Şam’dan geçiyor. Hedefte İran olduğuna göre, Suriye arada kaynıyor.

Suriye içerisinde yaratılmaya çalışılan muhalif hareket başlangıçta çok hızlı sonuç verecek gibi gözükmesine rağmen, Esad’ın yerinde manevraları ve gücünü baskın şekilde kullanabilmesi sayesinde oldukça yavaşladı. Yavaşlaması üzerine ABD, Fransa ve İngiltere’nin başı çektiği ülkeler, Suriye üzerine yaptırım kararları almaya ve diğer ülkeleri ikna turlarına başladılar. Türkiye sürecin hemen başında safını belli ederek yaptırımları uygulamaya başladı. BM güvenlik konseyinde oylanması halinde evet oyu kullanmayacaklarını açıklayan Rusya ve Çin devletlerini ikna için Fransa, dış işleri bakanı seviyesinde ziyaretlerde bulundu. (Önemli Not: Suriye’nin büyük ölçekli silah alımı, ABD tarafından sağlanmamaktadır.) Tesadüfe bakınız ki olayların yatışmaya ve muhalefetin güç kaybetmeye başladığı Suriye’de, etliye sütlüye karışmayan Suriyeli Kürt lider Mişal El Tammo silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Muhalif harekete Kürt gurupları da dâhil olmaya başladı.

İran ile ilgili spekülatif haberler gelmeye ve kamuoyu yaratılmaya başlandı. İran’ın, Suriye ile bağlantısı koptuktan sonra iç karışıklık ihtimali olmadığına göre dışarıdan müdahale ile dolaylı olarak savaşa çekilmesi kulağa çok mantıklı geliyor. İran kimle savaşabilir? Türkiye olabilir mi? Türkiye’den rol model beklentisi varken böyle bir tahribat kimse için uygun düşmez. Irak olabilir mi? Bölünmüş ve Şii – Sünni savaşının yanı sıra Arap, Kürt, Türkmenlerin yaşaması birçok ülkeyi bağlar. Ortamı müsait olmasına rağmen Irak’ın savaş çıkaracak askeri gücü olmayışı hedef değiştirtiyor. Zaten ABD güçleri orada olduğuna göz göre göre yapılamaz bu plan. Irak ile savaş çıkarmak için PJAK gibi bir kuvvetin çok daha güçlü ve tamamen Irak Devleti tarafından kontrol edilmesi gerekirdi. İran bunun üstesinden geldi. Suudi Arabistan olabilir mi? Sınır yokken nasıl savaşacaklar? Çoğunluğu Şii mezhebinden olan İran’ın, Arap dünyasında yalnız kalacağı aşikâr. Irak’ta bulunan Şii guruplarını organize edip, Sünnilere karşı desteklediği de her zaman yazılıp çizilmiştir. Yakında Irak’ta çok şiddetli Sünni-Şii çatışması duymamız an meselesi gibi gözüküyor. Araplara önderlik eden ve Sünni mezhebinin koruyucusu konumunda gösterilen Suudilerin ise bu süreçte diğer taraf olduğu biliniyor. Geriye kurgulamak ve savaş çıkartmak kaldı. Geçtiğimiz günlerde ABD’nde yaşayan biri İran doğumlu iki ABD vatandaşı, Suudi Arabistan Washington Büyükelçisine suikast düzenleyeceği girişimiyle tutuklandı. ABD bu girişimin İran Devleti tarafından desteklendiğini savunuyor. Iran-Suudi arasında olası gerginlik ve sınır ihlali ihtimaline karşı Irak’ta bulunan ABD gücünün geri çekilmesi kararı çok yakında durdurulabilir. Taşlar oturuyor. Türkiye-Suriye sınırında çatışma, İran-Suudi Arabistan arasında Irak toprakları üzerinde bir savaş çıkma ihtimali her geçen gün artıyor. Yine tesadüfe bakın ki Türkiye ve Suudi Arabistan’da konuşlanan ABD güçleri, müttefik ülke sıfatıyla derhal bu çatışmalara müdahil olabilir.

I. Dünya Savaşı nasıl çıkmıştı? küçük bir hatırlatma;
1914 yılında Saraybosna’da Avusturya-Macaristan veliahtının bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi sonucunda, Avusturya-Macaristan önce nota verdi, ardından Sırplara savaş açtı. Bu olayı, Rusya’nın Sırpları müttefik sayması ve Almanların savaşa karşı cephede katılması izlemişti. İngiltere ve Fransa ise Rusya’nın müttefiği olduğu için savaşa katıldılar. Akdeniz’de İngilizlerden “kaçan” iki Alman gemisi Osmanlı Devletine sığındı ve Osmanlı Devleti bu iki gemiyi satın aldığını, isimlerinin Yavuz ve Midilli olduğunu bildirdi. Her ne hikmetse bu iki gemi Karadeniz’deki Rus limanlarını bombaladı ve Osmanlı da savaşa katılmış oldu.

Kısacası savaş geliyorum demez, gelir!

 
Toplam blog
: 43
: 543
Kayıt tarihi
: 03.05.11
 
 

 İsyancı ruhlu, demokrat, kendi çapında yazar... ..