Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '12

 
Kategori
Sinema
 

Savaşa ramak kala ‘Peki şimdi nereye ?’…

Savaşa ramak kala ‘Peki şimdi nereye ?’…
 

Mensup oldukları dinin ibadetlerini yerine getirerek Allah yolunda ilerlediklerini düşünenler, haç ya da hilal uğruna kan döktüklerinde, yakarışlarıyla ulaşmak istedikleri Allah’ın yarattığı canı almakla nasıl bir çelişki yarattıklarını hiç düşünürler mi? Ya da aslında dökülen kanlarla, ait olunan dini korumanın ötesinde, siyasilerin çıkarcılığına hizmet eden öfkeli erkek egosunun tatmininden öte bir anlam taşımadığı akıllara getirilir mi? Neden savaşanlar çoğunlukla erkek, savaşın acılarını çekenler de kadındır? Erkek, kadından daha dindar veya akıllı olduğu için mi? Yoksa erkeğin daha fazla cahil cesaretine sahip olduğundan mı? Görünürde hepsi ama arka planda hiçbiri!

Aptalca ölmenin, birilerinin politik hırslarını ve menfaatlerini kollamak adına bilinçsizce saldırmanın, aynı topraklarda yan yana kardeşçe yaşarken bir gecede düşmana dönüşmenin mimarları olan erkekler, ne daha cesurdur kadınlardan ne de daha güçlü. Asıl cesaret, gidenin ardından beklemeyi başarabilmektir. Hakiki güç ise doğurdukları, sevdalandıkları insanları kör bir savaşa kurban verdikleri halde yılmadan arkada kalanı korumak için çaba gösterebilmektir. Bu derin konuyu yakından hissetmek için ‘Peki Şimdi Nereye?’ diye sormak yetmeyebilir. Ama en azından kardeşçe yaşamı sürdürmekle birbirinin gözünü oymak arasındaki ince çizginin hissettirilmesini sağlar.

Yakıcı güneş altında, kaderin cesur olmaya zorladığı kadınların hikâyelerindeki acıyı bir daha yaşamamak için canlarını dişlerine takıp türlü çareler aradıkları bir dağ köyü… Hayatta didişip mezarlıkta yan yana düşenlerin arkalarından gözyaşı döken Lübnanlı kadınlar, dünyayla bağı sırat köprüsü benzeri bir geçitte gidip gelen motosikletten ibaret yaşamlarında, ellerindeki erkekleri savaştan korumak için tüm kararlılıklarını ortaya koyarlar. Köyün muhtarının evindeki eski televizyonu tepenin yayın alan noktasına çıkartıp kendilerine şenlikli bir dünya yaratmak isterken, din çarpışmalarının yeniden başladığını duyuran haberler erkeklerin arasına nifak tohumlarını ekmeye yeter. Kazara kırılan haçın sorumluluğu Müslümanlara, başıboş dolaşan keçilerin camiye girmesi de Hıristiyanlara mal edilir. Erkekler birbirlerinin gözlerini oymak için fırsat kollayıp silahları hazır ederken acıların kadınları da, rahiple imamdan destek alarak, çevredeki gözü dönmüşlüğün köylerini etkilememesi için ellerinden geleni yaparlar.

Hayatın çeşitli duygulardan oluşan örgüsünü ikinci filmine taşıyan Lübnanlı kadın yönetmen Nadine Labaki, canlıdan çok ölü erkeklerin bulunduğu bir köydeki duygu selini aktarmış. Hıristiyan kadın-Müslüman erkek aşkını müzik ve dans diliyle veren yönetmen, ‘Vizontele’ filmini andıran TV kurma operasyonunu ve sonrasında köyde yaşanan gelişmeleri de, dostluktan düşmanlığa geçişi hissettirmek için kullanmış. Yönetmenin, kendi kapalı dünyalarında dostça ve mutlu bir şekilde yaşayan insanları, tetikleyici görevi yüklediği TV olgusuyla işaret edilen bir başka ayrıntı, haberlerin öpüşme sahneli filmlerden daha fazla zararlı olduğu! Çocukların görmemesi için film kapatılıp haberlere geçilmese, siyasilerin demeçleri ve süren çatışmalar duyulmayacak. Böylece köydeki huzur da bozulmayacak.

Kahkahayı gözyaşıyla harmanlayıp komedinin temel unsuru olarak erkek egosunu ortaya çıkartan ‘Peki Şimdi Nereye?’, erkek milletinin aklının ya kavgada ya da uçkurunda olduğunu net ifadelerle ve doğal yansıtmalarla ortaya koyan bir yapım. Kadınların hep akılcı ve sakin davranmak zorunda olmanın yanı sıra ipin ucunu da ellerinde tutmaları gerektiğini vurgulayan filmde Ukraynalı revü kızları, erkek beyninin çalışma şeklinin ve kadın kurnazlığının göstergesi!

‘Peki Şimdi Nereye?’de papazla imamın çabaları da ders olacak nitelikte. İnsanları sakinleştirmeye ve başka yerlerde cereyan eden çatışmalara aldırmamaya teşvik eden din adamları, tüm dünyanın ihtiyacı olduğu türden. Asıl önemli olan, ‘Neye inandığın değil nasıl bir insan olduğundur’ mesajını veren filmde Müslüman erkeğe âşık Hıristiyan kadını canlandıran yönetmen Nadine Labaki, halk arasındaki birlik ve dostluk dayanışmasının sağlanmasıyla politik güçlerin yönlendiriciliğinin etkisiz kılınabileceğini de başarıyla gösteriyor.

‘Sayılı nüfusu olan bir dağ köyünde elde edilen başarının ülke çapında gerçekleşmesi mümkün mü’diye düşündüren film, gerçek yaşamda erkekleri dizginlemenin hiç de kolay olmadığını unutmuş gibi görünse de, en azından cesur bir adım olarak takdire değer. Oğlunun acısını yüreğine gömüp geride kalan tek oğlunu savaştan korumak için gerekirse tüfek doğrultacak kadar cesur annelerin varlığına dikkat çekmeyi, dramatik ve ibret verici sahnelerle canlandıran yönetmen, her daim kavgaya ve birbirlerinin gözünü oymaya hazır erkek milletinin aklına ne derece ulaşır bilinmez ama kadınların içinde bulundukları açmazı gerçeklerin diliyle çok güzel aktarmayı başarmış.

Sinema seyircisinden ziyade, yönettikleri toplumların bireylerini hiçe sayan, ‘Kanları yerde kalmayacak’ söylemiyle çözüm yerine intikam duyguları serpen otoritelerin izlemesi gereken yapım, barışın ve savaşın arasındaki dengenin naifliğini hatırlatması bakımından da önemli. Özellikle savaş boyalarının sürüldüğü, baltaların topraklardan çıkartıldığı ve provakatif güçler tarafından içine itildiğimiz kör dövüşü günlere fazlasıyla mesaj olacak bir konu!

Lübnanlı Nadine Labaki, savaşla çıkarcı hırsları insanlık kavramından üstün tutarak, sözde inandıkları dinlere de ihanet etmeye hazır olanların, toprakla bütünleşme noktasında ‘Peki Şimdi Nereye’ sorusuna cevap bulamayan aczini resmederek ve erkekliğin ölmek-öldürmekle eşdeğer olmadığını her karede haykırarak politik güçlere adeta meydan okuyor. Kaçırılmaması gereken bir film olarak ‘Peki Şimdi Nereye?’ seyircisini bekliyor.

 

Anibal GÜLEROĞLU

www.sinematur.com

 

 
Toplam blog
: 1210
: 1542
Kayıt tarihi
: 10.04.10
 
 

İstanbul'da başlayan yaşamım, eski İstanbullu ailemden edindiğim kültürle gelişti. Birinciliklerl..