Savaşın en acı sonucu açlıktan ölümler… Medya, Medaya’yı görmedi!

TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca, her konuşmasını mutlaka bişekilde açlık sorununa getirirdi.

1922 doğumlu Karaca, ülkede ve dünyada, açlıktan sayısız ölüm gördüğü için, çok fazla etkilenmiş olmalı! Onun için, “erozyonla, çölleşmeyle, küresel ısınmayla mücadele” hayatî önemdeydi. “Bu erozyon, bu çölleşme, bu küresel ısınma durdurulamazsa açlıktan ölümler kaçınılmaz” der; “aç insan kendi çocuklarını yer” diye acı acı ikaz ederdi.

Karaca’nın tasvir ettiği acı manzaralar, ne yazık ki Suriye'de günlük gerçeğe dönüşüyor.

Lübnan sınırı yakınlarında bulunan Medaya kasabası 6 aydır, ordu ve Hizbullah tarafından kuşatma altında… Gerekçe; kasabaya El Kaide’nin kolları Nusra ve ahrar-u Şam örgütlerinin hâkim olması!

Ekim ayından bu yana yardım ulaştırılamayan Medaya’dan gelen haberler şöyle:

“Medaya’da insanlar hayatta kalmak için yaprak, çimen yiyor; hiçbir şey bulamadıklarında ise baharatlı su içiyorlar. Bazıları, yıllardır severek baktıkları evcil kedi-köpeklerlerini bile öldürüp yiyecek kadar çaresiz kalmış. Pirincin gramla satıldığı kasabada, bir kilo pirincin fiyatı 250-300 dolara çıkmış durumda.” (Milliyet, 08.01.2015)

Görüyor musunuz, tokların çoğu zaman burun kıvırdığı, buralarda 3-5 lira olan pirincin kilosu kaça çıkmış?

“Tok, açın halinden anlamaz” dedikleri bu olsa gerek! Açlık, böyle bişey… İnsana“kedi-köpek yedirir.” Allah korusun, daha ileri aşamada, insanlar birbirilerini yer… Hayrettin Karaca’nın anlattığı gibi, insanlar kendi çocuklarını yer!

Bu vesileyle, açlığa, açlıktan ölümlere yol açabilecek “erozyon, çölleşme ve küresel ısınma” tehlikesini de bir kere daha düşünün, bilgilenin, bilinçlenin, mücadeleye katılın derim!

x   x   x

MEDYA, MEDAYA’YI GÖRMEDİ!

Haberi ilk defa, 7 Ocak’ta Milliyet’te gördüm, sonra, gece haberlerinde Kanal7, ondan sonra da El cezire’de gördüm. Fakat televizyonlar, açların, kedi-köpek yediklerinden bahsetmediler. Haberleri kısa ve sanki yukarıda anlatıldığı kadar vahim bir durum yokmuş gibi verdiler.

Bütün dünyanın gözü önünde, bir kasaba’da 40 bin kişi açlıktan ölümle karşı karşıya ama dünya ayağa kalkmıyor… Medya, bir futbol maçına gösterdiği ilginin kırkta birini göstermiyor.

40 bin kişiyi doyurmak ne demek?

Gelişmiş ülkelerin, hatta Türkiye’nin 40 bin kişilik bir kasabasında “israf” edilen yiyeceklerle bile bu açlığın önüne geçilebilir.

Tabii başka bir mesele var: Açlıkla boğuşan tek topluluk Medaya’dakiler değil ki…

Dünyada her gün ortalama 40 bin kişi açlıktan ölüyor… Bunlara ilgi var mı?

“Misafirlerimiz” dediğimiz iki buçuk milyon Suriyeli “sığınmacı”nın halleri nice?

Savaş korkunç, yarattığı açlık korkunç!

Zengin ve güçlüler, silah tüccarları daha zengin ve güçlü olsun diye ezilenler, açlıktan ölenler!

Yeni dünya düzeni bu!

x   x   x

KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI’NIN BİR KONUŞMASI...
Bizim kızlarımız nasıl giyineceğini bilir, Araplardan öğrenecek değiliz.

Biz İslam'ı resmi din olarak kabul ediyoruz.

Fakat Müslümanlığımızı konu ederek bir yerlere gelemeyiz. Diğer Müslüman devletlere ve İslamî yaşama biçimlerine saygımız sonsuz, fakat biz Arap değiliz. Biz göçebe ve Türkî bir halkız, Araplar gibi kızlarımızı, dini, kültürel ve toplumsal baskılarla kapatıp, bunu Müslüman devlet imajı olarak kullanamayız. Onları çarşaflara bürüyerek, eve hapsetmek, bizim yolumuz değildir.

Tekrarlıyorum!

Herkese saygımız sonsuz fakat, giyim kuşam insanların kendi özelindedir. Biz Türküz, halkımız göçebe hayatı süresince, at üzerinde bugünlere kadar kadın-erkek ayrımı yapmadan geldi. Kadınlarımız, erlerinin yanında veya ardında değil, aksine önünde yürürdü. İslam öncesi dönemlerde, kadınlarımız nasıl isterlerse öyle giyinirlerdi ve toplumu rahatsız etmek gibi bir amaçları hiç olmadı. Bugün ise bir sorun olması, bizim halkımız için mümkün değil. Müslüman ve Sünni bir halk olmamız, insanların hayatlarına karışmamız için sebep değildir.

Nursultan Nazarbayev

Kazakistan Cumhurbaşkanı

Gönderen; Harun Baktır