Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '10

 
Kategori
Eğitim
 

SBS Uygulamasına Son Verilmelidir!

SBS Uygulamasına Son Verilmelidir!
 

Güncel yaşantımızda, sosyal ilişkilerimizde, iş dünyamıza, siyasetimizde hep bir standartsızlıktan, tutarsız davranışlardan şikâyet eder dururuz. Bütün bunların temelinde kuşkusuz eğitim ve öğretim sorunu var. Eğitim ve öğretimin yeterli ve kaliteli olmasının ötesinde onun verilişi, uygulamaları ve sistem seçimleri de başlı başına standartsızlığı, tutarsızlığı, kalitesizliği yaratıyor.

Son birkaç senedir ilköğretimden orta öğretime geçişte seviye belirleme sınavı (SBS) adı altında bir uygulama ve sistem uygulanıyor. Bu neyi getiriyor? Öğrenciye altıcı, yedinci ve sekizinci sınıfı bitirdiği sene, merkezî bir ölçme ve değerlendirme testi uygulanıyor. Toplamında peyderpey aldığı bu puanlar da belli bir orantılama tekniği uygulanarak bir üst eğitim kurumuna geçişte öğrencilerin yerleştirilmesi için kullanılıyor.

Teorik olarak çok doğru bir sistemmiş gibi okunuyor olsa da uygulamada bütün ağırlık öğrencinin SBS’ye hazırlanmasına dönüyor. Kuşkusuz öğrencinin içinde bulunduğu eğitim kurumundan aldığı dersler ve teknik, sınavla uyuşmadığından ya da yeterli olmadığından veli çocuğuna daha iyi bir gelecek hazırlamak adına takviye arayışına giriyor. Bu da özel derslere ve dershanelere yönelimi getiriyor.

Öğrenci hafta içinde sabah çok erken saatlerde almaya başladığı eğitim süreci akşamın geç saatlerine kadar devam ediyor. Hafta sonu çok daha yoğun bir trafik başlıyor.

Küçük bir örnek vermek gerekirse; tam zamanlı bir okula giden öğrenci için saat 9.00 ile 14.30-16.00 arası normal eğitim; üzerine kendi okulunun açtığı etütlerde bir ile iki saat arası değişen takviye; haftanın belirli günlerinde okul sonrası dershaneden alınan ilave derslerle çocuğun eve dönüşü bazen saat sekizi bulabiliyor. Bu yetişkin bir insanın normal mesaisi ile eşdeğerdir. Hafta sonu yine tam zamanlı dershane ve ek özel derslerle dolduğu için de 11 ile 14 yaşındaki çocuk kategorisindeki bu taze varlıklar hayatı yapay bir şekilde yaşayan bir canlıya dönüşüyor.

Üstelik SBS sınavının yaklaştığı bu Mayıs ayında kendi okuluna gitmek yerine rapor alıp dershaneye devam etmek gibi eğitim anlayışına tamamen ters bir uygulamanın zorunlu olarak içine giriyor.

Bu kuşkusuz ek ders alma veya dershaneye gitme imkânı olan ile olmayan arasında fırsat eşitliğini bozan bir sistemi de doğal olarak yaratmış oluyor.

Neresinden bakarsanız bakın tuhaf bir ölçme ve değerlendirme sistemidir bu.

Milli Eğitimin sistemi zaten öğrenciye bilgi vermek yerine tamamen onu kendi başına bırakan, “sözde” araştırmaya yönelten bir uygulamadır. Ancak öğrenci öylesine dolmuştur ki; sene içinde verilen projeleri, araştırmaları, performans ödevlerini yapamayacak durumdadır. Zaten öğretmenler dahil herkes çok iyi bilmektedir ki öğrencinin bu türden sorumluluklarının tamamı veli tarafından yapılmaktadır. Hatta kendisi öğretmen olup çocuğu başka bir eğitim kurumunda okuyan kişi bile çocuğunun bu ödevlerini kendisi yapmaktadır.

Kimin kimi kandırdığının çok iyi bilindiği gerçekten komik bir sistemdir bu.

Kendimden örnek vermem gerekirse; bu anlamda çok şanslı olduğumu düşünüyorum, Ortaokul birinci sınıf ile üçüncü sınıfta fen bilgisi kitabındaki tüm fizik, kimya, biyoloji deneyleri okulda yapmış olduğumuzu hatırlıyorum. Kuşkusuz bu o zamanlar devasa bir orta öğretim kurumu olan ve dönemin darbe lideri Kenan Evren tarafından cezalandırılan, içinde ikişer fizik, kimya, biyoloji laboratuarlarının olduğu Haydarpaşa Lisesi’nin bize sunmuş olduğu bir imkândı.

Oysa şimdi bütün bu deneyler ve araştırmaları öğrencinin okul dışında yapıp, görmesi beklenmektedir.

Eğer böyle bir sistem kuruyorsanız öğrenciye daha fazla zaman bırakmanız gerekiyor ki SBS sistem olarak bununla uyuşmuyor.

Kendileri de bu çarpık sistemin içinden gelmiş yetkililerin ısrarla uygulanmasının öğrenci üzerinde öğrenmek yerine yarışma bilinci yaratacağı bu türden yöntemlerde ısrar etmesini anlamak ve kabul etmek mümkün değildir.

İnsanları 11 yaşından itibaren kategorilere ve sınıflara bölen bu uygulamaya bir an önce son vermek; çocukların yaşlarına uygun ve hayatı yaşayarak öğrenecekleri bir sistemin geliştirilmesi gerekmektedir.

Uzay Gökerman

Bu yazı http://www.indigodergisi.com Mayıs 2010 Sayısında yayımlanmıştır.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..