Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Haziran '09

 
Kategori
Seçim
 

Seçim sistemi ve seçim barajları

Seçim sistemi ve seçim barajları
 

"Temsilde adaleti zorlayan ve ittifakların önünü kapatarak adeta "hülle" yolunu açan ve seçmen tercihini program, söylem, kadro gibi esaslara değil de % 10 gibi dünyanın en yüksek seçim barajlarıyla "favori" görülenler arasında dağılmaya zorlayan bir sistemi sürdürmekteyiz.

1982 Anayasasındaki seçim sisteminin özünde yani "iki buçuk parti" referansına göre bir güç dağılımı öngörülmüştü. Aradan geçen çeyrek asır sonra yine aynı mantık temeline dayanan bir sistemle seçimlere gidilmektedir.

Öte yandan, seçim sistemimiz kadar siyasi partiler yasamız da ülke gerçeklerinden ve evrensel standartların gereklerinden adeta bağışıktır, kopuktur.

Siyasi partiler yasası, örgütü de adayı da ön seçimle güçlendirmekten uzak bulunmaktadır. Oysa ön seçimlerde partilerin içinde yapılacak bir yarışma yakın gelecekteki seçimlerde de izlenecek politikanın nasıl olması gerektiğine dair düzenleyici ve düzeltici açılımlar sağlayabilir.

Halkla ilk temas daha yoğun olarak güvenli kurulabilir, halkın istemlerinin listelere yansımasıyla başarılı sonuçlar alınması olasılığına daha güvenle bakılabilir. Halk ile parti, parti ile seçmen arasında katılım anlamında atılacak her adım, seçim olasılıklarının ve anketlerin lunapark aynaları gibi algılanmasını da engeller.

Seçim sistemimiz de siyasi partiler yasamız da bin yerinden delinmeye açık “sıkı tahditlerle” örülüdür.

Seçim sistemimiz partiler arasında “ittifaka” olanak vermiyor. Oysa “ittifak” fiilen yapılabiliyor. Ancak “siyaset oyunu” bu anlamda açık oynanamadığı için, bazen birleştiren süreç, kimi zaman da partisel siyaseten bölebiliyor!

Bağımsız adaylık ise “çarşaf liste” gibi bir yeni uygulamayla giderek güçleştirilmiş bulunuyor. Ancak seçimlerde “bölge siyaseti” yapan kimi “bağımsız” adayların iddiası azımsanmayacak oranlarla somutlanıyor. Oysa, bu çevrelerin izledikleri siyaset gereği daha baştan ve (genel) seçim öncesinde parti olarak örgütlenseler demokrasimize karşı da sorumlulukları daha belirgin olarak tanımlanabilir.

O arada olan da, gerçekten bağımsız adaylığı yeğleyenlere oluyor.

Seçim sistemine ilişkin sakıncaların en önemlisi ise % 10 barajıdır; bu durum, kimi partilere aldıkları oy oranının çok üzerinde milletvekilliği sağlarken, bir milletvekilinin seçilmesine yeterli olan oyun altındaki bir oranla kimi partileri baraj altı bıraktığı bilinmektedir.

"Temsilde adaleti zorlayan" ve ittifakların önünü kapatarak adeta "hülle" yolunu açan ve seçmen tercihini program, söylem, kadro gibi esaslara değil de % 10 gibi dünyanın en yüksek barajları dolayımında "favori" görülenler arasında dağılmaya zorlayan seçimin sistemiyle, demokratik standartlarımızı daha da çağdaşlaştırmamız arasındaki yolu uzatmaktayız adeta.

Ortam, "kerhen" ve lidere "rağmen" verilen ve adeta ikincil tercihleri de yer yer birincil tercihe tevil etmektedir... Gençlerin, tek oturumlu sınavda ve açıkta da kalmamak için istemediği üniversite programını seçmek gibidir.

Oysa, seçim barajları örneğin % 5’e inse bir ihtimal Parlamento dışında diğer partilerin "savrulan oyları" da dahil çok sayıda yurttaşımızın birincil tercihindeki temsilcisini Meclis’e gönderebildiği bir tablo oluşumuna katkı sağlanabilirdi.

Seçmek akıl işi olduğu kadar gönül işi de sayıldığına göre, böyle bir ortam katılım ve ilginin, üstelik yalnızca seçim dönemleriyle de sınırlı kalmaksızın, artışına yol açabilir.

“Temsilde adalet”e daha fazla katkı sağlayacak, seçim barajlarının % 5’e indirilmesi, koalisyon kültürünün gelişmesinin yapıcı etkisiyle yönetimde istikrara da katkı sağlayabilir.

O arada yerelde iki turlu değilse belki merkezlerde ve geneldeyse dar bölgeli, iki misli aday arasından ve/veya tercihli oy kullanma olanaklarını tartışmamız yararlı olabilir.

Kuşkusuz, siyasetin finansmanın saydamlığı ve milletvekili dokunulmazlıklarının sınırlanması da geniş bir açıdan ele alınmalıdır.

Türkiye, demokrasisini, katılımcılık ve özgürlük anlamında daim ilerletmeye ve geliştirmeye yönlendirmelidir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..