Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '21

 
Kategori
Güncel
 

Şeffaflık İstemek mi?

 

 

Pozitif bilimler üretimin olmazsa olmazıdır. Her ne kadar algılarla oluşturulan bir dünya varsa da sonuçta patron bilimsel metodun olmazsa olmazı sayıları kullanır. Akşam kasasına girecek karı ve zararı öngörmek için pozitif bilimlerin her birini ayrı ayrı kullanan insan her şeyi ince eleyip sık dokuduğu halde zarar etmez mi elbette edebilir ancak, söze bakarak yatırım yapmaz. Pazar araştırması yapar, pozitif bilimleri kullanır, üretim girdilerini hesaplar, makine ve ekipmanla ilgili araştırmalar yapar, yaptırır.

Pozitif bilimler hayatın her aşamasında bu denli yoğun kullanılırken nedense insanları yönetme anlamında kullanılan motivasyon kaynakları halen pozitif bilimler daha baskın değildir. Düşman algısı, cennet algısı, cehennem algısı, ülkeleri sınırlar anlamında ayırırken, global anlamda üretim yapan firmaların da kullandığı pozitif bilimlerle desteklenen sosyalleşme araçları moda, kendini gerçekleştirme ihtiyacına cevap veriyormuş gibi yapan kişisel yönetim ve motivasyon araçları üretilerek insanlarda sürekli bir eksiklik duygusu pompalanır ki bunu ulus şirket rolüne en hızlı bir biçimde dönüşen İngiltere ve Amerika’nın bir araya gelerek köleliği kaldırması sonucundan ortaya çıkarabiliriz ki burada üç büyük dinin bu konuda yetersiz kaldığı köleliği kaldırmadığı bilakis diğer dinlerden insanları savaşarak köleleştirmeyi destekledikleri halde neden Amerika’nın ve İngiltere’nin bu konuda önayak olduklarını anlamak zor değildir. Çünkü kölenin ihtiyaçları sınırlıydı; hür insanınsa ihtiyaçları sınırsızdır. Değiştirilebilir, geliştirilebilir sonuç olarak bu ihtiyaçlarını gidermek için çalışması hususunda motive edilmiş bir insanı kamçı zoruyla çalıştırmaya gerek olmadığı gibi gecesini gündüzünü harcayarak ihtiyaçlarını gidermeye çalışan bireye “senin ihtiyacın şudur ve ihtiyacını gidermek için şu kadar ödeme yapman yeterlidir” demek gerekir ki bu işi resmi ideoloji, eğitim araçları, şehirleşme de dâhil olmak üzere hayatın her aşamasına müdahale eden hayatının gerçek patronlarının dediklerini harfiyen yerine getirmek için didinip duran insan kendini özgür veya hür zannededursun sıradan insan için bir ömür böyle yaşanır giderken kasaları geçmiş yüzyıllara göre hızla dolan ve taşan insanlık hızlandırılmış tren yolcusudur artık.

Şu günlerde açılan Pandora’nın kutusu; aslında bilinmeyen bir sır değildir. Vergi cennetleri olarak adlandırılan söz konusu adalar özünde bakıldığında birkaç ülkenin kontrolünde adalardır ve bu ülkeler sırasıyla İngiltere, ABD, Hollanda ve Fransa’nın kontrolündeki ada ve adacıklardır ki para piyasaları Londra’dan yönetilir denirken bu öylesine boşuna söylenmiş bir söz değil, İngiltere’nin bu işte başrol oynaması ise Sanayi Devrimi tecrübesini ilk ülke olması, Hollanda’nın ise ilk sömürge imparatorluğunu kuran ve asla tekrar geri kaybetmeyen ülke olması, 2. Dünya savaşı sonrasında İngiltere’den rolü alan ABD ve 1 ve 2. Dünya Savaşında dünya savaşı galibi 2. devlet ve pozitif bilimin sırlarına hâkim Fransa’nın bu rolü alması da bu sebeple tesadüf değildir. Amerikan-İngiliz eğitim sistemine alternatif bir sistem olan Fransız sistemi kendince özgünlüğünü korurken, Belçika üzerindeki hâkimiyeti ve merkezi yapısı sebebiyle Avrupa anakarasının 1 ve 2. Dünya Savaşı galibi sıfatı bu rolü kendisine kazandırmaktadır.  Arjantin İngiltere savaşında Fransa’nın rolünü doğru idrak edenler; dünya dengeleri açısından Fransa ve sistemini takdir etme zorunluluğunu da gayet iyi bilirler.

Dünyada kısmen büyük devletler pozitif bilimleri yönetişimde kullanırken, kendi taraftarlarını da ödüllendirmiş olurlar ki bu dünyada yaratılan ihtiyaç hiyerarşisinin zirvesini inşa eden söz konusu ülkeler verdikleri motivasyon kaynakları ile dünyada her anlamda çalışan veya hizmetkar anlamında asla sıkıntı çekmemektedirler. Neticede Amerika’da dil öğrenmek, üstüne çalışmak, üstüne bir de para vermek kültürel bir pazarlama taktiği olarak ortaya çıksa da kendi geliştirdikleri sistemlerle istedikleri ülkedeki en zeki ve parlak genç insanları kendi ülkelerine bedava alır ve onları istihdam eder sistemini yıllar içinde daha da güçlendirirken, yine kendi devşirmelerini gönderdikleri alt liglerdeki takımlarda her türlü iç karışıklığı çıkarmak, ortamı yaşanmaz yapmak için de gerekli çalışmalarını yaparak sistemi tamamlamakta, yarattığı hastalığı laboratuvarda yüksek ücret karşılığında tedavi etmek; bedensel köleliği kaldırıp yerine zekice zihinsel ve bağımlılık köleliği inşa eden medeniyet için şaşılacak bir şey de değildir. Bu açmazı yaşayan sadece geri kalmış ya da gelişmekte olan ülkeler ve insanları değildir. Bu açmaz söz konusu etken ülkelerde de yaşanır ancak yönetimde, yönetilme probleminde pozitif bilimleri daha da etkin olarak kullanarak etkileri tamamen yok edilmese de etkileri azaltılabilir. Burada en önemli gösterge şeffaflıktır. Özellikle kurumların hesap verebilirliğinin yükseldiği yerler nispeten doğru bir rotaya girerken mali şeffaflık istendiğinde, toplumda bu şekilde kuvvetli bir istek oluştuğunda bir anda kör döğüşü yaşanan toplumlar bir süre daha kendilerine layık görülen bataklıkta yaşamaya devam edecekler gibi görünüyor. Kullanılan çatıştırma yöntemleri, din mezhep milliyet, ırk ve aslında doğruluğu hiçbir zaman kanıtlanamayacak alanlarla meşgul edilerek kanırtılan milletler buna biz de dâhil olabiliriz, arka bahçe, sömürge olarak yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor.

Bir şeyi istemek için o şey neyse onu bilmek, ona ihtiyaç duymak gerek. Şeffaflık isteği de böyledir. İnsanlar tepelerinde bombalar patlarken böyle bir ihtiyaç hissedemezler. Silahların gölgesinde şeffaflık olmayacağı gibi, hayatta kalma problemi yaşayan insanların birinci isteklerinin bu olmayacağı aşikâr. Ekonomik bunalımlar siyasi bunalımlar darbeler ve daha da kötüsü savaşlar içinde yaşayan insanların şeffaflık problemi daha doğru bir ifadeyle olmazsa olmaz isteği olabilir mi? Hiç zannetmiyorum. Afganistan örneği, Suriye örneği gözümüzün önünde capcanlı duruyor. Daha da geneli koskoca denilen İslam Coğrafyası gözümüz önünde. Mısırda askeri darbe oldu, Suudi Arabistan kral yani Amerika ne derse o, Irak bize ırak değil. Öte yandan yemekten semirmiş her türlü zevki tatmin edilen insanın da üzümünü ye bağını sorma modunda olacağı aşikârken şeffaflık nasıl ve kim tarafından istenecek?

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..