Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Şehirden indim köye

Şehirden indim köye
 

Evimin Balkonunda


Şehirden İndim Köye!!

Nihayet, Antalya şehri, Kemer kazası, Çamyuva beldesinin, nurtopu gibi yeni bir emekli sakini daha oldu. Oğluma sıkı, sıkı tehbihlediğim için Çamyuva'lılar karşılama törenini! iptal etmişler ama güneş, yemyeşil doğa, bulutlarla sarmaşdolaş dağlar benimleydi. Ve küçücük, iki katlı, bahçesi çiçeklerle dolu evimle bir ayı doldurduk bile.. Üstelik oğlumla da komşu olduk.

Elli senelik İstanbul'luyum. Aramızdaki aşkda yadsınamaz..
Toprağının altında, Allah ömür versin üstünde onlarca sevdiğim var. Anılar, özlemler, güzellikler acılar, onunla yaşanan bir ömür.

Yıllar boyunca kötü politikalar, ihmal edilen Anadolu gerçeği ve taşı toprağı altın efsanesi İstanbul'u yirmi milyonlara getirdi neredeyse. Zaman, zaman benim hayalci belleğim Türkiye'nin batıya doğru eğildiğini düşler nedense!!! Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul gerçeğini hepiniz biliyorsunuz. Ama bilinen bir şey daha var trafik, mesafeler ve yaşam koşturması arasında dostluklar beraberlikler gittikçe anlamını yitirmeye başladı ki, ben sosyal hayatı olan bir insanım üstelik. Büyük şehir sendromu dedikleri bir gerçek var ve aslında insanları gittikce yalnızlaştırıyor. Ben sevdiğim bir insanımı uzun zaman geçtiği halde göremiyorsam ve her şey bir telefon ahizesine hapsolmuşsa....

Ve belkide hayatımda ilk defa kendim için bir karar verdim. Geçen yıl bu zamanlar oğlumun evinin balkonunda otururken .Karşımda kocaman dağlar vardı. Tahtalı dağının tepesinde karlar..Yemyeşil bahçesinde gülen çiçekler..Hava bulutluydu ve bir tanesi yere inmiş tam göz hizamda bana bakıyordu. Kuşlar cıvıldıyordu ve başka ses yoktu kulağımı tırmalayan. Yoldan geçen çocuklar şarkı söylüyordu egzos kokuları olmadan. Kadınlar geçiyordu başı açık, başı kapalı, bisikletleriyle. İnsanlar çok azdı ve gülümseyip merhaba diyorlardı. Çoğuda İstanbul'dan gelip yerleşmişti. Yıllardır duyduğum yoğun iç yorgunluğu orada sanki hükmünü yitirdi gibi geldi bana.

İstanbul'a döndüm. Alışkanlıklar, yılların getirdiği üşengeçlikler arasında ertelemelerle oyalanırken, olan bir olgu son kararı verdirdi kesin olarak.

Bir aydır Çamyuva'dayım. Küçücük bahçemde çiçeklerim var.. Limon ağacımın üstünde üç tane limon.. Durmadan yenilerini ekiyorum. Bazen denize doğru yürüyorum dallarından kopardığım portakalları yiyerek
Temizhava burun deliklerimi acıtıyor. Şimdi kış ya her taraf sessiz. Bütün binalar iki katlı ve villa tipi. Belki çok kişiye sıkıcı gelecek bu yaşamı doya, doya içime çekiyorum. Buradaki eski dostlar aramaya başladı bile. Oğlum iki ev ötemde.. İçimde bir güven duygusu.

Şimdi bunları yazarken, hayatımda hep var olan özlem duygusunun beni hiç bırakmıyacağını biliyorum. Buradaki özlemlerime kavuştum, ama İstanbul'da bıraktıklarım, sevgilerim, sevdiklerim... Zavallı burnumun direğinin ömrü hep sızlamakla geçti zaten. Olsun.. Sağlıkla geçen her gün kavuşma ümidi getirir nasıl olsa. Bu arada küçük oğlumda geldi gitti beni mutlu etti.

Evet eskiler tedbili mekanda ferahlık var demiş.. Benim bildiğim tek şey gönlünüz ferahsa gittiğiniz yer ancak o zaman ferah olur. İnsanın kendi istediği kararları tatbik etmesi de ancak benim yaşlarımda olabiliyor galiba. Çünki yaşam boyunca öylesine mesuliyetlerimiz var ki
Çamyuva tam bir turizm cenneti. Doğası bozulmamış ve iki kattan fazlasına imar izni yok.

Ama Türkiye'min bir handikapı varki her güzel şeyde karşımıza çıkıyor .Çamyuva, dağların arasında tertemiz denizi, yeşil doğası ve sakinliğiyle çok güzel bir yer.

Şahane otelleri tesisleri var. Tam bir turizm cenneti. Ama nereden torpilli bilinmez gelmiş birileri çöp fabrikası kurmuş buraya. Şaka gibi gerçekten. Sakinleri, oteller imza toplamış, yetkililere imzalarla gitmişler ama ne mümkün. Rüzgar ters estiği zaman o güzelim çam, portakal kokulu beldenin havasını etkiliyor maalesef.. Bizim olduğumuz yere çok çok tesiri olmasada dostlarla yine de çabalarımız olacak herhalde.

Uzak kaldığım sürede sevgili papatyam babasını kaybetti onun acısını kalbimde duyuyor ve sabırlar diliyorum. Kendisi çokda iyi bir şairdi.

Benim canım Ayten'im blog birincisi oldu. O zaten benim kraliçelerimden biri her zaman, hiç şaşırmadım. Kendisi bilgisi kişiliğiyle her övgüyü hakediyor zaten. Candan kutluyorum. Sevgili metin'ede teşekkürler..

İnsan nereye giderse gitsin sevgileriyle gider. Burada tanıdığım ve gerçekten çok sevdiğim, takdir ettiğim bir dolu dostumla zaten ayrı yerlerdeyiz. Ama biliyorumki bir çoğuyla kalplerimiz aynı sevgi ve dostlukla çarpıyor.

Birkaç gün sonra yeni bir yıla gireceğiz. Ülkem için ve insanlık için diliyorumki hayırlı bir yıl olsun. Hep iyi olacak diye bekleyen yorgum kalbim yalnızca ümit ediyor. Kısacık bir yaşamda birbirimizi kırmadan, konuşarak ve sevgilerimizi samimiyetimizi kaybetmeden geçecek yıllar diliyorum. Ve sağlık diliyorum... Yeni yılda mutluluklar sizinle olsun

Kalbimden sevgilerle

 
Toplam blog
: 181
: 613
Kayıt tarihi
: 15.01.08
 
 

Öğretmen olan anne ve babam. Ankara'da geçen cocukluk ve gençlik yıllarım. Evimize sık,sık gelen bab..