Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Şekerpare Shakespeare...

Şekerpare Shakespeare...
 

“Bazıları büyük doğar,bazıları büyüklüğü kazanır,bazılarına da büyüklük yakıştırılır”demiş,Shakespeare,İngiliz yazını gelince akla gelen ilk isim.Kendisi sesini çağının ötesine duyurmuş,sonelere evrensellik boyutu kazandırmış,fakat yalnızca aşk şiirleri yazar diye bilinmiş nedense.Pek bilen olmaz arzulara,ölüme duyduğu ilgiyle,toplumunu ve yaşadığı yüzyılı eleştiren sonelerini.Daha psikoloji adı ortada bile yokken,insanoğlunun en derin duygularını bile dile getirmiş;tüm insanların eşitliğini savunmuş oyunlarında.Kolay mı kutsal kitaplardan sonra en çok okunan kitapların altında onun adı var.Will+ı+am!

Sonelerinde de iki türlü aşkı anlatır William:bir kadına nefretle duyduğu yoğun aşk;diğeriyse bir adama duyduğu hayranlık ötesi aşk.Evet Shakespeare biseksuel olabilir,gay diyenler de fazla.Fakat yazdıkları bize bizden ötesini katıyorsa burada nokta koyulur,ve Kendisinin şu güzel dizeleriyle devam edilir:

“insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için,sevmekten korkuyor.
sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.
konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.
unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için.
ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için...”

İngiliz diline 1700’den fazla kelime kazandırmış Shakespeare’nin en sevdiğim sonesi 130.’dur.Çünkü kadının edebiyatta basmakalıp benzetmelerle sunulduğu Elizabeth Döneminde o aykırı bir şey yapar ve alaya alır bu durumu.İtalyan Petrarca geleneklerinden arınmış bir kadın betimler bize.Sevgili doğadan alınan öğelerle karşılaştırılmaz.Yeni gözlemler getirir William.Ve bir kadının güzel olması için çiçeklere benzemesi,güneş kadar güzel,ay kadar büyüleyici olması gerekmez onun gözünde ve dizelerinde.İşte 130.Sone:

Güneşe falan benzemez benim sevdiğimin gözleri;

Dudaklarının rengi hiç kalır mercan kızılı yanında;

Kar beyazsa eğer boz renk olmalı onun göğüsleri ;

Tel tel denirse saçlara,kara teller biter başında.

Nice güller gördüm ben,pembeli,allı beyazlı;

Ama onun yanaklarında eser yok bence bunlardan .

Bildiğim kokuların çoğu herhalde daha hoş olmalı,

Sevdiğime yaklaştığımda,yüzüme vuran soluğundan.

Bayılırım dinlemeye o konuşurken ama,bilirim,

Çok daha güzel gelir aslında müziğin sesi kulağa.

Doğrusu tanrıçalar nasıl yürür görmüş değilim;

Ama sevdiğim yürürken basbayağı basıyor toprağa.

Yine de,tanrı hakkı için,çok güzel o,bana kalırsa,
Olmayacak yakıştırmalarla donanan kadınlara kıyasla
.
(Remzi Kitabevi-Soneler)

 
Toplam blog
: 39
: 1464
Kayıt tarihi
: 24.06.07
 
 

19 yaşında İstanbul Üniversitesi'nde amerikan edebiyatı öğrencisiyim. Hobilerim: okumak, yazmak, fil..