Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '20

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

ŞEM İLE PERVANE

Dillere destan Şem (mum) ve Pervane (kelebek) hikayesini bilir misiniz? Benim içime en çok dokunan, en etkilendiğim aşk hikayelerinden biridir Şem ile Pervane. Bilenler hafızasını tazelesin bilmeyenler ise bir de benim gözümden aşkın büyülü yolculuğuna çıksın şimdi..

Hikaye şöyle başlıyor, Şem kendinden ödün vermeyen, göz kamaştıran, görkemli, karşı konulamaz bir sevgiliyi temsil ediyor. İçindeki can fitili, tutkulu ateşini sürekli taze tutar. Aşk için yanar, aşk için söner, aşk için etrafına ışıklar saçar. Karanlığın içinde usulca ışıldayan asaletini aşktan alır ve aşk için ölür.

Pervane, ışığın ahenginden o kadar etkilenmiştir ki, ilk gördüğü andan itibaren büyüsüne kapılır Şem in. Sürekli Şem e yaklaşmayı düşler ve ondan başka birşey düşünemez hale gelir. Aklına girmiştir bir kere ona ulaşma arzusu. Uzunca çabalar verir onu görebilmek için, görmesi yetmez yaklaşmak ister, yaklaşmak yetmez dokunmak ister. Pervane, Şem in etrafında sanki her saniye onu yeniden görürcesine tutkuyla döner durur.

Pervanenin kanat çırpışlarının rüzgarı titretir Şem in içindeki aşk alevini. Pervane, Şem e her yaklaştığında alevin sıcaklığını tüm bedeninde hisseder ama onun için artık geri dönüş yoktur. Çünkü sevgiliden azade bir hayat artık onun için yoktur. Onun için yaşama sebebi Şem in can fitiline ulaşmaktır artık, hayatta ölümde orda anlam bulur.  

Sonra yetmemeye başlar bu mesafe, daha da yaklaşmak ister Pervane. Aleve yaklaşır gitgide tutkuyla, aşkla, heyecanla, ümitle. Aşkın fitiline ulaşmak onun için ibadettir artık. Aleve yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır ve aniden tutuşuverir kanadı ve can acısıyla uzaklaşır hızla Şem den. İlk defa o an öğrenir Aşkın canını acıttığını. Şem i uzaktan izleyebileceği bir yere uçar, biraz dinlenir, yaraları iyileşmeye başlar ve aklı Şem in arzusundadır halen. Çünkü görmek yetmez onun için. İçinde tekrar sevgiliye uçma arzusu belirir, sanki hiç yanmamış hiç acı çekmemiş gibi... Engel olamaz duygularına, korkusuna...

Yeniden çırpar kanatlarını Şem e doğru... Öncekinden farklı yeni yerler keşfeder bu sefer Şem de. Eriyen mumun çıkarttığı topakçıklar çevrelemiştir gözyaşı misali Şem in vücudunu. Pervane, Şem in eteklerin de nefes almanın yolunu bulmuştur. Böylece hem uzun uzun muhabbet ederler hem de yakındırlar artık birbirlerine. Günler böyle geçer gider...

Pervane, Şem in günden güne erimeye başladığını farkeder. Eteklerinde daha çok gözyaşı biriktermeye başlamıştır günden güne. Pervaneyi Şem e ulaştıran gözyaşlarının onlar için sonun başlangıcı olduğunu anlar iki sevgili. Pervane ve Şem in kaderi ortaktır artık. Çünkü Şem i kurtaracak bir yol yoktur ve Pervane Şem in kaderine ortak olmayı seçer. Pervane tutkulu aşkıyla daha yakından çırpmaya başlar kanatlarını Şem in etrafında. Alevinin etrafında aşkla dönerken Şem in aşk fitiline teslim eder kendini, ruhunu, bedenini, canını...

Bunu farkeden Şem için direnecek bir sebep yoktur artık. Şem gözyaşlarını Pervanenin üzerine örtü eder, onu aşkla, sonsuzlukla, tutkuyla sarmalar. Yavaş yavaş üzerine akarak sonsuzluğa ulaştırırlar bedenlerini iki sevgili. Şem ile Pervanenin dillere destan hikayesi yıllarca yaşanır durur, şekil değiştirerek ama asla özünden yitirmeden. 

Aşk da böyle değil midir zaten? Bence tam da böyle. uzaklaşamamak, yanacağını bile bile yaklaşmak, öleceğini bile bile kalmayı seçmek. Ama kaç aşk sonsuz olacak kadar cesaretli??

 

 
Toplam blog
: 3
: 457
Kayıt tarihi
: 12.05.20
 
 

Paylaştıkça çoğalıyoruz, çoğalarak büyüyoruz. ..