Sen Benim Kim Olduğumu Biliyor musun?

Değişik zamanlarda, yerlerde başlık olarak yazdığım cümleyi duymuşuzdur. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”. Bu sözü söyleyen kişi karşısında düşündüğüm ilk şey “Kimsin sen? Söyle de bilelim” sorusu olmuştur.

Herkesin pek çok kimliği bulunmaktadır.

Çeşitli ortamlarda istesek de istemesek de bazı kimliklerimizi daha baskın tutmak zorunda hissedebiliriz kendimizi. Kimilerimiz etnik kimliğini, kimileri ailevi kimliğini (anne, baba, kardeş, akraba), kimileri mesleki kimliğini, kimileri bölgesel kimliğini ön plana çıkartır. Özel yaşamında bile mesleki kimliğini ön plana çıkartan pek çok kişiyle tanıştım. Örn; “Ben ..…’da Genel Müdürüm, şefim, profesörüm”... Bu örnekleri değişik şekillerde arttırabiliriz.

Bir anlamda kimliklerimiz, taktığımız maskelerimizdir. Bugün, içinde bulunduğumuz koşullarda pek çok kişi maskelerinin arkasına saklanarak yaşamayı tercih etmekte. Yukarıda verdiğim örnekte olduğu gibi.

Maskeler, yaşama bakış açımızı, düşüncelerimizi derinden etkileyebilir.

Bu kimlikler ya da maskeler doğru-yanlış skalamızı bozmaya başlamışsa oturup düşünmenin yararlı olacağına inananlardanım. Sırf bir yere ait olduğumuzu hissedebilmek için kullandığımız kimliklerimiz bazı zamanlarda bizi zor durumda da bırakabilir.

Kendi adıma konuşmam gerekirse; kimlikler, yerli yerinde kullanıldığı sürece etkili olabilirler. Tabii olaylara dar bir çerçeve içinde bakılmadığı sürece.

Benim için önemli olan ise;

Kendime soracağım, “Bunca yıl boyunca ben ne yaptım” sorusuna verebileceğim karınca kararınca cevaptır. Bugün doğru olanlar geçen zaman içinde yanlış’a dönüşebilir, ya da tam tersi olabilir.

Tüm kimliklerin üstünde en etkin kimliğim, insani kimliğimdir. Bu kimliğimle ne yapıp yapmadığım önemlidir.

Elimden gelen, sadece karşımdaki kişiye gülümsemek olsa bile…