Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Sen Düşünce Değilsin

Sen Düşünce Değilsin
 

Mindfulness-zihni boşaltma yöntemi


Zihnimiz sürekli konuşuyor. Biz günümüzü yaşamaya çalışırken o bir köşeden devamlı bize bir şeyler söylüyor. Asla susmuyor. Biz onu dinlediğimizde ise anımızı yaşayamıyor ve hep zihinde yaşıyor oluyoruz. Yani anı kaçırıyoruz. Fakat sorun sadece anı yaşayamamamız değil. Biz bu zihnimizden geçen düşüncelere inandığımızda acı çekiyoruz hatta depresyona giriyoruz. Aslında onları sadece bir düşünce olarak gördüğümüzde hiçbir sıkıntı doğmuyor. Fakat eğer onlara inanırsak işte o zaman problem başlıyor. Peki, zihin neden bu kadar çok konuşuyor? Onu susturmanın bir yolu yok mu?

Maalesef bu sorunun cevabı hayır. Onu susturmanın bir yolu yok. Ama iyi haber; ondan etkilenmemenin bir yolu var. İlk başta şunu fark etmemiz gerekiyor; zihin tehlikede olduğumuzu düşündüğü için bize saldırıyor. Eğer şu anda yaşadığımız hayat bizim verdiğimiz anlamlar ve inançlarımızla çatışıyorsa o zaman zihin konuşmaya başlıyor. Diyelim ki ben, “Bir kadın 25 yaşına kadar evlenmelidir” diye bir düşünceye inanıyorum ve ben otuz yaşındayım. O zaman bir çatışma doğuyor. Yaşadığım, bu inançla uyuşmadığı için acı çekiyorum. Fakat bu sadece bir düşünce. Bu düşünceyi önemseyen benim. Ona inanan benim. Hatta onu uyduran, yaratan benim. Kendi yarattığım şey yüzünden acı çekiyorum. İşte depresyona girmemizin nedeni bu. Bu düşüncelere sorgusuz sualsiz inanmamız. Özellikle bizim toplumumuzda buna benzer inançlar çok fazla var. “Otuz yaşına kadar birini bulmazsan evde kalırsın”, “Kırk yaşında kadın onu giymez”, “Erkek adam şöyle olur” vb. Peki bunu söyleyen kim? Bu kuralları kim koymuş? Bunların doğru olduğunu nereden biliyoruz? Her şeye anlam veren biziz. Bir şeylere anlam yüklüyoruz ve sonucunda da acı çekiyoruz. Örneğin ben şunu söylerdim; “Gençlikte insanın birkaç tane ilişkisi mutlaka olmalı.” Bu yüzden depresyona bile girdim ben ama bunu sorgulamak aklımın ucundan bile geçmedi. Peki, gençlikten kast ettiğim nedir? Birkaç tane dediğim kaç tanedir? Üstelik bunu kim dedi? Ben. E bunun doğru olduğunu nereden biliyorum? Bunları sorgulayınca bir şeyler de değişmeye başladı. Çünkü ben o düşünce değilim. Ben düşünceden ayrıyım. Hatta onun yaratıcısı benim. Fark etmem gereken şey tam da bu.

Zihnimiz sürekli konuşuyor, tamam. Onu durdurmamız mümkün değil. Eğer durdurmaya çalışırsak bütün enerjimiz bitip, gider ve sonunda yine düşüncelerle boğuşuyor olarak buluruz kendimizi. Tek yapmamız gereken o düşünceleri ciddiye almamak. Evet, siz dikkate almadığınız birine cevap verir misiniz? Düşüncelere de aynen öyle yapın. Onlara katılmadan, cevap vermeden, dâhil olmadan onları sadece fark edin. Düşüncelerin geldiğini gördüğünüzde, “Evet, şu anda yine zihnim konuşuyor” diyelim. Sadece bu kadar. Cevap verirsek tuzağa düşeriz. Her konuştuğunda, “İşte şu anda yine zihnim konuşuyor” deyip, bunu idrak edelim. Sadece gözlemleyelim. Bunu ısrarla yaptığımızda çok şey değişecektir.

Bir duygu geldiğinde panik olmamıza gerek yok. Duyguları düşüncelerin sonucunda oluşur. Kötü hissediyorsak, kızdıysak, öfkelendiysek bilelim ki bu bir düşünceden kaynaklanıyor. Onun kaynağına gidelim. Orada bir inanç var, verdiğimiz bir anlam var ve biz onun yüzünden acı çekiyoruz. Bunu fark edelim. Örneğin, “Daha başarılı olmalıydın” diye bir düşünce geldi aklınıza. Canınız sıkıldı. İşte burada siz daha önce başarıya bir anlam vermişsiniz demektir. Size göre başarılı olma kriterleri belirlemişsiniz ve onlar olmadığı için de şimdi üzülüyorsunuz. Ama o başarı tanımını yapan sizsiniz. Başarıya o anlamı veren sizsiniz. Demek ki o verdiğiniz anlamı yine siz değiştirebilirsiniz. Geçmişte bir yerlerde, “Başarılı olmak için ayda en az beş bin lira kazanmak gerekir” dediğinizi varsayalım. Siz üç bin lira kazanıyorsanız, buna inandığınız için şimdi zihniniz size saldırıyor. Saldırmasının nedeni ise sizin inançlarınız. Hemen o anda, “Geçmişte başarıya verdiğim anlamı değiştiriyorum” deyip, değiştirebilirsiniz. Çünkü her şey sizin elinizde. Siz yoksanız o anlam yok, o düşünce yok. Onları siz var ettiniz. Başarıya da o anlamı siz verdiniz. Ne demiş şair, “Ben yoksam bu güller, serviler yok.” Siz yoksanız hiçbiri yok. Siz hepsinden büyüksünüz, güç sizde. Sadece kendinizin düşünce olmadığınız fark edin. Gerisi gelecektir. 

 

 
Toplam blog
: 3
: 432
Kayıt tarihi
: 15.01.18
 
 

Ülkenin yarısı gibi ben de işletme bölümünü bitirdim. Yine ülkenin yarısı gibi tabi ki benim de b..