Sen gelince.

Sen bana geldiğinde
Çiçekler açacak yeniden
Katmerleşecek sevincinden
Sen gelince

Kuşlar dua sofrasında
Martılar yuvalarında
İç geçirecekler sevgiyle
Sen gelince

Sahilin deniz kabukları
O titrek sabah yıldızı
Gökova’nın çamları
Sabahın o çiğ taneleri
Sarı lalelerin nefesi
Karşılayacaklar seni
Sen gelince

Ay, beyaz tüllerini
Örtecek yüzüne
Bir duvak niyetine
Sen gelince

Yıldızlar sevinçlerinden
Gözyaşları dökecek
Körfeze damla damla düşecek
O gözyaşları ile
Sular harelenecek
Varıp karaya vuracak
Sen gelince

Gök Tanrısı Zeus
Yıldızlara küs
‘Işığımız aktı gitti’ diye
Saçını başını yolacak
Ve de ağıtlar yakacak
Sen gelince

Rüzgar nefesini tutacak
Okyanuslar seni soracak
Dünyanın bütün deniz fenerleri
Işığını senin için yakacak
Denizler aydınlanacak
Sen gelince

O çiğ taneleri sevgiyle
Pırıl pırıl olacak
Ellerini tutacak
Kalacaksın ıpıslak
Sen gelince

Beni, terk ettiğinden beri
Doğa’nın güzellikleri
Yitik şimdi renkleri
Bir hüzün var besbelli
Seninle manalaşacak
Renklerine kavuşacak
Sen gelince

‘Sen, Gökyüzümsün’ benim
Pırıl pırıl Güneşim,
Apaydınlık hevesim
Rengarenk sevincim
Tükenmeyen sesim
‘Ben sana acıkmışım!
‘Ben sana muhtacım’
Diye fısıldayacağım
Sen gelince..

Bulutlar düze inecek
Deniz, ayağına gelecek
Kuşlar, şarkımızı söyleyecek
‘Islanmasın gözlerin’ diyecek
Sen gelince

Bulut bulut sevincinle
Ayakların yere değmeyecek
Bu mavilikler ülkesinde
Akşamlar bir roman kesilecek
Sen gelince

Çiçeğim, sevgilim, gelinim
Ellerinle
Gözlerinle
Yüreğinle,
Bu imkansız aşka rağmen
Benim olacaksın
Gelince…