Seni Anlayabilmek ve Anlatabilmek

Seni anlayabilmekten daha zor olan anlama güçlüğü çekenlere anlatabilmek. Seni yaşamak, senin düşüncelerini taşımak ve senin için hayatımızı göze almak, işte en güzeli de bu. Yaşamak, yaşayarak, hissederek ve hissettirerek yaşamak…

    Bazı şeyler vardır ki hislerinin zerresini iliklerinde hissedersin, bazı şeyler vardır okudukça daha çok bağlanırsın ve düşüncelerinin ışığı, seninle aydınlanır ve geleceğine yön verir. İşte şu an içimizde yaşananlarda öyle bir şey. Anlatmaktan çok anlayabilmek, anlayabilmenin de ötesinde yaşayabilmek.

     Her 10 Kasım geldiğinde, içimizde yokluğunu hissettiğimiz; sözleri, eserleri ve düşünceleriyle yolumuzu aydınlatan, dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük dahi liderinin sonsuzluğa uğurlanışının dayanılmaz ağırlığı altında, onun emanetlerine verilmiş andımızla yolumuza devam ediyoruz.

   O, yokluklar içinde yaşadığı koşullara rağmen her türlü sıkıntıyı atlatarak, Anadolu’nun içinden küllerinden yeniden doğan bir ulus devletini kurarak, 15 yılda 48 fabrikayla kendi ayakları üzerinde durabilen bir devlet yarattı. Hem askeri, hem siyasi, hem ekonomi, hem hukuk alanında, hem de eğitim alanında büyük değişiklikler yaparak geleceğe miras bıraktı.

  Dünyanın birçok yerinde hayatı, yaptıkları ders kitaplarında; ya konu olarak ya da ders olarak işlenmektedir. 35 ülkede heykeli olan,120 caddeye ismi verilen, 35 meydana adı verilen ve adı bir çiçeğe verilen tek liderdir. UNESCO tarafından bütün dünyada tek ve ilk kez bir liderin (Atatürk’ün 100. Doğum yılını “Atatürk yılı”) adıyla kutlamıştır.

    Seni anlatabilmek ve anlayabilmek, anlama güçlüğü çeken ve yoksun olanlara zor olsa da; yarına emanet edeceğimiz gençliğe mirasını devredeceğiz ve inanıyorum ki onlarda en az bizim kadar emanetine sahip çıkacaklardır.Seni, anlayabilen ve anlatabilenlerle daima sevgi ve saygıyla anacağız.

      Her şeye rağmen; acılara, yokluklara inat; yüreğinizden sevgi yüzünüzden tebessüm asla silinmesin…