- Kategori
- Kişisel Gelişim
Seni seviyorum hayat
Bir metrekarelik pencereden, gökyüzüne bakıp, evreni kucakladığın olur mu hiç? Tüm insanlığı içine, o küçücük kalbine sığdırdığın...Seni seviyorum hayat, gökyüzü kararsa da bazen, ardından çıkan güneşini, çılgın gibi yağan yağmurunda çıkan toprağın kokusunu, esen rüzgarın içindeki çiçeklerin kokusunu.... Köşe başındaki simitçinin, yaşadığı zorluklara rağmen, mücadelesine tutunuşunu....Seni seviyorum hayat, çapkınca bana göz kırpışını...Seviyorum....Seni ve beraberinde getirdiğin herşeyi..Seviyorum, seviyorum işte...Seni sevmeyi seviyorum...Gözümü budaktan esirgemeden, bodoslama seviyorum ....Işığa tutkun pervane gibi, saf sevgiye tutkunum, yanacağımı bile bile...
Ey aşk, güzel gönül,kalbimdeki çarpıntını,içimdeki heyecanını seviyorum... Bir dur, bir bak kendine diyorum. Yok, durmuyorum. Hayatla yol alıyorum.İçimdeki sonsuzlukla,kalbimdeki çırpınışla,gözümdeki yaşlarla gülümsüyorum hayatıma.
Biliyorum ki güneş, her zaman var, orada ve o da bana gülümsüyor. Karşılıklı bakışıyoruz, kur yapıyoruz birbirimize kimselere çaktırmadan.. Birbirimizden haberimiz yokmuş gibi..
Bazen yoruyorsun beni,ilk tenhada kendimle kucaklaşıyorum kimselere belli etmeden, hasret gideriyorum kendimle. Ne güzelsin diyorum, bedenime sığmayan kalbime bakıp, bazen şaşıyorum kendime. İlk fırsatta buluşma sözüyle ayrılırken kendimden, yüzümü gözümü boyuyorum, makyaj yapıyorum bildiğin.. Karışıyorum yine kalabalığın arasına. Makyaj kalabalığa uymak için. Farketmesinler diye. Özgürce dolaşıyorum, kalabalığın içinde fark edilmeden.
Hayatın kokusunu içime çekiyorum, ciğerlerim patlayıncaya, soluksuz kalıncaya kadar. Seni solumalıyım diyorum hayata. Öyle ki sen ve ben bir olmalıyız, iç içe, ayrılmadan, aşıklar gibi.
Ben seni çok seviyorum hayat. Sade seni yaşamak için tüm eylemlerim, isyanlarım, herşeyim..
Bazen kalabalığında nefesim tıkanıyor, o zaman yine kaçıyorum ilk tenhaya, tüm boyalarımı temizliyorum kendimle buluşurken. Dokununca ellerime bulaşıyor boyalarım, çıkarabildiğim kadar çıkarıyorum. Saf güzelliğimi görebileyim diye. Her buluşmada daha az boya kalıyor elimde, gittikçe şeffaflaşıyorum sanki. Boya tutmayacak gibi artık. Nefes alıyor tüm hücrelerim... Böyle çıplak mıyım ne? Aldığım nefesi tüm bedenimde hissediyorum. Korkuyorum. Böyle çıplak ve boyasız çıkarsam kalabalığa, şeffaflığı fark etmezler, kırılacağımdan korkuyorum. Saydam bedenimle,boyasız girebilir miyim ki kalabalığa?
Bu kez tenhadan, ilk kalabalığı kolluyorum. Sessizce süzülürken aralarına, boyasız birçok bedenle karşılaşıyorum şimdi. Boyasız çıplakların kalabalığı sarıyor etrafımı. Artık her an tenhadaymışım gibi, hayatı ortak soluyorum onlarla. Derin derin çektiğim nefeslerle, ölürken dirilmişcesine etrafa gülümsüyorum hu diyerek.
Güneş, boyasız çıplakların tenine yansırken, renklerinin güzelliğine bakıp hay allah diyorum. Birden koyu bir lacivert kapatıveriyor güneşi, sonsuz bir karanlığa bürüyor heryeri. Tüm kalabalık, boyalısı, boyasızı,cümle alem nefesini tutuyor sanki beklerken...Yavaş yavaş lacivertin sonsuzluğundan güneşin, turuncuları görünüyor az sonra. O güzel turuncu beyaz ışık yavaş yavaş yırtarken laciverti, tuttuğu nefesi de yavaşca salıyor cümle alem. Derinden bir ohh sesi yankılanıyor semaya, korkuttun bizi, aşk olsun.....