Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '13

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Serbest bölgelerde üretim yapan firmaların yarattıkları haksız rekabet ve vergi kayıpları

Serbest Bölgelerde üretim yapmanın avantajları, diğer bir deyişle serbest bölgelerde üretim yapan firmalara sağlanan teşvikleri sayacak olursak aşağıdaki maddeleri sıralayabiliriz.

· %100 Vergi Muafiyeti:

Serbest Bölgelerde faaliyet gösteren yerli ve yabancı işletmeler üretim faaliyetlerinden doğan kazançları üzerinden %100 kurumlar vergisi veya gelir vergisinden muaf tutulmuşlardır.

· Gümrük vergisi, KKDF muafiyeti:

Serbest Bölgelerde faaliyet gösteren firmalar KDV, gümrük vergisi ve %3 KKDF gibi gümrükle ilgili vergi ve gerekliliklerden muaf tutulmuşlardır

· Muhtasar Muâfiyeti:

Ürettiği ürünlerin en az %85'ini Türkiye harici ülkelere satan üretim ruhsatı sahibi firmalar çalışanları için ödedikleri maaşları üzerindeki gelir vergisinden %100 muaftırlar.

· Serbest kâr transferi:

Yabancı veya yerli tüm serbest bölge kullanıcıları, bölgede elde ettikleri kârlarının Türkiye'ye ve/veya yurtdışına izne tabii olmadan transferini yapabilirler.

Şeklinde sıralayabiliriz.

Serbest Bölgelerde üretim yapan firmalarla ilgili yukarıda belirttiğimiz avantajlar devlet tarafından yasal olarak sağlanmaktadır. Fakat hiçbir yerde Serbest bölgelerde üretim yapan firmalara sağlanan teşvikler arasında yer almamasına rağmen bazı firmalar Gümrük Yönetmeliğinin 431.Maddesinin sağladığı imkanı kullanarak, bazı firmalarda  bunu suistimal ederek kendilerine ek bir avantaj daha sağlamaktadırlar. Serbest Bölge üreticilerinin bu uygulaması hem iç piyasada aynı malı üretenlere göre haksız bir rekabet ortamı oluşturmakta hem de vergi kaybına neden olmaktadır.

Konuyu açacak olursak;

Serbest Bölgelerde üretim yapan firmalar Türkiye’ye gönderdikleri eşyalardaki  gümrük vergilerini iki şekilde ödemektedirler:

a-Eşyanın üretiminde kullandıkları hammaddeler üzerinden

b-Türkiye’ye gönderilen asıl eşya üzerinden

Söz konusu üreticiler kullandıkları hammaddelerin vergileri düşükse “a” şıkını, yok eğer son üretilen ürünün vergisi daha düşük ise “b” şıkkına göre vergilendirme yapmaktadırlar.

(Bu uygulamanın ortadan kalkması için Gümrük Yönetmeliğinin 431. Maddesinde düzenleme yapılması gerektiği düşüncesindeyim.)

Uygulamada Türkiye’ye gönderdikleri mallarda vergileri eşyanın üretiminde kullandıkları hammaddeler üzerinden ödemektedirler. Daha doğrusu ödediklerini zannetmektedirler.

Serbest Bölgede üretilen bir eşya ülkemizde serbest dolaşıma girecekse ve vergileri üretiminde kullanılan hammaddeler üzerinden ödenecekse bundan sadece gümrük vergisi anlaşılmaması gerekir. İthalatta alınması gereken vergilerden anlaşılması gereken “gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükler” olmalıdır.

Sorunun ana kaynağı üreticilerin ithalat vergilerinden sadece gümrük vergisini, diğer bir deyişle Telafi Edici Vergiyi anlamalarından kaynaklanmaktadır. Oysa İthalat vergileri gümrük vergisinin yanında diğer eş etkili vergileri ve mali yükleri de kapsamaktadır. Fakat uygulamada (bir kaç firma hariç)  Serbest dolaşıma sokulan eşyalarda üretimde kullanılan hammaddelerin Türkiye’ye ithalinde ödenmesi gereken gümrük vergisinin (TEV) dışında kalan anti damping vergisi vb. diğer vergileri ödemeyi atlamaktadır.

Bu nedenle Serbest Bölgede üretimi yapılan eşyaların Türkiye’ye girişlerinde üretimde kullanılan hammaddelerin sadece gümrük vergisinin ödenmesi, diğer eş etkili vergilerin ödenmemesinden dolayı hem vergi kaybı olmakta hem de ülkemizde aynı eşyayı, benzer hammaddeleri ithal ederek üretim yapan firmalara karşı haksız rekabet ortamının oluşmasına neden olmaktadır.

Farkında olmadan oluşan bu ortamın ortadan kalkması için  firmaların ve ilgililerin gerekli çalışmayı yapmaları halinde, hem vergi kaybı önlenmiş olacak hem de iç piyasa üreticilerine karşı elde ettikleri haksız avantajın son bulması sağlanmış olacaktır.

Akif Parlatan

Gümrük Müşaviri

akifparlatan@orgtr.org

 
Toplam blog
: 5
: 571
Kayıt tarihi
: 12.09.06
 
 

Gümrük Müşaviri ..