Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Sevgi penceresindeki Onur Akın

Sevgi penceresindeki Onur Akın
 

internetten alıntı.


Birkaç gün önce başbakan, popüler sanatçılardan bazılarını, kahvaltıya çağırıp “açılım” için destek istedi.

Davet edilen sanatçılar nasıl seçildi bilmiyorum.

Belki kur’a ile seçmişlerdir.

Ya da torbadan isim çekmişlerdir.

Ben olsaydım, KPS Sınavı yapardım.

%75 barajını aşan gelsin kahvaltıya.

Davette Onur Şan’da olsaydı.

Magazincilere iş çıkardı.

Seda sayan, Nihat Doğan ve Onur Şan üçlü pişti olurdu.

Gerçi, iki kağıtla pişti oluyor.

Olsun bizdeki pişti üç kağıtla oluversin.

İnek Şaban’a Turgut Özatay rest çekti bir filmde. İnek Şaban’da beş as çıktı. Dört asta karşı tarafta. Toplam dokuz as.

Bir destede kaç as vardı ya?

Sanatçıların seçimi tartışılır.

Neyse geçelim.

“Ayhan Bozkurt, ”Sol Pazarlamacılar” başlıklı bir yazı yazmış.

Yavuz Bingöl ile Onur Akın’a, canım ciğerim diyerek vermiş veriştirmiş.

İki sanatçıya da neredeyse sizler “boş” birer sanatçısınız demiş. Sanatçıda dememiş. ”Sol Pazarlamacı” demiş.

Soldan beslenen, solcu gibi davranmayan “Yavuz Bingöl ve Onur Akın.”

*

Müzik adına Yavuz Bingöl ne yaptı?

Malzeme boldu. Sol taraftan beslendi. Okudu türküleri şarkıları. Yeteri kadar para kazanmıştır.

Okuduğu şarkıların türkülerin “telif hakkını” ne kadar ödedi ya da ödemiştir, tartışılır. (Bu söz Onur Akın içinde geçerlidir.)

Yavuz Bingöl, söz yazmadı, beste yapmadı.

Sesinin rengi de yok.

TRT sınavlarına girse, sınıfta kalır.

Ancak, adam ünlü.

Dinleyicisi var.

Oynadığı ”Üç Maymun” filmi, Cannes’te ödülde almış.

Şarkıcı, türkücü ve sinemacı.

İnkâr edebilir misiniz?

*

Onu Akın. Besteci. Şiir bestecisi. Aydın Öztürk, Yılmaz Odabaşı gibi şairlerin şiirlerini besteledi.

Nazım Hikmet’ten biraz, biraz da İlhan Berk’ten aldı.

Doktor arkadaşı Hayrettin Horoz, şiirler yazdı. O besteledi.

Ahmet Can Akyol’u da unutmamak lazım.

Birde benim gibi bir şiiri beste olanlar var.

Onur Akın, televizyonlarda hep bana bir “köy öğretmeni” dedi.

Doğruydu bu söz. 20 yıl çalıştım köylerde. İnemedim şehre. Şehirde yaşayacak ekonomik gücüm yoktu.

Onur Akın bazen de, şairlerini konuşurken şiirlerin bir emek ürünü olduğundan bahseder.

Her şey çok güzel.

Onu Akın’da köşeyi döndü, ekonomik bir sorunu olduğunu zannetmiyorum.

Ha unutmadan. Onur Akın’ın da ses yapısı yoktur, müzik literatüründe. Hani şu, bas, bariton tenör vb.sesler var ya. Kendiside beğenmez sesini. TRT’de ses sınavına girse, O’nu da ses sanatçısı yapmazlar.

Sanatçıların seslerini eleştiririm.

Ben Ayhan Bozkurt’a bir konuda katılmıyorum.

Onur Akın iyi bestecidir. Şarkıları tek düze değildir, kendini tekrar edip durmaz. Duygu yüklüdür, Onur Akın şarkıları.

*

Ayhan Bozkurt, sanatçılara en kolay saldırma yönü olarak yaptıkları işi görmüş.

Davete gitmelerini doğru bir duruş olarak görmemiş.

Bingölüm, Akınım deyip deyip dokundurmuş.

Edip Akbayram ve Sabahat Akkiraz kahvaltıya gitmemiş.

Demekki evlerinde zeytin ekmek var.

Giden gitmiş.

Onur Akın’ın gitmesine, Diyarbakır Cezaevinde yazılan, Yılmaz Odabaşı şiirleri nasıl tepki verir, bilemem.

Ayhan Bozkurt’a göre bu kahvaltıya katılanlar, bir Edip Akbayram, Muhlis Akarsu olamaz. Ruhi Su olamaz. Şu olamaz, bu olamaz. Arif Sağ Madımak’ta ölseydi, O’nun adını da sayardı kesin olarak.

Edip Akbayram, kahvaltıya gitseydi. O’da bir pazarlamacı olurdu.

Aslında; bu işin özünde bir “duruş” meselesi var.

Yavuz Bingöl ve Onur Akın davete gittiler. Bittiler.

Edip Akbayram davete gitmedi. Bitmedi.

Solcular, sağcıların davet ettiği yere gitmez kardeşim.

“Gittiniz mi, bittiniz siz.”

Duruşunuz biter, “bu yolda canlarını veren solcuların” kemikleri sızlar.

Olay budur aslında.

Sahi Yaşar Kemal’de köşke çıkmıştı.

Demek ki, Yaşar Kemal’de bitmiş.

“İnce Memet” ağlamıştır bu duruma(!)

Yaşar Kemal’de bir “Sol pazarlamacıdır.”

Yazdığı romanlar kıytırıktır, eften püftendir.

*

Başbakanın davetine gidenler solculuğa ihanet etmiştir. Solculuktan çıkarılmalıdırlar. Hepsinin katli vaciptir.

Gitmeyenler solcu kalır.

Başımıza ne gelirse davet edilen yere gitmemekten geliyor. Gitmiyoruz, konuşmuyoruz.

Bakın günümüzde “solculuk” oynayanlara. Onlarda kaçıyorlar davetlerden.

Oturup konuşamadığımız için hep kavga ediyoruz. Sorunlarımız hiç bitmiyor.

Evde, sokakta, otobüste, okulda ve de mecliste hep kavga ediyoruz.

Karşıdan karşıya veriyoruz islimi.

25 yıldan beri karşılıklı oturup konuşmadığımız için bir terör olayı içinde cebelleşip duruyoruz.

Bir açılım çıktı. Bir arpa boyu yol alınamadı. Karşılıklı sakin sakin konuşan yok. Konuşan çok, uzlaşı yok.

Davete icap edenler pazarlamacıdır.

Sol pazarlamacılar.

Merak ediyorum. Yavuz Bingöl ile Onur Akın ne pazarladılar? Liste halinde bir görebilsek.

Edip Akbayram gitmedi davete, malları elinde kalmıştır. O’da soldan besleniyor. Sola ne verdiği tartışılır.

Davete giden pazarlamacıdır.

Gitmeyen değildir.

Boş iş bunlar.

*

Ben Onur Akın’ı severim.

Ancak, kendisine bir sitemim var.

“Sevgi Penceresi” şiirimi verdim kendisine. Tesadüfen verdim şiirimi, “bestele, benim şiirimi ne olursun” diye ardından da koşmadım.

Tesadüfen karşılaştığımız bir mekânda, O bana, Yılmaz Odabaşı’nın “Ahım Kalacak” şiirini okudu. Bende, “Sevgi Penceresi” şiirimi okudum.

Şiiri benden aldı. Besteledi. Albümünde okudu.

Telif hakkını da, noterden verdim.

“Emekten, duygudan” bahseden Onur Akın, bana 25 krş bile bir telif ücreti ödemedi.

Sevgi Penceresi’nin camları kırık.

Parası var, pulu var.

“Sol pazarlamacılık” yapıyorsa iyi kazanmıştır.

Bana bir bağlama armağan etseydi, ne kaybederdi?

Ya da bir takım saz teli gönderseydi.

Ne bileyim. Bizim Yenice’ye 100 km. mesafeye konser vermeye geldiğinde davet etseydi.

Hepsini geçtim. Bir telefon edip, teşekkürler “köy öğretmeni” deseydi.

Bu Onur Akın’dan “pazarlamacı” olabilir.

Yavuz Bingöl’ü tanımıyorum.

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..